|6| Olmayan Zayıf Noktanın Fragmanı

1.3K 218 103
                                    

Merhabaa.

Hızlı oldu, evet. Çünkü nedense(?) Bu sıralar Into It yazasım çok geliyor ve sanırım ben kendimi bu ikiliye biraz fazla kaptırdım. Aralarındaki çekim çok hoşuma gidiyor.

İlerisi hakkında da aklımda fikirler var. Bizi çokça uzun olaylar ve karışıklıklar bekliyor, duygusal olarak.

Ama biraz uzaktalar.

İyi okumalar dilerim🫶🏻

•••

9 Ocak, pazartesi

Bir çift iriste boğulabilirdi insan.

Teninde kayan parmakların arasında kıvranabilir, bir çift et parçasının arasında aklındakilerinin çığlıklarını bırakabilir, sayısız tutamın arasında muhtaçlıkla oradan oraya koşup yardım çığlığı atan cehennemini bir okyanusa yaslayabilirdi. Bir bedende kahrolabilir, bir nefese hem muhtaç olup hem de o nefesi kendine ölüm yapabilirdi. Bir çift iriste hem temiz suları görürken, hem de yükselen alevlerin sıcaklığını görebilirdi ki ben, Taehyung'un gözlerine her baktığımda büyük bir yangından başka bir şey göremiyordum.

Sanki bedenindeki alevler gözlerine sıçramıştı.

İki gün önce, onun dudaklarıyla savaştığım dakikaların ardından parti alanına döndüğümüzde gördüğüm tek şey alevlerdi. Şerifle gayet rahat bir şekilde konuşsa da gözlerindeki sıcaklığı görebilmiştim, sinirliydi. Saat ikiye geliyordu, arkadaşım ortaya büyük bir iftira atmıştı ve Taehyung şerifle düzgünce konuşurken etraf alev alıyordu. Hatırlıyordum, etraf sanki kırmızı ve turuncunun harlarıyla boğuluyordu ve o iri bedeniyle şerifi dinliyordu.

O an bile, korkunç görünse dahi ateşliydi. Kasıklarımı yakıyordu.

Şerifle anlaşmış olmalılar ki kısa bir el sıkışmasından sonra şerif ve ekibi parti alanından ayrılmıştı. Onlar ayrılırken bakışlarım Taehyung'daydı, onun bakışları giden polis aracındaydı. Araç gözden kaybolur kaybolmaz öyle büyük bir yavaşlıkla irislerini bana çevirmişti ki, o an oracıkta yok olmak istemiştim çünkü sert bakıyordu. Dakikalar önce bana beni yemek ister gibi bakan adam, o an öyle katı bakıyordu ki gözlerime, gözlerimi kaçırmak istesem dahi tutuklu kalmıştım. Gözlerime birkaç saniye baktıktan sonra hâlâ eğlenmeye çalışan kalabalığa dönmüş, saat tam ikiye beş kala olduğunu biliyormuş gibi kalabalığa bağırmıştı.

"Dağılın."

Tek kelimesi yetmişti kalabalığın dağılmasına. Herkes bu emri bekliyor gibi birkaç dakika içinde dağılmış, geriye sadece arkadaşlarım ve ben kalmıştık. Bomboş alanda arabanın yanında öylece dururken, bana son kez kısa bir bakış atıp evine girmişti. Kapısını ardından öyle sert kapatmıştı ki, elinde olsa boğazıma yapışırdı belki de. Evine girdikten sonra parti alanının ışıkları sönmüş, evinin perdeleri kapatılmış, saat tam ikide de evin ışıkları yok olmuştu.

Gerçekten tam ikide uyumaya koyulmuştu.

Takıntılı herifin tekiydi. Kim bilir daha bilmediğim ne gibi takıntıları,  huyları, kişilik özellikleri vardı. Ailesini tanımıyordum, okul hayatını yeterince bilmiyordum, arkadaş ortamından da bir haberdim... kısacası ben, Kim Taehyung'u hiçbir şekilde tanımıyordum.

O benim için bir yabancıydı ve ben iki gün önce bir yabancının elleri arasında kendimi kaybetmiştim.

Hatırladığım her an, gözlerimi kapatıp iç çekerken buluyordum kendimi. Kendi aptallığıma yanıyordum. Ben, on altımdan beri bırak kucakta olmayı, ellerini birisinin ensesine ve omuzlarına dahi koymayacak kadar karşımdakini bastıran ben, beni tek dokunuşuyla yanında küçülten herifin beline bacaklarımı sararak dudaklarıyla uzun bir münakaşaya girmiştim. Daha önce birisi bana çıkıp elin adamıyla arabanın kaputunda deli gibi öpüşeceksin, bir de tüm baskınlığı o eline alacak dese o kişiye siktiri çekerdim. Çekiyordum da.

Into It Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin