Havaalanından Nasıl koşarak çıktığımı hatırlamıyorum. İtalya'yı görmek ve Kim'i bulmak için sabırsızlanıyordum.
Dışarı çıktım ve temiz havayı içime çektim. İtalya havası... İnsana başka geliyordu. Tam o anda farkettim ki yanımda Jason yoktu. Panikledim ve etrafımda dönmeye başlamıştım ki biri beni omzumdan tutup kendine çevirdi. Jason nefes nefese kalmıştı. "Maceraya hazır mısın?" dedi ve beni öptü. O sırada siyah bir araba geldi ve şoför bize kapıyı açtı. Arabaya bindik ve Roma sokaklarında yola koyulduk.
Otele varmayı bekliyordum ama bu bir otel değil bir villaydı. Villa her ne kadar güzel olsa da buraya uzun süreliğine gelmemiştik Jason'un neden böyle bir ev kiraladığını anlamamıştım.
Yüzüm düşmüş olsa ki Jason "Hayal kırıklığına uğramış gözüküyorsun, bir sorun mu var ?"dedi. Başımı salladım ama düşündüklerimi ona anlattım. O da anlayışla karşıladı. "Rahat etmek isteyeceğini düşündüm ki burda ne kadar kalcağımız belli olmaz."Dedi ve göz kırptı. Gülümsedim ama ben en fazla 2 hafta kalabilirdim yoksa babam beni öldürürdü.
İçeri el ele girdik. İçerisi dışarısından çok daha büyük ve muazzamdı. Etrafa şaşkınlıkla bakınıyordum. Hizmetli bize "Hoşgeldiniz."Dedi. Başımızla selam verip içerisini gezmeye başladık.
Salon kocamandı. Deri koltuklar ve bir şömine vardı. Kekeleyerek "Ja-Jason sen burayı na-nasıl?"dedim. Güldü. Elimi tuttu. "Burası amcamın. Bir süreliğine kız arkadaşımla Roma'ya geliyoruz diyince hiç itiraz etmeden verdi." Dedi. Kız arkadaşım... Ben onun kız arkadaşıydım ama onun için hiçbir şey yapmıyordum. Ama şu olayları bi halleşelim ona mutlaka bir sürpriz hazırlayacağım.
Akşam yemeği için dışarıya gitmeye karar verdik. Hem biraz etrafı görücektik. Hemde güzel bir İtalyan Pizzası gömecektik. Vardığımızda güneş batmak üzereydi. İnsanlar bir tepede oturmuş, Roma üzerinden gün batımını izliyorlardı. Bizde oturduk ve izlemeye başladık. Güneş battığı an beni öpüp "Bugünü de senle yaşadım."Dedi. Elini tutup sıktım. İltifat etmekte iyi değildim o yüzden ona olan sevgimi böyle gösteriyorum. Orda beni anlıyodu ki halinden çok memnundu.
Yemek için sokaklarda dolaşmaya başladık. Köşeyi dönünce şirin bir restaurant gördük. Jason a bir neden olmasın bakışı attım, elinden tuttum ve içeri sürükledim.
Ah şu İtalyanlar ne kadar romantik. Biz oturur oturmaz masamıza mumlar ve güller koydular. Muhtemelen Jason yapmamıştı çünkü çok şaşkın görünüyordu. 2 büyük boy pizza söyledik ve açlıkla beklemeye başladık.
Pizzalar geldiğinde kurtlar gibi açtık ve tek bir kelime etmeden ayılar gibi yedik. Son dilimi de yedikten sonra baktım ve gülümsedim. Ağzının yanına domates sosu bulaşmıştı. Peçedeydi aldım ve nazikçe sildim. O da gülümsedi ve elimi öptü. Onu ne olursa olsun bırakmayacaktım.
"Hesabı ben ödicem itiraz istemiyorum."dedim. "Olmaz öyle şey." dese de benim ben ödemezsem senle bidaha konuşmam bakışımı görünce sessizce yerine oturdu. Bende kasaya gidip sıra beklemeye başladım.
Önümdeki kız parasını ödemek için cüzdanını çıkarınca içinde bir bebek fotoğrafı gördüm. Bu Bebek bana bi yerden tanıdık geliyordu ama kim olduğunu bir türlü çıkaramamıştım. Kız ödemişti ve sıra bana gelmişti. Tam öderken kafama dank etti. O bebek Kim'in küçüklüğüydü. Kim'i nerde görsem tanırım başka birisi olmasına imkan yoktu.
Kızı bulmak için arkamı döndüğümde köşeyi döndüğünü fark ettim. Jason'a hiçbir şey demeden kızın arkasından koşmaya başladım. Jason da beni görünce koşmaya başladı. Dur diye bağırsana aldırmadan kıza yetişmeye çalıştım. En sonunda kız otobüs durağında durdu. Kıza yetiştim ve "Pardon, rahatsız ediyorum ama demin kasada parayı öderken cüzdanınızda bir bebek fotoğrafı gördüm. Özeliniz değilse kim olduğunu sorabilir miyim?" Kız bana ters ters baktı. Arkasını döndü. Cevaplamayacak sandım ama kızın aslında ağladığını farkettim. "Yanlış birşey mi söyledim? İyi misin?" Dedikten sonra kız bana döndü ve sarıldı. Sakinleşene kadar öyle kaldık. En sonunda"O benim kız kardeşim. Biricik Kim'im. O benim en değerlim fakat benim kim olduğumu bile bilmiyor."Dedi. Benim bu cümleyi duymamla ağzımın on karış açılması bir oldu.
Şoktaydım. Kız resmen Kim demişti. Oydu. Kız bana canavarmışım gibi bakıyordu. Ona bir açıklama yapma gereği hissettim. "Ben Charlotte. Birkaç gün önce çok yakın bir arkadaşıma korkunç bir hata yaptım ve arkadaşım benim yüzümden buraya taşındı bende onu bulmak için buraya geldim."dedim. Kız bu cevabımdan tatmin olmamıştı. "Bende Kelly. Bu resimdeki de benim kız kardeşim Kim. Ben 7-8 yaşlarındayken o daha bebekti. Benim yüzümden bir travma geçirdi ve hafızasında derin yaralar açtı. Bu yüzden doktorlar beni bir daha görmemesinin, hiç varılmamıştım gibi yaşamasının en doğrusu olduğunu söylediler. O yüzden annemle beni buraya, kuzenlerimin yanına yerleştirdiler. Beni hiç aramadılar. Kardeşim yaşıyor mu onu bile bilmiyorum." Dedi ve "Peki bu resimle senin yakın arkadaşını kaybetmenin ne alakası var?" Diye sordu. "İnanmayacaksın ama kaybettiğim arkadaşım benim 12 yıldır arkadaşım ve onu nerde görsem tanırım. Bu fotoğraftaki Kim Swan, benim en yakın arkadaşım." Dedim ve Kim'le alakalı her detayı kıza söyledim. Kelly bana mutlulukla bakarken ağlamaya başladı ama bu mutluluk gözyaşlarıydı. "Onu bulucaz, söz veriyorum." Dedim ve sarıldım. Telefon numarasını istedim o da hiç düşünmeden verdi zaten. Kelly ile vedalaştık.
Arkamı döndüğümde Jason tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Olan biten herşeyi anlattıktan sonra o da çok mutluydu. Bana sarıldı hava kaldırdı ve döndürdü. "Seni seviyorum." Diye fısıldadım. "Bende seni" diyordu ki dengemizi kaybettik ve yere düştük. Allahtan çimenlikteydik de biyerimize bişey olmadı. Kahkahalara boğulduk. Onu daha fazla ezmemek için yanına yattım. Yıldızları izlerken "Ne gündü ama!" Dedi ve güldü. Bende güldüm. Sonra ayağa kalkıp elimi uzatarak "Artık gidip biraz dinlensek iyi olcak. Uzun ve yorucu günler bizi bekliyor." Diyerek onu kaldırdım. Arabaya bindik ve evimize vardık. Evimiz... Söylemesi bile çok güzel. Umarım ileride kalıcı bir "evimiz" de olur. Girer girmez yataklara koştuk ve yatar yatmaz da uyuyakaldık.