Benim konuşmama fırsat vermeden gerçi fırsat verse de ne konuşacaktım bilmiyorum. Hemen üstümden kalktı elini uzattı kalkmama yardım etti sonrada üstünü başını düzeltti. Dikkatli bir şekilde onu izliyordum gerçekten bakımlı bi çocuk kumral tenli kahverengi saçlı çok hafif kirli sakalı kahverengi gözlü küpeli mükemmel bir gülüşe sahipti. Üstünü düzelttikten sonra bana döndü onu çok dikkatli incelediğimi fark ettim ve sanırım şu an kıpkırmızıydım. Benim kızardığımı fark edince güldü ve hemen kendime gelip ona bağırmaya başladım. "Sen kimsin be adam ?" " Düştük tamam kusura bakma da ne diye öpüyorsun beni " vb sorular sorunca dayanamadı ve eliyle ağzımı kapattı. Şaşkınlığım on katına katlandı. Gözlerime bakarak önce "iyi misin ? " peşinden " şimdi elimi çekicem ama beni dinleyeceksin tamam mı ? " dedi. Bense sadece kafamla onu onayladım. Susmama oda şaşırdı ama sevindi belli ki dudağı yukarı kıvrıldı tam bir çapkın sırıtışıyla bana bakıyordu bense kendi içimde kıyameti kopartıyordum normalde ben kıyameti kopartırdım ne susması avm'yi birbirine katardım ne olduğunu bende anlamadım. Sustum ve onun konuşmasını bekledim. Elini belime koydu ve beni yürümem için yönlendirdi. Bense tabi çenemi tutamadım gene " Çek şu elini nereye gidiyoruz ? " dedim. O arada Burcu şoka girmiş olacak ki arkamdan öylece bakmaya başladı. Yine güldü ve "Korkma oturup konuşabileceğimiz bi yere gidiyoruz" dedi. Yürürken nerdeyse dip dibeydik ki o muhteşem parfümün kokusunu aldım. Allah'ım noluyordu bana hiç iyi değildim. Avm'nin çıkışına doğru yürüdüğümüzü fark edince " bir dakika benim çantam ve telefonum yukarda kaldı " dediğimde ise "Tamam göndeririz birini alır" dedi. Bende tabiki reddedicem " hayır canım benim eşyalarımdan sanane sizene " dedim. "Canımm" diye mırıldandığını duysamda umursamadım arkamı dönüp yürümeye başladım taki kolumdan tutulup döndürülene kadar yaklaşık on adım atmıştım zaten ciddi olduğumu anlayınca yetişmiş olmalı. " ne oluyor be" diye çemkirdim. Allah'ım sinirlenmiş çok kötü bakıyordu ve "Neden lafımın üstüne laf söylüyorsun" dediğinde küçük bir şaşkınlık yaşadım ardından " Pardon da sen kimsin ?"cevap vermeyince tekrar konuştum " Tamam çarpıştık düştük bende hatalıyım önüme bakmadığım için beni öptün buna sinirliyim açıklama yapacaksın diye seninle gelmeyi kabul ettim ama bu kadarı da fazla" dedim ve aklıma şu an söyleyecek başka bir şey gelmemişti. Bu sefer yüzüme tepkisiz bakmaya başladı. Çantamı ve telefonumu almak için tekrar yürümeye başladım. Yukarı çıktığımda en başta Burcu olmak üzere Efe ve Rüzgar köpürmüşlerdi. Onlara dönüp sadece " Gidiyorum" dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Rüzgar arkamdan " Nereye ?" diyince ona yüzümü döndüm elimle öpücük yolladım ve " Görüşürüz" dedim. O benim bu tepkilerime alışık ama daha önce annemler aramadıkça acil olmadıkça yanlarından bu şekilde ayrılmamıştım. Aşağıya indiğimde ise gıcık bıraktığım yerdeydi gıcık diyorum çünkü hala adını söylemedi bana ilk işim adını öğrenmekti. Ona doğru yürüdüm ve hemen " Senin adın ne hala söylemedin " dedim bu dediğim üzerine sadece güldü bi süre sonra " Söylesem mi ? acaba yoksa biraz meraklandırsam mı ? " diyedevam etti. Bende söyle artık der gibi bıkkın bir bakış attım. Anladı ve ellerini teslim oluyorum şeklinde kaldırdı. Ve beklediğim an tam söyleyecekti yanımıza bir adam gelip " Efendim araba hazır " dedi efendim de neymiş adını söylesen ölürdün sanki diye sövmeye başladım şoföre. Sonrada bana dank etti " Ne arabası ya noluyo alt tarafı bi açıklama yapacaksın " dedim. O ise " haklısın gittiğimiz yerde yaparım açıklamayı" dedi. Ve yürümeye başladı. Ben olduğum yerden kımıldamadım arkasından yürümediğimi fark edince durdu arkasını dönüp " Sadece bir özür yemeği" dedi. Benim sinirli halim bir anda duruldu ve şaşkınlıkla mutluluk arasında bir şeye dönüştü. Ne oluyordu bana neyin mutluluğu bu daha yarım saat ya oldu ya olmadı onu tanımıyorum bile kendi iç sesimle kavgaya girmiştim ki yanıma geldiğini bile far etmemiştim ta ki omzumu dürtene kadar. "iyi misin daldın gittin " piç sırıtışla söylemişti bunu bense "İyiyim" dedim sadece. Son yarım saattir ben ben değilim asla susmayan çeneme ne oldu benim. Onun yönlendirmesiyle arabaya gittik ben o ara kendimle yine iç savaştaydım. Arkasından yürüyordum nerdeyse tam bir adım arkasındaydım. Siyah bir arabanın önünde aniden durunca sırtıyla yüzüm buluştu. Ah o güzelim parfümü o an içimden ona sarılmak geldi ama hemen kendimi toparladım bana bakıp güldü hiç birşey demedi. O mükemmel gülüşü yok mu nerdeyse her kızın aklını başından alabilecek bir kapasiteye sahip bende ne diyorsam gülüş kapsite kurduğum bağa bak kelimeler arasında dağlar kadar fark var. Arabaya binerken kendimle iç savaşı kestim oda hemen yanıma oturdu ve oturur oturmaz " Adını hala söylemedin" dedim şoföre yan bakış atarak çünkü o gelmeseydi tamda söylüyordu. " Çok mu merak ettin prenses" deyince şaşırdım PRENSES Mİ ne oluyor yoksa benden mi hoşlandı özür yemeği prenses falan kafamda deli sorular oluşmuştu bir anda.