Ormana dalmak büyük bir aptallıktı sanırım çok karanlıktı biraz daha ilerledikten sonra ay ışığı karanlık ormanı aydınlattı nereye gidicemi bilemiyordum çalılıklardan sesler gelmeye başladı.
'Kim var orda'
'Naber sahte ışık varisi'
'Sen kimsin lan'
'Karanlık krallığının Lordu'
'Hıh ne yapmamı bekliyorsun etek selamımı veriyim yada önünde dizkmi çökeyim'
'Sen kafayı yemişsin kızım'
'Öylemi niyeymiş'
'Benimle dalga geçiyorsun ama benim neler yapabileceğimi bilmiyorsun şuan burda sadece ikimiz varız seni burda öldürsem hiç kimsenin ruhu duymaz'
'Ayy çok korktum, bana bunları yapa bilecek olsaydın bir korkak gibi karanlığın içinde saklanmazdın'
Kahkaha attı.
'Saklansaydım şuan tam karşında olurmuydum'
'Karşımda mı?'
Daha dikkatli bakınca gerçekten de karşımda birinin olduğunu fark ettim ağaca yaslanmış kollarını birbirine bağlamış karanlıkta kaldığı için görememişim yüzü gözükmüyordu.
'Karanlıkta saklanmayı bırakta buraya gel yüzünü görelim'
Adamın oraya doğru biraz ilerledim adam yoktu arkamı döndüm.
'Bööö'
Tam karşımdaydı salondaki gördüğüm mavi gözlü siyah saçlı çocuk vardı biraz gerileyim derken tökezleyince yere düştüm.
'Dalgamı geçiyorsun lan benle'
Adam bana baktı gülüyordu elini uzattı elimle elini itip ayağa kalktı.
'Bir sen eksiktin başıma sende geldi tam oldu'
Üstümü başımı çırptım.
'Bir Lord'un elini geri çevirmek pek hoş değildir'
'O Lord seni düşürdüyse bence pek alâ hoştur'
'Ben seni düşürmedim kendin geri geri giderken düştün'
'Bir anda karşımda belirmeseydin düşmezdim'
'Her şeyede bir cevabın var'
'Öff git başımdan'
Aynı şekilde yürümeye devam ettim.
'Yanlış yöne gidiyorsun'
'Seni ilgilendirirmi'
Hızlıca yürümeye başladım ondan uzaklaştım orman gittikçe karanlıklaştı tuaf sesler duymaya başladım durdum sanki birileri ağaçları tırmalıyordu yavaş bir şekilde yürümeye başladığımda upuzun beyaz bir yaratık vardı arkası dönüktü boyu ağaçlar kadardı ağaçın dallarına pençe gibi elleriyle sürtüyordu geri geri kaçmaya çalışırken bir dalı kırdım.
Yaratık bana baktı gözleri simsiyah ağzı sanki eriyormuş gibiydi dona kalmıştım beni görünce bana saldırmaya çalıştı koşmaya başladım yaratık çok hızlıydı eliyle ceketimi tuttuğunda ceketimi çıkartıp koşmaya devam ettim bir açıklığa geldik yere düştüm yaratık tam pençe atıcaktı dumanlar çıkmaya gözlerini eliyle kapatmaya,çığlıklar atamaya başladı koşarak ormana geri döndü ağaçların arasından dolunayı gördüm çok güzel bir şekilde parlıyordu yaratık ışık sevmiyordu sanırım bu orman çok tehlikeli bir yer.
Ayağa kalktım topallayarak ceketimi yerden aldım arkası yırtımıştı diz kapağımda yırtılmıştı orman'dan çıkmam gerekiyordu geldiğim yönü takip etmeye başladım sonunda saraya döndüm beni buraya getiren muhafızın yanına gittim beni götürmesini istedim beni saraya götürdü topallayarak odama gittim yatağın üzerine oturdum pantolonumu sıyırıp yarama baktım kanıyordu çantamı elime aldım peçeteyle yarabandı koymuştum peçeteyi ıslatıp yarayı sildim ondan sonrada yara bandını yapıştırdım pislik şey hem üstümü yırttı hemde beni yaraladı yatağıma yattım uymaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asiler ve Hükümdarlar
FantasyElementalin dengesi bozuldu hükümdarı tahtan indirdiler karısını öldürdüler halklarını takas ettiler kırallıkları yok ettiler tahtan indirilmiş hükümdarın artık tek çaresi oğlu ve gelinini dünyaya göndermek gelininin karnındaki çocuğu korumak hükümd...