♫ - "𝑀𝑢𝑟𝑑𝑒𝑟𝑠"
𝑴𝒊𝒓𝒂𝒄𝒍𝒆 𝑴𝒖𝒔𝒊𝒄𝒂𝒍
---
"𝑨𝒍𝒍 𝒇𝒐𝒓 𝒏𝒐𝒕𝒉𝒊𝒏𝒈 𝒂𝒕 𝒂𝒍𝒍..
𝑾𝒊𝒕𝒉 𝒔𝒐𝒎𝒆𝒕𝒉𝒊𝒏𝒈 𝒕𝒐 𝒅𝒐..
𝑰 𝒘𝒂𝒔 𝒊𝒏 𝒕𝒉𝒆 𝒇𝒐𝒓𝒆𝒔𝒕, 𝒍𝒐𝒐𝒌𝒊𝒏𝒈 𝒕𝒐 𝒔𝒆𝒆 𝒕𝒉𝒆 𝒕𝒓𝒆𝒆𝒔.
𝑩𝒖𝒕, 𝒏𝒐𝒏𝒆 𝒘𝒆𝒓𝒆 𝒕𝒉𝒆𝒓𝒆.."Bekle, bekle, bekle, bekle, bekle....
Bekle.
Bekle ama nereye kadar?
Beklemek bu dünyadaki en sabır hissettiren, ama aynı zamanda en kötü şeylerden birisidir. Her zaman beklemekten nefret ederim. Mesela, önemli bir sınavın, bir şeyin, ya da hastanede bile sağlığının nasıl olduğunun sonuçlarını beklemek zorundasın. Kaygı içinde, panik içinde, sıkıntı içinde. Sanki beklemek, hayatının en kötü yerini yaşamadan önce sana hazırlanman için verilmiş bilmem kaç dakika, kaç saat, kaç gün süren bir zamandan ibaret olan gibi bir şeydir..
Gözüm bir yandan seğirirken bir yandan da saçlarımı yolmamak için kendimi zor tutuyorum. Aklımı kaybediyorum. Deliriyorum.
Deliriyorum.
Bekliyordum.. Aradan ne kadar gün geçti.. ne kadar zaman geçti.. uykusuz geçirdiğim her gece.. Gözümü kırpmadan saatlerce geçirdiğim, sabırla beklediğim HER gece nafile miydi?
Boşuna mıydı?
Sırf bunun için miydi?
Deliriyorum. Artık dayanamıyorum. Aklımı kaybediyorum. Nefeslerim düzensizleşti. Ellerim, bacaklarım, her yerim titriyordu. Aklımı sıyırıyordum. Öfkeyle, sinirle, sıkıntıyla duvara yumruk geçirdim.
"SİKEYİM, NERDESİN Y/N?!"
Kaç gecedir Y/N yoktu. Gelmiyordu. Nedenini bilmiyorum. Gelmiyordu.. Y/N yoktu. Delireceğim. Delirecektim. Her gece duyduğum o "tık tık" sesini bekliyordum. Bekliyordum.. Ve daha çok bekliyordum..
Yoktu.
Bundan nefret ediyorum. Akıl sağlığım artık ne kadar daha bozulabilirse o kadar bozulmaya devam ediyordu. Ben o insanları öldürdüm lan! Öldürdüm! Allah kahretsin! Y/N nerdesin?! Neden gelmiyorsun?! Ben senin için insan öldürdüm!
Aradan kaç gün geçti Y/N gelmeyeli, emin değilim.
Günler geçtikçe bende akıl sağlığımı o kadar kaybediyorum. Çıldıracağım. Az kaldı, hissediyorum. Delirmeme az kaldı. Kendimi öldürmeyi düşünüyordum, sırf Y/N ile olabilmek için."Sakin ol, Hürkan.." Kendi kendime konuşarak sakinleşmeyi beklemiyordum ama başka çarem yoktu. Lavaboya koştum ve yüzümü soğuk suyla yıkamanın belki biraz da olsa bir faydası olacağını düşündüm. Olmadı.
"Allah kahretsin! Y/N! Sana ihtiyacım var! Yeter artık! Nerdesin?!"
Her şeyi berbat etmiştim. Karşı evde olan kanlı cinayet dağınıklılığı benim çöpümdü. Ve bir karışıklılığın içine girmiştim. Ne yaptıysam yaptım. O günden beri geri gelmedi. Gelmiyordu.. O camdan gelen, beni mutlulukla dolduran, geldiğinden haberdar ettiren "tık tık" sesi artık yoktu.
Gitmişti.
Belki de Y/N bana yalan söyledi?.. Belki de kendisi bilerek beni bu duruma düşürdü ve beni bırakıp gitti.. Belki de en başından beri onun amacı hayatımı zehir etmekti, ve sonunda amacına ulaşınca, hiçbir şey umrunda olmadan, manipüleci ve melek suratının arkasında yatan şeytani iki yüzlülüğüyle beni bırakıp gitti..
...
Ve şimdi, polis arabasının içinde, ellerim kelepçeli. Karakola doğru gidiyorduk. Polisler kapıma dayandığında kendimi savunmaya, itiraz etmeye bile çalışmadım. Hatta, onlar gelmeseydi ben polisi arayıp kendimi ihbar edecektim. Hayatım komple bitmişti. Buraya kadardı. Her şey bitti. Belki Y/N gerçek bile değildi. Belki de ben gerçekten akıl hastasıyımdır, ve Y/N ise kendi aklımda uydurduğum, beynimin yarattığı bir şeydi. Belki de bir halüsinasyondu. Belki de ben gerçekten iyi değildim. Ben kendimde değildim. Ben bir deliydim.
...
"Hürkan, ne yaptın sen..?" Emre karşımda, her şeyimin bitmiş olan halime bakıyordu. Onu da, arkadaşlarımı da yormuştum. Hiçbiri benim gibi bir insanı hak etmiyorlardı. Herkesi yormuştum. Kendimi de, onları da. Böyle bir şey haline geldiğime inanamıyor gibi bir ifade vardı üstünde. Üzülüyordu, ağlıyordu.
Pişmanlık hissiyle dolu, ama asla affedilmeyecek bir şey yaptığım için asla bağışlanamayacağımı bildiğim, hüzünlü, sessiz bir ses tonuyla sonunda konuşmayı başardım..
"Emre, ne yaptım ben..?"