Haykırış

20 1 0
                                    


( dediğim gibi yazım yanlışı olabilir 🥺)

                   (İnşallah beğenirsiniz. )

( hadii sizi tutmayayım)

         (İyi okumalar)

Yağmurlar ağladı bu gece.

Ölen ruhumun üzerine.

İyice şiddetlendi,

Belki de sondu, bu gece

Kim gelecek,ölen ruhumun mezarına

Kim yazacak,kaderimi.

Kim söndürecek, içimde yanan ateşi?

Hanginiz bileceksiniz, ne acılar çektiğimi?

Hanginiz duyacak,titreyen sesimi?

•••
Annemin yaptığı miss gibii kıymalii böreğin kokusu odamın içine yayılmıştı bile, yatağımdan ayrılmak istemesemde ufak bir vedalaşmadan sonra yatağımdan kalktım ve mutfağın yolunu tuttum.

Annem yine hamaratlığını konuşturmuş ve masayı donatmıştı, kahvaltımda olması gereken ilk şey omletti heralde o olmasa kahvaltımı yapamam.

Babamın karşısındaki boş sandalyeye oturarak tabağımdaki omleti yemeğe başladım, annemin sorusuyla omletimden bir çatal aldım.

"Kızım bu gün işten erken geliceksen, gelirken beni oya teyzenden alırsın."

Bu gün erken çıkma günüm olduğu için alabilirdim," saat beş gibi çıkarım anne, çıkınca ararım sende aşağı inersin."

Babam hemen lafa atlayınca aramızda gülüştük "Her zamanki gibi taksiciliğe devam diyorsun helincim"

Ailemi seviyordum, beni hiç bir zaman yargılamadılar, kararlarıma saygı duydular ve en önemliside bana sevgilerini hissettirdiler, onları değilde beni istedikleri için şanslıydım.

Kahvaltımı etikten sonra iş yerine geç kalkmamak için hızlıca üstüme crop ve gömlek giydim, altıma da rasgele bir pantolon geçirerek odamdan çıktım. Evden çıkmak için hazırdım.

Saat sabahın yedi buçuğuydu ve dokuzda iş başıydım, işle ev arası iki saatti ayrıca reklamcılık şirketinde çalıştığım için erken gitmem dahada yararlı oluyordu.

"Ben çıkıyorum anne"

Hızla kapıya ilerlediğimde anneminde arkamdan geldiğini gördüm.

Ailem ne kadar bana güvensede dışarıya çıkarken bile sanki bir şey olucakmış gibi düşünüyorlardı, klasik o cümle sana güveniyorum ama dışardakinlere güvenmiyorum kızım.

Bana bir şey olmıcağını ikiside biliyordu kızlarının ne kadar dikkatli olduğunu iyi biliyor olmalılardı, şahsen ben kendime çok güveniyordum.

"Kızım, gidince beni aramayı unutma , biliyorsun merak ediyorum seni"

"Merak etme annecim ariyacağım söz."

Ayakkabılarımı giydikten sonra anneme sarıldım, ona sarıldıkça sanki bütün yüklerim gidiyordu.

Yanaklarından salyalı öpücük kondurup apartmandan çıktım.
Beni güzel bir gün beklediğine emindim, havada bahar havası vardı, nisanda olmamıza rağmen yaz gibi sıcacıktı.

Yola çıktığımda, evin iki alt sokağında yol tıkanınca arabanın sessizliğinden sıkılıp telefonumdan moduma uygun bir şarkı açtım, şarkının melodisi arabada yankılanıyordu.

Biz değil miydik, aşk ile yanan?

Eğer ayrılırsak ölürdük falan

Hani ne oldu bak? Ne hallerdeyiz

(Hande yener Alt Dudak)

Yollar yavaş yavaş açılıyordu, çoğu kişiler arabasından çıkıp sebebini öğrenmek için bir birlerine soruyordu, bazıları biraz daha o kornaya basarsa ona yedireceğime emindim. Hem işe geç kalıyordum Hemde ne zaman açılacağı belli olmayan trafiği beklemek ölüm gibi bir şeydi benim için.

Bir süre daha bu kargaşa sürdükten sonra sonunda yollar açılmıştı,fakat işe çok geç kalmıştım daha fazla kalmamak içinde araba kaç basarsa o kadar gaza basıyordum, tabi anamdan girip atalarımdan çıkan küfürleri dikkate almasak, güzel bir yolculuk yapıyordum ful aksiyon içeren.

Ayığımı fren pedalına götürdüğümde bir şeylerin yolunda gitmediğini farkettim.
Frenler çalışmıyordu, ve hızım git gide hızlanıyordu. Paniklemiştim, çığlık atmaktan başka hiç bir şey yapamıyordum, elimden hiç bir şey gelmiyordu, direksiyon elimden kayıyordu ve ben bir şey yapamıyordum.

"Hayır, Şimdi ölmemeliyim! Düzgün düşünemiyorum. "

Çığlıklarım bir işe yaramıyordu, önümdeki arabayı solladığımda hafif solla doğru yattı ve işte arabanın kontrolünü sağlayamıyordum önümdeki arabayı gördüğümde sola kırdıktan sonra elerim direksiyondan kaydı ve artık arabayla takla atıyordum.

Cam kırıklarının suratıma battıklarını hissettiğimden inledim her yerimde cam kırıkları vardı,arabanın her yeri parçalanmıştı ve Yüzümün yarısı kan için deydi haraket edemediğim için ölümümü beklemekten başka çarem yoktu.
Belkide artık sonum gelmişti,

Haraket etmeye çalışsamda kıpırdayamıyordum, kafamdan aldığım darbe yüzünden algımı kaybetmiş olmalıydımki şu an ne yapıcağımı bilemiyordum.

Dışarıdan gelen seslere zar zor gözlerimi açtığımda simsiyah giyinmiş iki adam arabaya yaklaşıyorlardı, korkmalı mıydım?
Sonuçta bir kaza yaptım belkide yardıma gelmişlerdir, hemen ön yargılı konuşmamalıydım.

Seslenmek istedim, burdayım demek istedim ama sesim çok kısık çıkıyordu ve onlar daha çok elindeki çantalarından bir şeyler çıkarıyordu, belkide sağlık ekipmanlarıydı, sesimi duyuramasam da onlar benim burda olduğumu anlamışlardı.

Kurtuldum, yaşayacağım ve yine ailem için çabalıcam,onları yalnız bırakmayacağım.

Gözlerim artık dayanamadığı için yavaş yavaş kapanıyordu , adamlar arabanın yanına geldiğinde kırık camdan elini uzatarak kolumu tuttu. Kolumda kırılan camların parçaları olduğu için inledim ama adam umursamadı ve beni kendine çekerek camdan çıkardı.

Acıdan gözlerimin dolduğunu hissetim, adam kan içindeki bedenimi yere yatırdı.

Diğer kurtarma ekibi neredeydi? Bu kadar mıydı cidden? Yoldan çıkmış ve boş bir arsada arabam yuvarlanmıştı ve beni tedbir almadan arabadan çıkardılar, bunlar nasıl sağlıkçı be?

Adam boynumdaki saçları çekti, diğerinden daha iri olan adam boynuma uzanarak elindeki iğneyi boynuma battırdı, gözlerim artık dayanamadı ve gözlerimi yumdum sadece konuşanları çok az duyabiliyordum aralarında tartışıyorlardı,

"Oğlum sen kızı arabaya taşıyacaksın bende burdaki kalıntıları temizlicem."

"Tamam ama şu an çok dikkat çekiyoruz
Dikkatli ol! Orhan beyin dediklerinide unutma "

Artık seslerini duymuyordum ve anlamıştım ki bu adamlar beni kurtarmaya gelmemişti, ama ne için gelmişlerdi bilmiyordum. bir zehrin içimde dolaştığını hissediyordum, verdikleri şey neydi bilmiyordum ama her yerim uyuşmuştu...

VAROLUŞWhere stories live. Discover now