2. Bölüm

53 7 1
                                    

Şirketten çıktıktan sonra eve geldim. Çocuklar evdeydi. Çalışanlar çıktı. Üstümü değiştirdim. Güneş'e bakmaya odasına gittim. Biraz onunla oynadım. Ardından Güneş'le beraber Talha'ya bakmaya onun odasına gittik.

- Ne yapıyorsun?

- Biraz ders çalıştım. Şimdi dinleniyorum.

- İyi hadi yemek yiyeceğiz. Gel aşağı.

- Tamam iniyorum.

Kızımla aşağı inip yemeği hazırladık. Talha geldi. Sohbet ederek ve Güneş'in şaklabanlıklarına gülerek yemeğimizi yedik. Film gecesi yapma kararı aldık. Bir animasyon filmi seçtik. Atıştırmalık hazırladık. Tabii film gecesi bozuldu çünkü birileri uyudu(!). Neyse çocukları odasına götürdüm. Etrafı topladım. Ardından bende yattım.  Sabah beşte kalktım. Günlük rutinlerimi tamamladım. Şirkete geldim.  Öğleden sonra hastanedeydim. Ahzan Hanım kararını bildirmediği için hala kalıcı bir başhekimimiz yoktu. Biraz hastane işleriyle ilgilendim. Bir süre sonra kapı çaldı. Asistanım benimle görüşmek isteyen birileri olduğunu söyledi. İçeri girdiler. Karşımda bizim zibidiler duruyor. Daha doğrusu Deniz ve Emre ikilisi vardı karşımda.

- Naber hayır yoksunu.

- Hayır yoksunu ne ya. Daha değişik bir isim bulamadınız mı?

- Bulamadık sıkıntı mı var?

- Neyse sizi hangi rüzgar attı buraya?

- Bizim  yeğen var. O çatışmada vurulmuş. Buraya getirmişiler. Bizde ziyarete geldik. Gelmişken seni görelim dedik. 

- Haber verseydiniz bizzat ilgilenirdim. Nasılmış?- O an aklımıza gelmedi. Ama iyiymiş. Boşuna o kadar telaş yapmışız. Bizde kalkalım.

- Dur beraber ziyarete gidelim. Ayıp olur. Zaten sizin aile ile bir türlü tanışamamıştık.

- Gel istiyorsan.

Deniz ve Emre'yi özlemişim. Aşağı indiğimde Ada yengemi ve ikizleri gördüm. Güneş onların buraya geldiğini duyunca kesinlikle çok sevinecek. Üçü resmen çete gibi bir araya geldiklerinde bizi çok uğraştırıyorlar. Hem de daha şimdiden büyüyünce onlardan çok çekeceğe benziyor. Neyse çok seviyorum güzellikleri. Kesinlikle çok bilmişler.

- Naber güzellikler. 

- İyiyiz Eren amca Güneş nerde?

- O evde güzelim.

- Anne Eren amcalara gidelim nolur.

- Bakarız kızım daha Furkan abine bakmadık. Emin olursak ve Eren amcan izin verirse belki gideriz.

- Ben şimdi ne giyeceğim. Ecem sen ne giyeceksin. Belki ikiz kombini yaparız.

- Dur kızım daha Eren amcana sormadın belki işi var gidemeyeceğiz.

-Anne Eren amca bize kıyamaz ki izin verir. O yüzden sormadım. Değil mi Eren amca bize kıyamazsın?

Onlar böyle tatlı bakarken hayır demek imkansız elbette. Aynı dediğim gibi biz bunlardan çok çekeriz. Çok bilmişler.

-Öyle güzellik. Sizi nasıl kırabilirim, size nasıl kıyabilirim?

- Ben demiştim anne bak dediğim gibi bize kıyamadı.

- Haklısın kızım dediğin gibi çıktı.

Onların bu haline güldüm ve içeri girdim. Odanın içi baya kalabalıktı. Sanki bütün aşiret toplanıp gelmişlerdi. Ama biliyordum ki bu onların aşiretinin tamamı olmayı bırak çeyreği bile değildi. Deniz söze başladı. 

- Sizi tanıştırayım bu Eren.

-O ünlü Eren mi hani sürekli anlattığın. Sizin ortağınız olan Eren.

Bunu daha önce hiç görmediğim 16 yaşlarında bir kız söyledi. Denizlerin ailesinin tamamıyla tanışmamıştım. Sadece her ikisinin de anne ve babasını tanıyordum. Oda tesadüfi olmuştu. Yani bu odadaki insanlar bana çok yabancıydı.

-Evet Melis, o.

- Bana ailenizde bu kadar ünlü olduğumu söylememiştiniz.

- Tabii abi ne zannettin Eren abi deniz amcamlar sürekli senden bahsediyorlar.

- Öyle mi? Neyse bunu sonra konuşuruz. Geçmiş olsun. Yeni haberim oldu ancak şimdi gelebildim. Kusura bakmayın. Bir şey alamadım

-Sıkıntı değil oğlum düşünmen yeter.

Bunu anladığım kadarıyla vurulan adam yani Furkan'ın annesi söylüyordu. Tam o sırada sekreterim mesaj attı. Ahzan Hanım benimle konuşmak istiyormuş. Kararını söyleyecekmiş.

- Geçmiş olsun yine hasta ziyareti kısa olurmuş. Ben yavaştan kalkayım.

Dedim ve odama çıktım. Bakalım Ahzan Hanım ne diyecek.

Üzgünüm uzun zamandır yeni bölüm gelmiyor. İlk önce bilgisayarımda birtakım sıkıntılar oluştu. Ardından sınavlar başladı derken atamadım.



AcımasızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin