11

82 15 5
                                    

evi ateşe vermek hakkında bir şiir yazacağını söylemişti Misaki.

ilk ve son şiiri. babasıyla beraber kahve içip annesinin birkaç gece önce dolaba kaldırdığı yemeği yiyip yiyemeyeceklerini düşündükleri bir akşamda demişti bunu. onun ve babasının üstünde sadece bol bir tişört vardı, ikisi de pijama giyme alışkanlığına sahip değildi o ise onların aksine rengarenk pijamalara bayılırdı. anneleri evde yoktu, şu an düşününce anımsayamadığı birindeydi. üçüde yemek yapmaktan pek anlamazdı, beraber açlıklarını yatıştırması için kahve içip sessizce internetten yemeklerin ne zaman tarihi geçeceğine bakıyordular.

"bir şiir yazacağım," demişti Misaki babasının omuzlarına yaslanmış bir şekilde telefona bakarken. "evi ateşe vermek hakkında."

o zamanlar pek anlamlı gelmemişti, ablasının her zamanki saçmalıklarından biri gibiydi.

aynı kareli mavi pijamayı giymiş ikili sıcak ada sabahında birbirlerine iyice sokulmuş kahvelerini içerken konuştu yoongi, "bir kitap yazacağım."

oturdukları bankın köşesinden bardak kahveyi eline alırken "ne hakkında," diye mırıldandı hoseok.

"evi yüzüstü bırakmak."

onun gibi az önce bir satıcıdan aldığı kahvesini eline aldı yoongi. omuzlarını hoseok'a dayayıp yavaş trafiğin aktığı yola baktı. "terk etmek gibi mi?"

"yüzüstü bırakmak." diye kendini tekrar etti yoongi.

"neden?" diye sordu kısık sesle hoseok.

omuz silkti, o an yazmayacağı bir kitaptan bahsetmek gelmişti içinden, terk etmek ve yüzüstü bırakmak arasındaki farktan, sokaktaki kadınlardan veya neden sabah 8de onu yataktan kaldırıp evlerinin önündeki banka çıkardığından bahsetmek değil, bir kitaptan bahsetmek istemişti.

"aki'yi özledim," dedi sonra, "onun şiirini okudun mu?"

"rüyanda onu mu gördün?" dedi hoseok kısık sesiyle, ona bu kadar yakın oturmasa duyamazdı yoongi.

"evet," dedi onun gibi sessizce, "onun şiirini okudun mu?"

"okumadım, sen?"

"okumadım," kahvesinden bir yudum aldı, "belkide daha yazmamıştır."

"belkide."

tekrar sessiz kaldılar. yoongi yavaşça oturduğu yerden kalktı ve terliklerini sürüyerek hoseok'un tam karşısına geçti, "yürüyelim mi?"

kafasını sallayıp onu onayladı hoseok. kolunu omzuna sarıp savsak adımlarla caddeyi baştan sona yürümeye başladıklar, konuşmadılar, hoseok susunca yoongi de susardı.

"bir ev alırım," dedi sahile yaklaştıklarında hobi. "dünyayı gezeceğiz, bize bir karavan alıcağım."

"nasıl bir karavan?"

"acayip havalı bir karavan."

"hm," dedi yoongi kafasını hoseok'un koluna doğru sürterken.

"belki de bir otobüs alıp onu yıllarca ülke ülke gezerken eve çeviririz."

"belki."

"güzel olmaz mı, dışını turuncuya boyarız, gittiğimiz her ülkede edindiğimiz arkadaşlarla bir yerine resim çizer, her ülkede farklı resim."

"yaşlanınca ne yapacağız?"

"onu da yaşlanınca düşünürüz."

kafasını salladı, her şeyi olduğu gibi onu da sonra düşünebilirlerdi. "arka kapıları açtığımızda orman manzarası olan bir yatağımız olacak, tanrım."

evi yüzüstü bırakmak | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin