"Evet bizi sadece ölüm ayırabilir güzelim"
"Yiğit sus"
"Özür dilerim aşgım , o zaman ben duşa girsem seni arasam olur mu"
"Tamam birtanem"
"Allaha emanet ol sevgilim"
"Sende aşkım"
Deliydi bu çocuk, nehir hala uyuyordu herhalde terasa çıkıp hava aldım ormanın içindeydi ev çok güzeldi ama hafif ürkütücüydü hızlıca aşağıya inip korumalara bi göz atıp içeri geçtim 5 kişilerdi 5 bardak çay alıp yanlarına gittim teşekür edip aldılar saatlerdir ayakta öylece bekliyorlar kendime de bir bardak doldurup nehirin odasına geçtim uyanmıştı duştaydı o duş alırken bende açık dolabına baktım çok güzel elbiseleri vardı . o sırada sadece pantolon tercih eden ben gözüme siyah saten elbise takıldı çok hoştu o sırada nehir duştan çıktı beğendin mi diye sordu cidden çok beğendim diye yanıtladım deneme mi istedi o istemeseydi de deneyecektim hızlıca üzerime geçirdim üzerimde olan herşeyi çıkardım kendime aşık olmamak için zor tutuyordum kendimi nehirin ağzı açık kalmıştı bayılmıştı ağzını kapat sinek kaçmasın deyince kahkaha attı bu gece böyle bir yemeğe gideli mi diye sordu gidecektik tabiki zaten akşam olmasına bir kaç saat kalmıştı senem'e de haber verip hazırlandık ama bu defa makyaj yaptım tabi, hafif toprak tonları şaçlarjmı alttan dağınık topuz yaptım gold küpeler koleksiyonumun son parçasıydı hazırdım yiğit beni böyle görse asla dışarı çıkmama izin vermezdi adım kadar eminim yinede ona haber vermem gerekiyor korumalardan duyarsa sinirlenirdi yazdım hemen,
"Aşkım biz kızlarla yemeğe çıkıyoruz haberin olsun öpüyorum" aradı hemen ..."Nereye"
"Yemeğe "
"Çilay bak dikkat et tamam mı"
"Tamam merak etme birtanem"
"Ederim merak neyse tutmayayım şimdi seni ama haber ver masaya oturdum sipariş verdim eve döndüm gibisinden"
"Tamam söz öpüyorum"
"Bende öptümm"
Korumalardan 2 si evde kaldı diğer 3ü bize eşlik etti senemide evinden alıp yola devam ettik senem gözlerini alamıyordu benden haklılar ilk kez bu şekilde görüyorlar beni yani ne yapsınlar, restorantta vardığımızda korumalar masaya kadar eşlik etti bir kaç adım ötede gözlerini 1 saniye olsun üzerimizden ayırmıyorlardı o kadar güzel bir gündü ki hayatımda ilk defa bu kadar güldüğümü hatırlıyorum hesabı ödeyip çıktık dolunay vardı .
Aşıktım dolunaya, arabaya binene kadar gökyüzünden gözlerimi alamamıştım çantamdaki telefon titreyince yiğitin görüntülü aradığını gördüm hemen açtım bir kaç dakika bana baktı sadece ...."Çilay elini dolunaya uzat"
"Uzattım"
"Ay Çilaya onu ne kadar çok sevdiğimi söyle"
"Ay yolladığım öpücüğü yiğitin ruhuna işle"
"Ahhh ruhum delin di"
"Seni çok seviyorum sindirellam"
"Bende seni prensim"
" Ozaman eve geçince arasam"
"Tamam dikkat et"
"Sende birtanem"
Sadece bir cümlesi yerlebir olmama yetiyor , ona olan aşkım tüm ruhuma işlemiş ruhum bile onsuz duramıyor ne ara bu kadar körü körüne aşık olmuştum sana , uçsuz bucaksız ormanda kaybolmuştum , beni sen mi buldun yiğit ,iyiki de kaybolmama izin vermedin yine çıkıp gelsen sarılsam ,öpsem kokunu içime çeksem durmadan ,o kokunu ,yerlebir eden kokunu ,beni mahveden , ömrümü uzatan kokunu çeksem içime , bir renk nası insanı kendisine hayran bırakabilir bu sendin aşkım uçsuz bucaksız ormanım <>
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ VE SONSUZ
Romance" Ay çilay'a onu ne kadar çok sevdiğimi söyle " Demişti ,beni dolunaya anlatmıştı...