Bölüm 4

3 0 0
                                    

             Gerçekten mi? İntihar ettiğimi mi düşündünüz? Daha çok beklersiniz. Ben inatçı biriyim. Asla pes etmem! Yaşadığım zorluklara rağmen gülmeyi başaran biriyim ben. Hak etmeyen insanlara bu yönümü göstermiyorum. Sanırım bundan dolayı Grace kendimi öldürdüğümü düşündü. Bu bana zaman kazandıracaktı sadece.

             Aklıma ablamla beraber yetimhanedeki damı keşfettiğimiz an geldi. O zamanlar ona sayıların ölümü gösterdiğini söylememiştim. Gerek yoktu, 63 yılı vardı. 

             "Burası çok güzel değil mi?" demiştim hayranlıkla. Ablam yangın çıktığından beri sessizdi bu yüzden  onu neşelendirmeye çalışıyordum. Bana hak verircesine başını salladı. Ardından damın kenarına doğru ilerledi. Onu takip ettim. "Manzaraya mı bakıyorsun?" diye sordum.

             "Hayır... Şuradaki su borusunu görüyor musun?" Sırıtarak ablama baktım, gözündeki ışıltı geri geliyordu.

            "Düşündüğümü mü düşünüyorsun?"

            "Aynen öyle. Önden gitmek ister misin?"

            Cevap vermeden borulara tutundum ve kendimi aşağı bıraktım. Düşmeye başlayınca gözlerimi kapattım ve anın tadını çıkarttım. Ayaklarımın yere değdiğini hissettiğimde yukarıya baktım. Ellerimi güneş ışığına siper ederek "İnebilirsin!" diye bağırdım. Ses gelmedi, o gitmişti.

             Bu günlerce devam etti. Beni görmezden geliyordu. Konuşmaya çalıştığımdaysa hayaletmişim gibi yanımdan geçip gidiyordu. Bu... bu benim canımı sıkmaya başlamıştı. Bir gece içimdeki garip bir hisle uyandım. Ne kadar denediysem de uyuyamadım. İçim içimi yiyordu, hayatımda hiç bu kadar acı çekmemiştim. Başım kurşun yemişçesine ağrıyordu. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Çığlık atmamak için dudağımı o kadar sert ısırıyordum ki kanamaya başladı. Hava fena derecede kül kokuyordu. Bayılmak üzereydim... Yataktan doğruldum ve yürümeye başladım. Nereye gidiyordum hiçbir fikrim yoktu. Ayaklarım beni istemsizce bir yere götürüyordu. Merdivenleri çıktım ve damda manzarayı izleyen sarı saçlı kızı gördüm.

             "Abla? Yatakhanede olman gerekiyordu."

             Yüzünü bana döndü. Anında donakaldım. 2 dakika 46 saniye. Daha dün alnına baktığımda 63 yılı yok muydu bu kızın? Ablamın gözlerinde hiç alışık olmadığım suçlu bir ifade belirdi.

          "Yangının nasıl çıktığını bilmek ister misin?"

             Kafam karışmıştı ama yine de başımı salladım.

            "Yangını çıkaran kişi bendim. Sa-sadece acıkmıştım, yemek yapmak istemiştim. Fırından alevler çıkmaya başladığında çok korktum. Annem ve babam yaptığım bu şeyi görürse kızabilirlerdi. Suyla söndürmeye çalıştım ama daha da alevlendi. Onları çağırmaya gittiğimde çok geçti."

             Durduk yere bu denli büyük bir itirafı yapmasının şokunu yaşadım bir süre. Hayatımı mahveden kişi oydu. "Ablamın bir suçu yoktu." dedi içimden bir ses. "Onun yerinde ben de olabilirdim. O, beni affederdi." Başımdaki ağrı zaman geçtikçe daha da güçleniyordu. Yanık kokusunu tarif bile edemezdim. Bayılmamak için gücümün son birikintisine kadar kullandım. Kapı yüksek sesle açıldı ve gerçekliğe döndüm. 

             "Ne işiniz var burada? Saat gece yarısını geçiyor ve kaç kere söylemem gerek? Yatma saatinden sonra dışarı çıkmak yasak!" diye kükredi Grace.

              Ablamla göz göze geldik. Kız, gözlerini devirdi. Bu hademe her şeye burnunu sokuyordu. "Özür dilerim efendim." dedim kısık bir sesle. Konuşabilmem hatta ayakta durmam bile bir mucizeydi. Gerçi her yer yavaştan kararmaya başlamıştı. "Ablamı buraya getiren bendim. Onu ikna ettim." Kardeşim hemen surat astı. "Buna gerek yok Evelyn. Neden sadece benden nefret etmiyorsun? Benden nefret etmen için her yolu denedim. Seni görmezden geldim, yangını çıkaranın ben olduğumu söyledim, sana zorbalık bile yaptım ve hala beni savunuyor musun?"

           Sustu, buraya geliş amacını hatırlamış gibiydi. Arkaya doğru adım attı. "Her şeyi denedim..." Gözünden bir damla yaş süzüldü. 

           "Abla...Ne yapıyorsun?"

            Damın ucuna gelene kadar geri çıktı. "Özür dilerim Evelyn." dedi fısıldayarak. "Ama unutma ben, annem ve babamı ziyaret ediyorum sadece. Bir gün sen de benimle geleceksin kardeşim." Bir adım daha geri çıktı ancak bir sorun vardı. Arkasında zemin yoktu.

                                                                                 ***

            Sonrasında dama çıkmak yasaklandı. Bundan dolayı hademeye dejavu yaşayıp yaşamadığını sormuştum. İntihar ettiğimi düşünsün diye. Kimse birinin cesedini görmek için aşağı bakmazdı değil mi? Boruyu son anda tutup, kendimi aşağıya bıraktım. Ayaklarım yere değdiğinde yaptığım şeyin büyüklüğüyle nefes nefese kalmıştım. Bundan sonra yapmam gereken tek şey vardı. Koşmak.


              


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin