1. Mektup

88 8 34
                                    

Selam!!!

Ben geldim, gelirken de yepyeni taptaze bir kurgu getirdim.

Umarım çok seveceğiniz bir kurgu olur 🥹

Destek olmayı unutmayalım lütfen. Oy ve yorumlar büyük oranda ilham kaynağı oluyor bana ❤️

Zümra Akşit & Baran Altınok

Sancılı bir aşk hikayesi...

^
1. Bölüm

Bir keresinde bir tanıdığım bana hayatın aslında şeffaf olduğunu, o şeffaflığı bozanın biz insanlar olduğunu söylemişti... Aslında biraz düşününce hak vermeden edemiyordum. Önümüze serilen hayatın şeffaflığını bozan bizdik. Doğanın kanunu bu diye fısıldayan beynim, koskoca bir gerçeği haykırıyordu bana, bizlere...

Bir kez daha düşündüm. Bütünlüğü bozan bizdik, aykırılığı bas bas bağıran bizdik. Hayatın olumsuz işleyişine haykıran bizdik. Doğruydu, şeffaflığı bozan bizlerdik. Ama eğer bir doğru daha varsa bu da dünyaya geliş sebebimizin, bu hayata seçilmiş olmamızın bu şeffaflığı bozacak olmasıydı.

İnsan ailesini, yaşayacağı hayatı seçebilseydi dünya nasıl bir yer olurdu? Her şey istediğimiz gibi olsaydı... Biz bu hayatı bu kadar şeffaf kabul edip, veyahut bu şeffaflığı bozmadan, kirletmeden yaşasak kabul edebilir miydik bu hayatı? Bana sorarsanız hayır... Bir kesim şu anki ailesinden memnun, bir kesimimiz ailesinden nefret ediyor. Ya da bir kesimimiz hayatından memnun, bir kesimimiz değil... Binlerce sebep, tek bir hayat. Ve yine aykırılık, yine kopukluk. Bu olumlu ve olumsuz kesimler ayrıldığı sürece hayat şeffaflığını her daim kaybedecekti. Biz şeffaf geldiğimiz hayatı, kirlenmiş sonlandıracaktık.

Çünkü, doğanın kanunu buydu...

Tamamladığım satırdan sonra gözümdeki gözlüğü çıkarıp kenara koydum. Kollarımı havaya kaldırıp bedenimi gevşettiğimde vücudumun oturmaktan kaskatı kesildiğini hissediyordum. Yazdığım sayfayı kaydedip, plaklarımın olduğu yere geçtim. Parmak uçlarımı plaklarımın üzerinde gezdirirken gözlerim çoktan kapanmıştı. Parmağım durduğunda gözlerimi araladım.

Nokta atışı yaptığım Zerrin Özer ile sırıttım.

Plağı pikoya koyarken soğumuş kahve bardağını elime alıp balkonun kapısını açarak dışarı çıktım.

Zerrin Özer' in şarkıya girmesiyle gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. Eşlik ederken gözlerim etrafta geziniyordu.

Yazdığın son mektup şu an elimde

Okuyup ağlıyorum, her kelime de,

Demek ki yalanmış, aşkın sevginde...

Mutlu ol diyorsun, sensiz olur mu?

Buz gibi olmuş kahvemden bir yudum aldığımda, balkonumun tam karşısındaki sokak lambasının altında duran adam gözüme ilişti. Simsiyah giyinmiş, kollarını göğüsünde bağlamış öylece duruyordu. Hırsız mı acaba? Desem de hırsızın sokak lambasının altında ne işi vardı? Kafa karışıklığı ile adamı izlemeye devam ettim.

Belki de sevgilisini falan bekliyordu. İç çekip başımı kaldırdım ve bir yazara göre sıradan olan hayatımı düşünmeye başladım.

Ben, Zümra Akşit... 26 yaşında, Roman yazarıyım. Aşk hayatım, yok. Sevdiğim tek şey, kahve. Deli gibi migren ağrısı çeken, şeker bağımlılığı olan, elleri hep çok titreyen Zümra Akşit. Kısaca hayatımı özetleyişime sırıttım. Bu kadardı işte, ben bu kadardım. Diğer yazarları bilmem ama benim hayatım buydu. Hayat felsefem de...

İ N T İ Z A RWhere stories live. Discover now