İnsan sever sırları. Ne kadar içinde tutsada bu bilinmez mezarı, elbet birgün söyler kimin olduğunu. Görüyorum ki mezarın hem içinde hem dışındayım. Ben kimi gömdüm. Bu bir sır. Kimin olduğunu öğrendiğimde orada olacağım...
O gün bugündür Semira bana farklı bakıyordu. Ne gördü ne görmedi bilmiyorum ama iyi bir şey görmediği kesindi. Ben ise bir çocukluk gördüm. Yürümeyi yeni öğrenmiş bir çocuk. Annesine doğru yürüyordu. Ama bir anda annesi kayboldu. Karşısında bir çocuk ona yürüyordu. Paytak paytak yürüdü. Ve o çocuklar her adımında bir yaş büyüyordu. Sonunda beni karşıda gördüm. Ve birisine sarılıyordum kimdi bilmiyorum iyi olmadığımı farketmistim o an . Tam olarak ne oldu lan! O kızda en mutlu anımı görmüş gibiydim. İyiki o an kendime gelip onu tuttum. Benim gözlerimde ne görmüştü acaba.
Bunları düşünürken odamda resim çiziyordum. Yine karalama evet yine yine. Bu zamanlarda aklıma bir şey gelmiyor ve sadece çiziyordum.
Bunları düşünürken kapıdan Pera girdi. Endişeli bir şekilde bir şeyler sayıklıyordu. Sonra bana yüksek bir tını ile konuşmaya başladı.
"O kızda ne gördün ve o sana ne gördüğünü söyledi mi!? Bora çok önemli bu. Ne olduğunu anlamamız gerek." Diyince ona döndüm.
"Bir şey olmaz merak etme " deyip geçiştirdim. Ama görmüş olacak ki o bakışımı o yalan söyleyemez yüzümü hemen kapıyı sertçe örtüp çıktı. Artık kafama dank etmişti. Onları hiç sorgulamad sonradan.Onların ne kan nede benzeri şeyler içtiğini görmüyordum. Benden gizli içiyorlardı herhalde. Bendede bu günlerde bir tuhaflık vardı. Sanki benimde canım istiyordu. Baş ağrılarım artmış ama bunu babama söylememiştim. Bunları düşünmeye gerek yok ama bizimkileri bulmalıyım. Saate baktığımda saat gece birdi. Bende bir aşağıya iniyim dedim. Kapıyı açmaya zorlayınca kapının kilitli olduğunu farkettim. Beni odama kitliyorlar mıydı! Kahretsin cidden yapmışlardı. Kapıyı ne kadar zorlasamda açılmamıştı. Bende anahtar kısmına ne sokabilirim diye bakıyordum. Sonra yerde bir tokaya rastladım. Sanırım Pera az önce girdiğinde düşürmüştü. Ne dersiniz ki tesadüf. Tekrar kapıya ilerleyip kapıyı o toka ile açmaya çalıştım. Denedim denedim... Sonunda açılmıştı. Yarım saat buna uğraşmıştım. Hemen annemgilin odasına doğru ilerledim. Ama kapıları sonuna kadar açık ve içeride hiç kimse yoktu. Bu durum beni biraz daha tedirgin etmiş ve heyecanlandırmıştı. Hemen salona baktım yine yoktular. Koşa koşa evde dolaşıp etrafa bakarken yerde bir çıkıntı gördüm. Ve kendimi zorlayıp o çıkıntılı şeyi açmaya çalıştım. Zorladm ama şunu hatırladım bir an. Lan benim gücüm var niye normal güç kullanıyorum diye düşünüp gücümü kullandım ve açıldı.
Aşağıya indikçe koku cidden ağırlaşıyordu. Benim için mide bulantısı olması gereken yerde ağzım sulanıyordu. Bu güzel koku neydi acaba ?
İndikçe çığlık seslerinin geldiğini duydum. Acı çığlıkları duyamasamda hissediyordum. En alt kata indiğimde karşımda büyük bir oda. Kırmızı renklerle bürünmüş, Los ışıklar kullanıp etrafa mayhoş bir hava veriyordu. Tam karşımda aile üyelerim oturuyor ve ellerinde birer şarap bardağı vardı. İçinde şaraptan daha açık biraz daha kırmızıya boyanmış bir sıvı vardı. Babamın dişleri sivrilmisti hatta hepsinin dişleri sivrilmisti. Artık kanı nerede içtiklerini bulmuştum. Karşımda kardeşlerim ve annem babam vardı. Annem bacak bacak üstüne Atmıştı.
"Ya Kadir ne olduğunu anlamalıyız. Biliyorsun ya zaten kızlarımı uzağa gönderdim onu göndermemek için. Ondan yeterince uzak kaldım ben. Şimdi ne olucak bunu kurula açıkladın sayalım (kurul önceki bölümdeki meclis) peki krallığa nasıl açıklayacaksın. O sert, etrafına toz estirmeyen manyak adam babasından beri aynı kafada. Kral Ateş oğlumu yaşatmaz. Yaşatsa bile onu deney olarak kullanır "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yuva ( Düzeltilmedi)
VampireAraf... Ne ölü ne diri, arada kaldim.Ama kesin bilinen şey her yerim kan ve yara içinde.yuvam kanıyor,ihanete uğruyor ama tekrar tekrar kurtulamıyorum. Dönüp dolaşıp başa sarıyorum. Çok canım acıyor.