Yemek hazırlayıp sandalyeye oturduğumda Cyrus yanıma geldi ve karşımdaki sandalyeye oturdu.
"Afiyet olsun."
"Teşekkür ederim."
Yemek yemeğe başlamıştım ki Cyrus konuşmaya devam etti.
"Nereye gidecektin?"
Cyrusla karşılaşmasam ilerlemeye devam edecektim. Ama nereye? Bilmiyordum. Rastgele ilerlemek... Pek mantıklı değildi.
"Rüzgar beni nereye götürürse oraya gidiyordum."
"İyiymiş. Dikkat et de rüzgar seni çıkmaz yola sokmasın."
Cyrus güldü. Şaka yapmıştı, bende gülümsedim.
"Buraya yakın bir şehir var. Yaklaşık dört saat uzaklıkta. Oraya gitmek ister misin?"
Başka bir şehir. Üstelik bu kasabadan daha iyi. Kasabadaki kişiler pek misafirperver değillerdi.
"İsterim. Yeni yerler görmek istiyorum."
Evde kaldığım süre boyunca hiç şehir dışına çıkmamış hatta bulunduğum sokağı geçememiştim. Artık eski ben yoktu,yepyeni bir kişiydim.
"Peki o zaman yarın yola çıkarız."
Tamam anlamında kafamı salladım. Cyrus sandalyeden kalktı ve kendi odasına gitti. Yemeği bitirip tabağı tezgaha bıraktım. Daha sonra evi gezmeye başladım.
Bu ev ne fazla büyüktü nede fazla küçük. Bir sürü odası vardı. Ancak çoğu oda kilitliydi. Kilit olayını yarın Cyrus'a soracaktım. Evi biraz daha kurcaladıktan sonra odama döndüm.
Yatağa uzandım ve gözlerimi kapadım. Uzun ve yorucu günün ardından rahat yatakta dinlenmek gibisi yoktu.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•
Sabahın erken saatlerinde gözlerimi açtım. Dün geç yatmamıştım,bu yüzden erken uyanmıştım. Enerji doluydum ama yataktan çıkmak istemiyordum. Bir kaç dakika kendimle savaşa tutundum. En sonunda yataktan kalktım. Odanın içinde olan büyük dolabı açtım ve içine baktım. İçeride kıyafetler vardı.
Hoşuma giden ve bana tam uyacak olan kıyafetleri giydim. Çıkardığım kıyafetleri ise çantama koydum.Odadan çıktığımda ev fazla sessizdi. Cyrus sanırım uyuyordu. Sessizce evi dolaşmaya başladım. O sırada bir ses duydum. Kapı gıcırtısı.. sesin geldiği yere ilerledim. Kapı tam kapanmamıştı. Odaya girdiğimde derin bir nefes verdim. Cyrus kendi halinde vakit geçiriyordu.
"Çok mu ses yaptım? Uyanmışsın, günaydın."
"Sanada günaydın. Ne yapıyorsun?"
"Hiç öylesine vakit öldürüyordum."
Odanın içindeki masada farklı renklerde sıvılar, kağıtlar,kalemler,saatler ve birçok eşya vardı. Sorgulamadım sonuçta herkesin farklı hobileri olabilirdi. Banada saygı duymak düşerdi.
Cyrus'u rahat bıraktım ve banyoya gidip saçımı taradım,topladım. Saçımı at kuyruğu yapmıştım.
Saçımla uğraştıktan sonra mutfağa gittim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Cyrus bir kaç dakika sonra yanıma geldi. Düzensiz ve dağınık saçını taramış, kıyafetlerini değiştirmişti. Masaya kahvaltılıkları yerleştirirken konuştum.
"Cyrus bazı odalar kilitli,neden?"
Cyrus bana baktı.
"Bilmiyorum. Evi kiraladığımda odalar o haldeydi."
"Anladım. Hiç açmaya çalıştın mı?"
"Neden öyle birşey yapayım ki?"
"Meraktan felan..?"
Cyrus cevap vermedi. Kahvaltıyı kurmuştum.
"Kahvaltıdan sonra yola çıkarız."
"Hıhı."
Sabahları pek yiyesim olmuyordu. Atıştırıp kalkacaktım. Bir süre atıştırdıktan sonra odama hazırlanmak için gittim.
Acele etmeyecektim. Bir arkadaş edinmiştim ve kendimi güvende hissediyordum. Ara sıra içimi üzüntü duygusu kaplasada hemen kurtuluyordum. Uzun bir yolculuğa çıkacaktık, dört saat... Çantamı elime alarak yatağa oturdum. Eşyalarımı kontrol ettim hepsi yerindeydi. Ara sıra Cyrus'dan ister istemez şüphe ediyordum. Gereksiz bir şüphe...
Pek fazla eşyam yoktu bu yüzden hazırlanmam yaklaşık on dakika sürdü. Hırkamı giydim ve çantamı sırtıma alıp Cyrus'u kontrol etmek için odadan çıktım.
Cyrus kahvaltısını çoktan yapmış etrafı toplamıştı. Titiz ve eli çabuk biriydi, beni farkettiğinde gülümsedi.
"Hazır mısın? Uzun bir yolculuk olacağı için istersen dinlenebilirsin."
"Gerek yok,hazırım."
"Peki sen bilirsin."
Cyrus üstüne sadece bir hırka almıştı.
"Götürecek eşyan yok mu?"
"Buraya geri geleceğim için eşya taşımamın bir anlamı yok."
Şehire gittiğimde yalnız devam edecektim yani. Cyrusla evden çıktık, evin önünde bizi bir at arabası bekliyordu.Yürümeyeceğimiz için mutluydum. Cyrus ile at arabasına bindik,at arabasını yaşlı bir adam sürüyordu.
"Bana yardım etmek zorunda değilsin biliyorsun değil mi?"
Diyerek bir konuşma başlattım. Ona kalırsa yol boyunca sessiz bir kedi gibi kalacaktı.
"Biliyorum,insanlara yardım ediyorum çünkü yaptığım hataları telafi etmek istiyorum."
"Ne yapmış olabilirsin ki?"
Cevap vermedi sadece hafif gülümseyerek yetindi. Üstüne gitmedim ve o konuyu kapattım.
"Pışt Cyrus, hayatın boyunca sevdiğin yemeği yememek mi yoksa hayatın boyunca soğuk çorba içmek mi?"
"He,ney?"
"Cevapla hadii."
Canım sıkılıyordu ve konuşacak konu bulamıyordum. Cyrus iç çekti ve konuştu.
"Hayatım boyunca sevdiğim yemeği yememek."
"Bende onu seçerdim. Sonuçta kim soğuk çorba içmek ister ki?"
Epey yol gitmiştik. Tahminen bir saatlik yol kalmıştı. Yol boyunca Cyrusla boş konuşmuştum. Cyrus şikayet etmedi ve beni dinledi. Sıkıldığım için son saati uyuyarak geçirdim.
Ne güzel uyuyorken Cyrus'un beni dürtmesiyle uyandım. Yarım yamalak açtığım gözlerimle Cyrus'a baktım.
"Geldik mi?"
"Geldik geldik,uyan hadi."
Gözümü ovuşturdum ve uykumu dağıttım. At arabası kapalı bir arabaydı. At arabasından Cyrus'un yardımıyla indim ve etrafa baktım.
Bir gariplik vardı... Ormanlık bir alandaydık, epey büyük ve geniş bir binanın karşısında duruyorduk. Cyrus'a tam nerede olduğumuzu sormak için bakmıştım ki,Cyrus'un bana tepeden küçümseyici bir bakış attığını fark ettim. İşte o zaman herşeyi anladım. Kandırılmıştım...
"Şu işe baksen? Görünüşe göre rüzgar seni yanlış yola yönlendirmiş."
Dedi ve tek hamlesiyle beni yere serdi. Başıma aldığım sert darbe ile gözlerim yavaşça karardı..
Yine bölüm sonu!
Cyrus'u sevdiniz mi? Sence ilerleyen bölümlerde ne olacak? Yorumlarınızı bekliyorum byy