episode twelve: Cats

249 17 23
                                    

Dersim yoktu ve bizimkileri bekliyordum. Bizimkileri beklerken gözüme bir tane kedi kestirdim ve oturduğum yerden kalkıp kediye doğru yürüdüm. Benim yaklaşmamla çalıların arasına girince, çalıların önünde çömeldim ve onda bakmaya başladım. Bana yaklaşsın diye pisi pisi derken bir yandan da elimi ona doğru uzattım. Elimin hemen yanında gördüğüm çiçekle o çiçeğe bakakaldım. Elimi çiçeğe doğru uzatıp kopardıktan sonra burnuma doğru yaklaştırdım ve içime derin bir nefes çektim.

"Güzel çiçekmiş."

Yanımdan gelen sesle irkildim ve yanıma döndüm. Bu Ouzou'ydu ve yanında daha demin sevmeye çalıştığım tatlı kedi vardı. "Bu kedi daha demin benden kaçıyordu, şimdiyse kendini sana sevdiriyor." dedim kollarımı birbirine bağlarken. "Cazibeme dayanamıyorlar." dedi saçlarını karıştırırken. Göz devirdim ve elimdeki çiçeğe tekrar baktım.

Daha önce görmediğim bir şey değildi fakat şu an gereksiz yere ilgimi fazlasıyla çekiyordu.

"İster misin?" diyerek Ouzou'ya uzattım elimdeki çiçeği. Bir süre şaşkınca elimdeki çiçeğe baktı. Sonra yavaş yavaş bakışlarını bana çıkardı ve elimdeki çiçeğe uzanırken "Teşekkür ederim." diye mırıldandı. Tam elimdeki çiçeği alacakken çiçeği ağzıma attım. O ise bana şaşkınca bakıyordu. "Çıldırdın mı sen?" dedi göz devirirken. Zor da olsa çiçeği yuttuktan sonra gülümsedim ve "Evet." dedim.

Ayağa kalktı ve ellerini cebine soktu. "Kalk gidiyoruz." dedi bir yandan da. Şaşkınca ona baktım ve "Gidiyoruz derken?" dedim tek kaşımı kaldırarak. "Gidiyoruz." diyerek tekrarladı cümlesini. Tek kaşımı kaldırdım ve kaldırıma oturarak daha demin sahiplendiğim kediyi kucağıma alıp sevmeye başladım. "Ben neden geliyormuşum?"

Elimden tutup zorla kaldırdı ve kucağımdaki kediyi kastederek "Onu da mı getiriyorsun?" dedi. Omuzlarımı silktim. "Neden olmasın? Bundan sonra benim kedim." dedim ona daha çok sarılırken. Kedi de beni sevmiş gibi kucağımda yerini daha iyi almıştı. Bir şey demeden bir yandan elimi hâlâ tutarken arabasına doğru yürümeye başladı.

Sürücü koltuğuna oturduğu zaman dalga geçerek "Hayırdır elimi tutmalar falan?" dedim. Cevap vermek yerine arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu. "Hey sana diyorum!"

Hâlâ yola bakarken gülümsedi ve "Canım öyle istedi." dedi. "Her canının iztediğini yapıyor musun?"

Başını hafifçe sağa sola salladı. "Normalde yapmam ama karşımdaki sen olunca rahatım."

"Neden?" dedim şaşkın bir şekilde.

"Bilmem."

Verdiği yanıta göz devirdim ve başımı cama çevirdim. "Sadece tek bir kelime mi konuşabiliyor ve yazabiliyorsun?" dedim bir yandan kucağımdaki kediyi severken. "Maalesef." diyerek tekrar kısa bir yanıt verdi.

Sinirle nefes verdim ve "Artık daha uzun yanıtlar vermeye çalış. Valla araba sürüyor demem saçlarına yapışırım!" diyerek sitem ettim.

Tekrar kıkırdadı. "Kusura bakmayın Erika Hanım, bundan sonra daha uzun cümleler kurmaya çalışacağım. Bu sefer yapabildim mi?" diyerek yanıt verdi.

Başımı onaylar nitelikte salladım ve "Heh şöyle, adam ol." dedim işaret parmağımı sallarken. Cevap vermedi ve yola devam etti.

"Her araba sürdüğünde bu kadar sessiz misin?

"Genelde tek başıma olduğum için, evet."

"Ama şimdi ben varım." dedim verdiği yanıta karşılık. Omuzlarını silkti. "Sen konuş, ben eşlik ederim."

"En saçma konu olsa bile mi?"

"En saçma konu olsa bile."

İmalı bir şekilde ona baktım ve "Ne bu hanımcılık, aşık mısın bana?" dedim sırıtarak.

Close To Him, ErizouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin