Ne yapacağımı şaşırdım. Karşımda gördüğüm manzara beni şok etti. Her tarafta Kim'in güzel anılarının olduğu posterler asılıydı. Bu kısma kadar herşet güzel. Ama o resimlere küfürler yazılmış aşağılık çizimler yapılmıştı.
İşin en kötü yanı da Kim'in hoşlandığı çocuk -Alex- de oradaydı. Kahkalarla gülüyor Kim'e birşeyler fırlatıyordu.
Kim olduğu yere yığılmıştı. Elleriyle yüzünü kapatmış herşeyin bitmesini bekliyordu. Hemen Kim'in elinden tutup dışarı çıkardım. Özür dilemek için baktığımda ise ortadan kaybolmuştu.
Sıçtık diye düşündüm içimden. Kim beni artık asla affetmeyecekti. Josh'a olanları anlatsam iyi olacaktı.
Josh'la şehir merkezindeki parkta buluşup ona herşeyi anlattım. Her ne kadar benim yapabilceğim bişey olmadığını bilse de o da bana kızmıştı. Çünkü biliyorum ki Kim'den az da olsa hoşlanıyordu.
Josh'la vedalaşıp eve döndüm. Kafam karmakaşıktı. Kafamı dinleyebilceğim tek yer olan kiraz ağacına çıkmaya karar verdim.
Çıktığımda Jason elinde bir avuç kirazla gün batımını izliyordu. "Senin burada ne işin var?" diye sordum. "Olanları duymamışsın sanırım. Kim bu senin yaptığın olaydan sonra İtalya'ya taşınmış." Jason'a sarılıp ağlamaya başladım. Onun sıcaklığı biraz olsun rahatlatıyordu. Ama bu sonsuza kadar süremezdi.
"Kahretsin!" diye bir ses kulaklarımda yankılandı. Ağaçta uyuyakalmışız, heryerimiz tutulmuştu. Ben tedirgindim çünkü eve gitmemiştim ve herkes beni merak etmiş olmalıydı. Jason hiç öyle gözükmüyordu ama. "Jason ben ne yapıcam?" diye umut beklercesine baktım gözlerine. O anda gözleri ışıldadı. Aklında bir fikir olduğunu hissettim ve dudağından öptüm.
Güzel bir öpüşmenin ardından fikrini anlatmaya başladı. "Kim'i buraya döndürmek istiyorsan İtalya'ya gitmek zorundasın. Ama bunu tek başına yapmana izin veremem bende geleceğim." Bu harika bir fikirdi fakat biliyorum ki babam hayatta izin vermezdi. O da bu düşündüğümü anlamış olsa ki " Merak etme okul gezisi olduğunu birşekilde ikna edicez" Başımla onayladım, o da beni öptü ve ağaçtan indik. Hayatımın seyahatine hazır olmalıydım.
Bavulumu hazırlamaya gittiğimde karşımda Ashley vardı. "Baban iş seyahatine gitti." dedi ve kahvesini yudumladı. "Ashley ben okul gezisine gidiyorum. İtalya'ya babama söylersin olur mu?" Başıyla onayladı ve mutfağa gitti. Bende odama çekilip bavulumı hazırlamaya başladım.
Lanet olsun hiç güzel kıyafetim yoktu. Alışverişe çıkmam için yanımda olacak bir Kim de yoktu. Elimdekilerle yetinecektim. Bavulu doldurdum ve Jason'a hazırım diye mesaj attım.
Yarım saat sonra kırmızı araba evin önünde durdu. İçerisinde deri ceketiyle masmavi gözlerini kısmış bir Jason oturuyordu. Yanına bindim ve "Hemen gidiyor muyuz?" diye sordum. "Uçak 2 saat sonra kalkıcak geç kalmak istemeyiz." dedi ve gaza bastı.
Havalanına vardık. Tahmin ettiğimden çok daha büyüktü. İlk kez uçağa binecektim. Korkuyordum. Ama yanımda korkunu yok edebilen biri vardı. El ele bütün işlemlerimizi yaptırdık ve uçağa bindik.
Uçak kalkarken gözlerimi kapadım ve Jason'un elini ölümüne sıktım. Canı acımış olmalı ama belli etmiyordu.
Uçak indiğinde Jason beni dürttü. "Uyuyodun ve çok tatlıydın" diyerek öptü ve çantaları aldık. Uçaktan inip havaalanından çıktık. Artık İtalya'daydık.