21

55 4 0
                                    

Üç ay daha geçmişti, Jimin gün geçtikçe daha da durgunlaşmıştı, sanki enerjisi her gece yatağının altına saklanan küçük elfler tarafından sömürülüyor ve Noel Baba'nın fabrikasına götürülüyordu.

Jungkook mutsuzluğun bir insanı öldürebileceğini bile düşünmeye başlamıştı. Elbette bunu hiçbir zaman sesli dile getirmemişti. Jimin ve "ölüm" kelimelerini aynı cümlede sesli söylemeyi bırak, aklından geçirirse sanki Tanrı mesajı almış gibi öldürecekti Jimin'i.

"İstemiyorum dedim size!"

İlacını almak istemeyen Jimin'in çığlığı kulaklarına geldi. Annesi gittikten sonra Jungkook'u hayata bağlamaya çalışan ağırbaşlı, sessiz ve gizemli adam gitmiş, yerine mızmız bir çocuk gelmişti.

Jimin'in tekrar neşelenmesi için gözünü bile kırpmadan canını verebilirdi, hatta bir başkasınınkini bile. Jimin mutlu olsun diye katliam çıkarabilirdi, seri katil olabilirdi, kendi ailesini gözünü kırpmadan öldürebilirdi, tüm ülkeyi ateşe verebilirdi, tüm dünyayı yerle bir edebilirdi, herkesin felaketi olurdu, hep ailesinin gözüne girmek için özenle baktığı ve dikkat ettiği gururunu ayaklar altına alabilirdi. Hemde hiç gözünü kırpmadan yapardı bunları ama hiçbiri Jimin'i mutlu etmeyecekti, ölüm gibi bir şeydi, ilacı yoktu, özelliklede Jimin gibi biri için.

Nefeslenip tam Jimin'in odasına girmek üzereyken "Bay jeon!" dedi Jungkook'u koridorda yakalayan doktor Kim. Yüzü dağılmış bir haldeydi, sanki ölüm yüzüne üflemişti, her ne söyleyecekse hayra alamet olmadığı kesindi. "Uzun süredir... Değerlerinizin ne kadar düştüğünü biliyorsunuz... Size çok kez dikkat etmenizi söylemiştim." diyince Jungkook haberin çoktan ne olduğunu anlamıştı. O gelmişti. Ölüm uzun süredir beklediği bir haberdi. küçükken ölmeyi dilediği çok olmuştu, şimdi ise bir dost bir sırdaş gibi karşılayacaktı ölümünü. "Anladım doktor Kim." dedi adama daha fazla işkence etmemek için. "Ben gerçekten üzgünüm Jungkook, elimden ne geliyorsa yaptım, yapacağımda-" ancak Jungkook sözünü tamamlamasını beklemeden Jimin'in odasına girdi.

Kendisi ilaçlarını almasada, Jimin almalıydı. Şimdilerde tek amacı bu olmuştu. Bu kadar üstüne düşmesinin asıl sebebi Jimin de gördüğü, aylardır ait olduğu yerde olmayan, yaşama ışığıydı.

"Sen yaşamalısın Jimin, herkes ölsede sen yaşamalısın."

İçeri girdiğinde başını pencereye çevirmiş sakin sakin yatağında oturduğunu, bir şeyler mırıldandığını gördü. Söylediği kelimelerin sadece birkaçı anlaşılabiliyordu.

Jimin'in sesini beğenmişti Jungkook. Jimin'in diğer her şeyi gibi sesinide çok güzel bulmuştu. Bir süre kapının pervazına yaslanıp melodiyi dinledi.

Jimin bitirdiğinde bir süre pencereye bakmaya devam etti, sonra sanki Jungkook'un burada olduğunu biliyormuş gibi başını çevirdi, bakıştılar. İkisi de konuşmadı, sanki içlerinden biri nefes almak gibi bir hataya düşse, bina dev bir canavar tarafından fark edilecek ve temellerinden sökülecekti.

Durumun daha da tuhaflaşmasını istemeyen Jungkook, sürekli ayaklarından kayan hastane terliklerinin şap sesiyle Jimin'in ayaklarının dibine oturdu. "Çok güzel bir şarkı, sesin çok güzel."

"Bu bir şarkı değil, bir ninni. Küçükken sakinleşmem ve uyumam için annem bana bu şarkıyı söylerdi." dedi Jimin, Jungkok'un neden çocukluk hakkında bir şeyler bilmediğini sorgulamayı bırakmıştı.

"Biliyor musun?" dedi Jungkook, yatakta Jimin'in yanına oturup sırtını yastığa dayayarak. İkisi de temas ya da yakınlıktan rahatsız olmadığı için -ki bu Jimin'i başkası yapsaydı rahatsız ederdi- Jimin otomatik olarak kenara çekildi ve yer açtı Jungkook için. Yerleştikten sonra Jungkook başladığı cümleyi tamamladı: "Ben de bu gece hiç uyuyamadım." yalandı. "Belki bana bir ninni söylersen uyuyabilirim."

Jimin bir süre sessiz kaldı, başını pencereye çevirdi. Tam Jungkook onun rahatsız olduğunu düşünüp sorun olmadığını söyleyeceği sırada Jimin "olur" dedi ve bu sefer anlaşılır bir şekilde ninniyi söylemeye başladı. Sesine büyülenmişti Jungkook.

29 yaşındaki bir adamın 27 yaşındaki bir adama ninni söylemesini izleyen bir yabancı, bu görüntüyü komik, hatta alay konusu bulabilir. Sonuçta ninni, annenin küçük çocuğunu sakinleştirmek için yaptığı bir hareketti. Çocuğun sakinleşmeye ihtiyacı vardı ve anne de bu ihtiyacını ninni söyleyerek karşılıyordu ama burada orijinal senaryodan bir fark vardı, sakinleşmesi gereken ninniyi dinleyen çocuk değil, ninniyi söyleyen annesiydi. Jungkook Jimin'in buna ihtiyacı olduğunu biliyordu.

Jimin küçük ilahisini bitirdiğinde Jungkook'un kafası Jimin'in omzuna düştü, uyumuyordu, sadece gücü tükenmişti.

Uzun bir sessizlikten sonra - belki bir ya da beş saatlik bir sessizlikten sonra - Jungkook ayağa kalktı ve biraz zor da olsa Jimin'e ilaçlarını yedirdi. Kapıdan çıkarken Jimin'in ilaç kokusundan nefret ettiğine dair bir şeyler mırıldandığını duydu sadece.

Hastane | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin