★*•Güven Kaybı

17 5 6
                                    

Yaklaşık on dakika daha işkenceye uğramıştım. Ellerimi hissetmiyordum, göz yaşlarım artık yanaklarımı yakıyordu. İşkence sonlandığında Fiona elimi bir bandajla sardı ve bileğime yine bir zincir takıldı.

Odaya gelen adamlar zincirden tutup beni zorla başka bir odaya götürüp zinciri çözdüler.Bulanık görüşüm zayıfladı ve etrafı yavaş yavaş net görmeye başladım. Bu oda epey büyüktü, sayamadığım kadar yatak vardı. Odada yalnız değildim, başka kişilerde vardı. Benim gibi olan başka kişiler... Canım yanıyordu,ellerim durmadan sızlıyor ve çığlık atmak istiyordum. Duvar kenarına doğru zar zor gittim. Yere oturdum ve dizlerimi kendime çektim,başımı dizime yaslayıp gözlerimi kapadım. Yalnızlığa ihtiyacım vardı. Kendimi toparlamam gerekiyordu. Bulanık olarak gördüğüm o görüntüleri zihnimden silmem lazımdı.

Evden kaçmak bir hataydı... Herşey bir hatadan ibaretti. Nasıl oldu da o kadar kolay güvendim? Nasıl onu hemen arkadaşım gibi gördüm? Tanıştığımız günden beri benim üzerime oynadığı rolü düşündükçe kendimden nefret ediyordum. Nerden bilebilirdim böyle olacağını...

Düşüncelere dalmış,kendimi suçlarken birinin omzuma dokunmasıyla yerimden sıçradım ve bana dokunan kişiye baktım.

Dalgalı sarı renkli saçlarının çoğu yüzüne geliyordu. Neredeyse epey açık bir ten rengi vardı. Kahverengi gözleri ile bana bakarak konuştu.

"Korkuttuğum için özür dilerim! Ben Julia, iyi misin?"

Değilim. Hiç iyi değilim. Konuşmadım ve dik bir şekilde ona doğru baktım. Kimseye güvenmeyecektim, yaptığım hatayı bir daha yapmayacaktım.

"Anladım... Üzgünsün değil mi? Bekle motivasyon vereyim."

Motivasyonuna ihtiyacım yok. Beni yalnız bırak... Yüzümde beni rahat bırak diye bağıran bir ifade vardı ancak Julia bunu pek anlamamış gibiydi.

Yanıma oturdu ve bana hafif gülümsedi. Gülümsemenin ardındaki acıyı rahatlıkla anlayabiliyordum.

"Biliyorum çok şey yaşadın. Psikolojin pek iyi değil ama... İyi tarafından bak, burada yalnız değilsin. Herkes birbirine destek oluyor. İzin ver yükünü hafifleteyim. Elbet buradan kurtulacağız..."

Son cümlesini söylerken ses tonu kısılmıştı. İyi tarafından bakmak mı? İyi bir tarafı yokki. Ne yaşıyorsunuz siz? Belkide...bu fırsatı kullanabilirim. Yeterli bilgiye sahip olursam belki birşeyler yapabilirim.

Gülümsemeye çalıştım.

"Bende Diana memnun oldum. Nasıl bu kadar enerjik ve iyimser olabiliyorsun..."

Julia kıkırdadı ve ayağa kalkarak kollarını açtı.

"Görüyor musun? Herkesin yüzü sirke satıyor. Birinin çıkıp destek vermesi lazım ki negatiflikten kurtulalım! O kişide tabiki ben oluyorum."

Julia benimle aynı beyaz formayı giyiyordu. Formanın üstündeki sayı ise..'43' idi. Bu sayılar neyi ifade ediyordu?

"Haklısın... Kendimi şuan daha iyi hissediyorum. Sakıncası yoksa burayı biraz tanıtır mısın..?"

"Tabi ki tanıtırım. Bu mekan koskocaman bir tesis. İçerisinde sayamadığım kadar laboratuvar,denek odaları gibi yerler var. Bunların dışında bizim için ayrılan bir kısım var. O kısımda bu oda oluyor. Pek fazla büyük olmasada sıcak ve yumuşak yataklarımız var!"

"Formanın üstündeki sayılar neyi ifade ediyor? Bir anlamı var mı?"

"Evet var. Ben 43 numarayım. Bu tesise gelen 43.kişiyim yani."

Eğer ki en son gelen bensem... Burada benimle birlikte 67 kişi var...

"Tüm bunların amacı ne? Neden bizim canımızı yakıyorlar?"

Julia'nın gülen yüzü soldu. Sanırım soru sorma konusunda biraz ileri gitmiştim.

"Bilmiyorum,kimse bilmiyor."

Konuşamadım. Daha fazla bu konuyu kurcalamayacaktım.

"Hadi kalk,seni diğerleri ile tanıştırayım."

Julia bu sefer bana dokunmadı. Oysa ki neşesinden kolumu tutup kaldıracak gibi görünüyordu. Ayağa kalktım ve Julia'nın yanına yaklaştım.

"Olur.."

Sosyal hayatım başlamadan bitmişti benim için. Artık içimde her zaman bir şüphe ve korku olacaktı. Her türlü korkudan birazının oluşturduğu bir korku...

Julia ikili gruplardan birine doğru ilerledi ve bende onu takip ettim.

"Çocuklar bu Diana, yeni geldi bu yüzden ona nazik davranın olur mu?"

"Hepimiz ölücez."

Demişti kahverengi saçlı ve ruhsuz gibi yere bakan kişi.

"Hahaha çok komik Mugen."

Mugen... Kızın adı buydu. Julia Mugen'in kafasına hafif vurdu.

"Bir daha öyle kelimeler kullanma."

"Sadece gerçeği söyledim."

Mugen'in yanında oturan aşırı koyu mavi tonunda saçı olan kişi konuştu. Saç rengi epey garipti.

"Tamam kesin şunu. Başım ağrıyor..."

"Pardon Arthur.."

Julia Mugen'e uyarıcı bakışlar atmaya devam ederken ben Arthur'a bakıyordum. Bir gözü bandajlıydı,esmer tenliydi ve gerçekten koyu mavi tonunda kıvırcık uzun saçları vardı. Saçları ensesine geliyordu. Ona baktığımı fark etmiş olacakki oda bana baktı. Bana baktığında gözümü kaçırdım.

"Neyse, Diana istediğin gibi bizimle takılabilirsin. Şu yatak senin için ayrıldı Mugen'in yatağının yanındaki."

Eliyle yatağı gösterdi.

"Teşekkür ederim Julia.."

Şuan saat kaç bilmiyordum ama epey yorulmuştum ve uyumak istiyordum. Yatağıma doğru gittim ve yorganın içine girdim. Gözlerimi kapadım ama uyuyamadım. Sesten değil... Hâlâ işkencenin etkisinde olduğum için. İşkencenin etkisi az da olsa hafiflemişti. Julia işini gerçekten iyi yapıyordu.

Julia,Arthur,Mugen kim bilir neler yaşadınız? Kim bilir buradaki kaç kişi hayatında görmediği acıları gördü? Cyrus... Elbet bir gün intikamımı alacağım.

Julia gibi birini kullanmak istemiyordum. İçimden bir his onun iyi biri olduğunu söylüyordu... Ona güvene bilir miyim?

Ailemi özledim...

Ufak Bir SıyrıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin