Hoseok'la vakit geçirmek güzeldi. onunla uyumak, uyanmak, beraber film izleyip en önemsiz detaylar için bile tartışmak güzeldi. burnunu göğsüne sürterek açtı gözlerini, onu sıkıca saran bedeni kokladı, üstüne biraz daha sindi. Hoseok'la var olmak güzeldi.
bir sahilde yarı çıplak aynı şezlongun üzerinde yatıyordular, belki de biraz sarhoştular, bilmiyordu yoongi. yarın hoseok'un izin günüydü ve uzun zamandır planladıkları bir şey olan gece sahilde kafayı bulmayı gerçekleştiriyordular. başta sadece sohpet edip -aynı zamanda video çekip- içmekti amaçları, ama biraz çakır keyif olduklarında tartışmış, sonra ise hoseok yoongi'yi soğuk denize atmıştı, ıslanan çocuk fazlasıyla sinirlenip hoseok'u da denize sokup boğmaya çalışmıştı, biraz boğmuştu da. bir süre soğuk denizde birbirleriyle dövüştükten sonra yarım bıraktıkları şişeleri bitirmek için tekrar sahile dönmüşlerdi, soğuk su yüzünden titreyen bedenleri birbirlerine sokulmaları mı yoksa kanlarında dolaşan votka yüzünden mi bilmiyordular ama kısa sürede geri ısınmış ve mayışmışlardı. şimdiyse şezlong altına attıkları şişeler, ıslandığı için çıkarttıkları ve nerde olduklarını bilmedikleri tişörtleri, ıslak pantolonlarıyla birbirlerine geçmiş şekilde yatıyordular.
hoseok'la olmak yaşamayı hayal bile edemeyeceği gençliği yaşamaktı. en yakın arkadaşın, kardeşin, sevgilin ve yüzlerce sıfadı tek bedende toplayan kişinin kollarında sabahlamaktı. tanrım
kafasını kaldırıp altındaki bedene baktı, gözleri kapalı olduğu için kısa kirpikleri yanaklarına doğru inmiş ve sakin olmanın aksine fazlasıyla huysuz mimiklerle yatıyordu, uyumadığını biliyordu yoongi bu yüzden uzanıp yanağını öptü, gözlerini açmayı reddeden adamı biraz daha rahatsız etmek için parmağını yüzünde dolaştırmaya ve yer yer bastırmaya başladı gülümseyerek.
yüzü gibi huysuz bir tınıda konuştu hoseok, "biraz daha bana sürtünürsen seni sikeceğim yoongi."
amacına ulaşmanın verdiği keyifle saçlarını karıştırıp tekrar üstüne doğru yattı genç olan, bu defa ise parmağını uzandığı göğsünde gezdirmeye başlamıştı, "sıkıldım."
"uyu."
"ama uykum yok, yorgun değilim," dedi parmağını göğsünün ortasına sertçe bastırarak, "kalksana."
"ne yapacağız kalkınca?" dedi hala gözleri kapalı şekilde hoseok.
"biraz daha içki alalım..." olduğu yerde hızla doğrulup ayaklarını kuma bastı, "evet harika bir fikir cin alalım."
"cin sevmem ben," olduğu yerde esneyerek doğruldu hoseok, "ayrıca bu kadar içmeye paramızın olduğunu sana düşündüren ne yavrum?"
"bira alalım? suyla aynı fiyatta zaten."
ağlar gibi bir ses çıkardı hoseok ve ayaklarını yoongi gibi kuma bastırdı, birkaç saniye sonra ise ayağa kalktı. onun kalkmasıyla sevinçle yerinden doğrulup sahilin dışındaki marketlere doğru hızla yürümeye başlamıştı yoongi. arkasından söylendi hoseok, "tişörtün!"
"ya boşversene, hadi!"
ayaklarını sürte sürte önden giden çocuğa doğru yürümeue başladı," yani gerçekten siktiğimin anksiyetesi sadece konu alkol olunca ortadan kalkıyor, daha dün sıfır kol giydin diye utanıp ceketini çıkarmıyordun şimdi ise bira almak için çıplak geziyorsun."
onun dediklerini duymamış gibi yavaş yürüyen adamın kolunu sıkıca tutup sürüklemeye başladı yoongi, kanında dolaşan alkoldü belkide bu enerjisinin nedeni yinede keyfi yerindeydi ve bunu devam ettirmek için birkaç şişeye daha ihtiyacı var gibi hissediyordu.
ikili yoongi yüzünden koşar adımlarla geceleride açık olan bir markete girmiş ve 6'lı kutu ucuz biralardan alıp geldikleri gibi hızla çıkmıştı, biraları poşete bile koymadan kolları arasında taşıyan çocuk çıktıkları an kaldırımın köşesine çökmüş ve önüne doğru koymuştu içkileri, hoseok daha yanına gelmeden bir tanesini açıp hızlı yudumlarla içmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evi yüzüstü bırakmak | sope
Fanficağlamıyorum. bu yalnızca evi ateşe vermek. kaçıp gidemem ben, hiçbir şeyi yüzüstü bırakamam. ateşe vermeli, yok etmeliyim evimi. ait olduğum tek evi, bedenimi. evi ateşe vermek bu, bir ağıt veya intihar notu değil. hoşçakal diyemem ben, en yakın ark...