7

154 18 0
                                    

Evet uzun bir aradan sonra ve aslında ne yazacağımı bilmeyen bir halde karşınızdayım...uzatmadan .

iyi okumalar.

...

Sanırın herkes zaten bunu bekliyordu değil mi?

Jimin dudaklarının üzerinden son kez diliyle geçip yüzündeki hafif sırıtışla Jeon'un barından içeri adımını atmıştı. Arkasında hemen Hoseok ve Minsung vardı. Kesinlikle Hoseok buraya kız tavlamak için, Minsungda yeni bir iş için gelmişti. Ortalık epey kalabalıktı. Mekan siyah ve metal mobilyalarla dizayn edilmişti ve yeni trend tavandan sarkan aydınlatıcılarla loş bir ortam oluşturulmuştu. Kırmızı ve mavi ton renkli ışıkların hakim olduğu barda çalan A-pop şarkılarla etraftakiler coşuyor hatta bir birlerine sürtünerek dans edip öpüşüyorlardı. İçecek kısmına ulaşıp uzun sandalyelerde yerlerini almış, kısa kol siyah t-şörtünün kollarını omuzlarına kadar sıyırıp elindeki bardaklara içtileri dökerek şov yapar ateşli adama kısa bir bakış atarak parmağıyla masayı tıklamıştı.

Elindeki siparişleri adamların önüne koyduktan sonra dönüp pembe saçlıya baktı.

"Oh...bu ne güzellik"

Jiminse bu sözlere aşina olduğundan sadece gülümseyip arkadaşlarıyla siparişlerini vermişlerdi. 
Adam içkileri önlerine koyduktan sonra omzundaki bezle ellerini kurulayıp pembe saçlıya yaklaştı. "İlk kez görüyorum seni güzelim...yeni misin?"

Jimin bir kez daha adamı baştan aşağı süzüp sırıttı. "Evet" dedi.
"Imm...dikkat ette seni yemesinler buralarda" diyerek işaret parmağıyla Jiminin alnına düşen saçlarını kulağının arkasına vermişti. "Ben Jaemin..." diyip tam gözlerinin içine bakarak elini Jimin'e doğru uzatmıştı. 
Tabi tam sağ tarafında olan iki arkadaşı artık bu gibi durumlara şaşırmıyordu çünkü Jimin'in cazibesi kimsenin gözünden kaçmayacak seviyedeydi. 

Diliyle alt dudağının üstünden geçip hafif dişlerinin alarsına alıp bıraktıktan sonra elini sıkmıştı...hafif bir gülümsemeyle ve zarif tutuşuyla adam şimdiden pozisyonları düşünmeye başlamıştı bile.

(Yok daha neler dimi nfshfkdhdghhdgs)

Tabi bunlar olurken barın yukarısındaki camlı kısımdan viskisini yudumlayarak onları izleyen Jeon Jungkookdan kimsenin haberi yoktu. Göğsü hızla inip kalkmaya başlarken Yoongi yanına gelip elindeki hap ve su dolu bardağı ona doğru uzatmıştı. 
Göz ucuyle kendinden kısa olan adama bakmış, ardından gözlerini kapatarak derin nefes aldıktan sonra elindaki neredeyse yarısı bitmiş viski bardağını duvara fırlatıp parçalara ayırmıştı.
Yoongi alışmış olduğundan mimik bile kıpırdatmamış, hala elindeki hap ve suyla öylece duruyordu. Neye yine bu kadar sinirlendiğini bilmiyordu ama yinede önceden ilacı içirip onu sakin tutuyordu. "Şu sıralar olur olmadık sinirlenmelerin bir gün tepemin tasını attıracak Jeon. Kendine hakim ol." demişti kendinden emin ses tonuyla. 

Jeon, elindeki ilacı alıp ağzına attıktan sonra suyla midesine göndermişti. 
Jungkook odadaki herkesi çıkartıp gözleri camı delip karşında dakikalardır bar kısmında barmenle flört eden Jimin'e lazer fırlatacakmış gibi sert bakıyordu. 
Tek düşüne bildiği mantıksız düşünmesiydi. Eskiden verdiği lanet sözler geldikce aklına attığı ilacın faydası olmuyordu. Son bir kez daha pembe saçlıya bakıp arkasını döndü ama kapıdan yeni girmek üzere olan genç oğlanı görmüştü. 

Her zamankindan bir az daha abartılı giyinmiş, makyajı sanki yüzüne ağırlık yapıyor gibi görünüyordu. Ellerini önünde birleştirip Jungkook'a baktı. Jungkook tekkaşını kaldırıp "Ne işin var burada" dedi.

Kısa boylu minyon bir oğlandı ve bazen Jungkook'un seks ihtiyaçlarını karşıyordu.
Onu yoongi'nin gönerdiğini çok iyi biliyordu çünkü kendisi çağırmadan ve asla kapısını çalmadan içeri girmezdi. Çocuğun abartılı haline bakarken bir an gözünün önüne Jimin'in abartıdan uzak sade görüşüşü ama bir o kadarca büyüleyici hali geldi. Dilini yanağını delercesine içerde oynattı.

𝑺𝒂𝒍𝒐𝒑𝒆 | ᴶⁱᵏᵒᵒᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin