Bölüm 2

8 0 0
                                    

             Küçükken iyi bir hayatım vardı. Annem, babam ve ablamla çok mutlu bir aileydik. Kız kardeşim benden dört yaş büyüktü ve aramız çok iyiydi. Beş yaşındayken anneme alnındaki sayının ne olduğu sorulduğumda bana boş boş bakmıştı. Bunu ona ne kadar inandırmaya çalışsam da inanmıyor, doktora götürmekle tehdit ediyordu. "Anne! Alnındaki sayılar azalmaya başladı, yakında sıfır olacak. Farklı bir şey hissediyor musun?"

             "Evelyn, benim alnımda sayaç yok. Hiç kimsede yok. Bu gerçeğin farkına varmalısın. Aksi halde psikoloğa götürülmekten başka çarem kalmayacak." 

             Bu olaydan sonra sayılardan kimseye bahsetmemeye kendi kendime söz verdim. Sanırım söz tutmakta pek iyi değildim. Birkaç hafta sonra ablama söyledim ve bana tereddüt etmeden inandı, düşünmedi bile. Ablamla zaten iyi bir ilişkimiz vardı, bundan sonra daha da yakınlaştık. Artık her şeyi birlikte yapıyor, sözlerimizi tamamlıyorduk. Ancak her güzel şeyin bir sonu vardır. Bir yıl sonra evimizde büyük bir yangın çıktı. Çığlık seslerinden dolayı uyandığımı hatırlıyorum.

             Babam kapıdan sertçe içeri girdi. Her yer kırmızıya boyanmıştı sanki, gözlerimi kamaştırıyordu. Dumanlar ciğerime doluyor, nefes almamı zorlaştırıyordu. "Yere yat Evelyn!" Soru sormadan ona itaat ettim. Korkudan hiçbir şeyi sorgulayamıyordum.

            "Ben anneni almaya gidiyorum. Megan kilerin önünde seni bekliyor!"

 Yüzüne baktım. 2 dakika, 51 saniye.

           "Ama..."

             "Bana karşı çıkma, hiç zamanı değil!" diye kükredi babam. Daha fazla itiraz etmedim ve sürünerek odadan çıktım. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Beynim bulanıktı; zar zor düşünebiliyor, mantık kurabiliyordum. Bir süre sonra annemle karşılaştım. Odanın kapısının önünde dikiliyordu. Öksürmeye başladı. "Ayağa kalk! N-nefesini tut ve koşarak k-kardeşinle buradan çık." 27 saniye.

            Onu dinleyip, kilere doğru koşmaya başladım. Alevler gözlerimi kör edecek kadar parlaktı. "Evelyn." Önüme düşen saçlarımı çektiğimde ablamı gördüm. Nefesimi daha fazla tutamadım ve yere çömelerek nefes aldım. Bu hayatımın hatası oldu.

            "Dikkat et!"

             Bir el beni arkamdan itti. Ben, ablama doğru yuvarlanırken tavan çöktü. Annem benim az önce olduğum yerdeydi ve tavan onun üstüne düştü. "Anne!" diye bağırdım var gücümle. Göz yaşlarımın içinde sakinleşmeye çalıştım.

             "G-gitmeliyiz." dedi ablam fısıldayarak. "Çok geç olmadan."

            Karşı çıkmaya çalıştım ama ablam izin vermedi. Beni kucağına alıp, çıkışa doğru koşmaya başladı. Sonrasında her yer karanlığa boğuldu.

          Bu şekilde sahip olduğum cennet; cehenneme döndü. Şimdiyse, sahip olduğu tek ışık sönecekti ve oturduğum yerde onun ölüm haberini beklemeyecektim. Onun yanında olacaktım. Yetimhaneden kaçmam gerekse bile... Gerçi onu bulabileceğim bile şüpheliydi. Tek umudum yetimhanenin yakınlarındaki bir hastaneydi. Gece olduğunda hastanenin yolunu tutup Melody'i bekleyecektim. Yutkundum. Bir sorun vardı. Yetimhaneden nasıl kaçacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. 

Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin