0.5

6.3K 1K 462
                                    







04.05.2024


❝Pek çok şeyin bambaşkaolmasını isterdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Pek çok şeyin bambaşka
olmasını isterdim.
Franz Kafka


♪𝚗𝚎𝚠 𝚠𝚎𝚜𝚝, 𝚝𝚑𝚘𝚜𝚎 𝚎𝚢𝚎𝚜




𝟸𝟶 𝚜𝚎𝚗𝚎 𝚘̈𝚗𝚌𝚎

Efla, Akgün'ün odasında onun futboldan gelmesini beklerken sıkıntıdan patlayacağını hissediyordu. Kendi piyano dersi bitmişti, yarın da bale kursuna gidecekti ve bunlar dışında kalan boş vakitlerinde birbirlerinden ayrı oldukları için çok sinirleniyordu. O şimdi müsaitti, Akgün neden müsait olmuyordu?

Akgün kendisine hep müsait olmalıydı.

Çocuğun odasındaki kitaplara yöneldi. Birkaç tane okuma kitabını es geçti ve aşağıdaki rafta duran futbol dergilerini gördüğünde kusacak gibi yaptı. "Futbol ezikler içindir."

Biraz daha gezindi odada. Akgün'ün kemanı odanın bir köşesindeydi. Çalışma masasındaki adalet terazisi heykeli yine yerli yerindeydi. Geçen sene gittikleri bir mağazada adalet terazisi heykelini görünce kendisine yalvaran Akgün'ü kıramamıştı Faruk. Oğluna aldığı heykel de küçük bir şey değildi. Masanın bir kısmını o kaplıyordu. Bir de küçüklüklerinden beri yabancı dil dersleri aldıkları için çalışma masasının üstünde üç tane sözlük açıktı. "Bir kere dersi dinleyince neden anlamaz ki bir insan?" diyerek sözlükleri kapatırken alaycıydı. "Bir de eve gelip tekrar yapıyor."

Akgün daha çok çalışkan kategorisine giriyordu. Efla ise zeki bir çocuktu. Kafası zehir gibi olduğu için küçüklükten beri o kurstan bu kursa, o dersten bu derse sürükleniyordu annesi tarafından. Oysa öğretmenlere, derslere, okumaya ve öğrenmeye dair hiçbir şeyi sevmiyor, hoşlanmıyordu. Bu da çok büyük bir problemdi çünkü Kübra onun vurdumduymazlığından çok sıkılmıştı.

Akgün tam tersine çalışmayı, okumayı, öğrenmeyi seven ve ne istediğine karar veren bir çocuk olduğu için Nesrin çok değer veriyordu onun eğitimine. Neyse ki oğlu Efla gibi özgürlükçü ruhlu biri değildi, başarılı olmak için çalışması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden hem hobilerine hem de okuluna gayet planlı bir şekilde vakit ayırıyordu.

Efla için sorun burada başlıyordu. Ati'si artık kendisine vakit ayıramıyordu ve bu felaketten halliceydi. Akgün'ü çok özlüyordu. Okulda ve Pazar günleri vakit geçirmek yetmiyordu. Cumartesi de görüşmek istiyordu! Ya Akgün kendisinden başka yakın arkadaş yaparsa? Bu felaket olurdu.

"Anne!" diye boğazı yırtılır gibi bir ses duydu kemana bakarken Efla. "Ben eve geldim. Çok açım! Sonra Eflatun'u alacağım, birlikte sahile ineceğiz!"

"Aşkım, Efla zaten-"

O sırada kapı sertçe açıldığında Akgün annesinin lafının devamını anladı. Efla zaten buradaydı. Kendisi buluşmak için bir söz verdiyse kız ondan önce davranır, oğlanın yanına gelirdi. Bekletmeyi sevmeyen bir yapısı vardı. Saatinden de önce oradaydı.

KALP SANA ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin