saat gece yarısını geçiyor, malta'nın ara sokaklarında bulunan ve neredeyse 30. yılına girmiş blue barı ise tıklım tıklım insan kaynıyordu. yaş kitlesi gençlerden oluşan barda bu gece sadece 20lerine yeni girmiş gençler değil eskileri yad etmek isteyen orta yaşlı insanlarda vardı. barın İspanyol sahibi estelle bu durumdan mutlu bir şekilde yaşıtı insanlarla çocukluğunun şarkıları eşliğinde şarap içerek sohpet ediyordu.
30'larına yeni girmiş kumral çocuk dizlerini kendine çekerek yanında kıvrılarak oturmuş kıvırcık saçlı ondan yaşça küçük oğlanın beline kolunu sarmış yüksek sesin altında huzurlu ifadesiyle onu dinliyordu. Jungkook konuşkan bir çocuktu, kendinden, sevdiği şeylerden ve hayallerinden bahsetmeyi severdi. hele ki alkol almış olsun onu susturmak imkansız hale gelirdi, tek arkadaşları olan 6 kişilik müzik grubu onun bu haline alışkın ve şikayetçiydi, beraber büyüdükleri taehyung bile bazen onun sarhoşluğuna katlanamaz, onu uyutmak için türlü türlü numara denerdi. şimdiyle tanışalı bir haftayı aşmamış bu adam gülümseyen yüzüyle dikkatle onu dinliyor, bir yandan ise temasını hiç kesmeden onu sevmeye devam ediyordu.
içini kaynatıyordu bu yirmisindeki oğlanın, her zaman kendisinden büyüklerle takılma alışkanlığı olan biriydi evet ama bu yakışıklı adam ona farklı hissettiriyordu, bestelerini yazdığı gençlik aşkıydı sanki. bir barda tanıştığı, o gece yakınlaştığı ve onu kıracak olan gençlik aşkı. mutluydu, tanrım öylesine mutluydu ki sadece birkaç masa uzağında ayakta zar zor duran en yakın arkadaşını görmüyordu bile.
taehyung ise resmen titriyordu, onlara bakmamaya çalışsa bile bu müziğin altında sevdiğini düşündüğü adamın başka birine attığı gür kahkhaları duyuyor, durmadan garsonlardan yeni kokteyller alıyordu. sarhoş değildi. babası yüzünden küçücük yaşından itibaren bu meletle iç içeydi, ergenliğinin ilk yıllarında aldığı bağımlılık tedavisi ve daha bir çok alkolü içeren sorununu yalnızca grup arkadaşları bilirdi, kurtulduğunu düşündüğü bağımlılığı tekrar nüks edecek gibi duruyordu. evet sarhoş değildi, o kolay sarhoş olamazdı ama hemen karşısında duran siyah saçlı çocuk bile biliyordu bu gecenin sonunda ayakta duramayacak kadar sarhoş olacağını.
"pardon bakar mısınız," dedi allak bullak ifadesine rağmen kibar şekilde, hemen yanlarından geçen bu gece için bir organizasyondan gelmiş garson gülümseyerek isteğini sormuş o ise köşeye sıkı sıkı tutarak, "bana votka getirebilir misin? sek, hatta direkt şişeyi getir lütfen markası önemli değil."
"saçmalama kemancı," dedi Jimin çatık kaşlarıyla.
"lütfen," dedi tekrar garsona. garson el mahkum yanlarından uzaklaşırken taehyung derin bir nefes alıp önündeki turuncu kokteylden bir yudum daha aldı, meyve aroması onu tatmin etmekten çok uzaktı.
"kemancı," dedi tekrar Jimin, ona böyle seslenme huyu yeni başlamıştı, eskiden önüne bir hakaret koyar, adını veya soyadını kullanarak seslenirdi. hoşuna gitmiyor değildi taehyung'un sadece Jimin ve onun arasında olan bu lakaplar.
"efendim?" dedi taehyung titreyen sesiyle.
"oturmak ister misin? iyi görünmüyorsun."
"oturunca başım dönüyor Jimin," dedi gülümseyerek, yalan söylemek istemiyordu "teşekkürler düşündüğün için."
yutkundu genç olan, durgun ifadesiyle taehyung'un haline baktı günlerdir olduğu gibi. taehyung güçlü görünen bir adamdı, uzun, ince ama kalıplı vücuduyla. her zaman kibardı, görgü kurallarına dikkat eder, birkaç kadeh şarap dışında alkol kullanmazdı, küfür etmez, bağırmaz veya sinirlenmezdi. her zaman dimdik yürürdü taehyung, yürüyüşünden oturuşuna kadar asil biriydi o. ciddi biri gibi dururdu dışarıdan yinede rahatsız hissettirmezdi insanı. dediği gibi taehyung güçlü görünen bir adamdı ve bu adamın sadece birkaç gün içerisinde dönüştüğü insan onu ürkütüyordu. oturmaktan kaçınıyordu, omuzları kambur elleri titrekti, göz altlarını sarmış morluklar vardı ve her zaman düzenli tuttuğu saçları darmadağınıktı, kilo vermiş denemezdi ama kıyafetlerinin içinde küçüldüğünü hissediyordu Jimin. en rahatsız edici olan ise elinden bir saniye bile düşmeyen kadehlerdi, bir insanın bu kadar içip ayakta durabileceğini bile bilmiyordu park Jimin, taehyung ise günlerdir yemek yerine votka ve birayla besleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evi yüzüstü bırakmak | sope
أدب الهواةağlamıyorum. bu yalnızca evi ateşe vermek. kaçıp gidemem ben, hiçbir şeyi yüzüstü bırakamam. ateşe vermeli, yok etmeliyim evimi. ait olduğum tek evi, bedenimi. evi ateşe vermek bu, bir ağıt veya intihar notu değil. hoşçakal diyemem ben, en yakın ark...