Merhabaa.
Nasılsınız? Nasılız? İyi olduğumuzu umuyorum.
Bölümü kontrol etmeden atıyorum, bunu göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum ve iyi okumalar diliyorum🫶🏻
•••
12 Ocak, perşembe
Kesinlikle derin bir uykuda değildim.
Derin bir uykuda olduğum zaman kulaklarım tüm seslere kapalı oluyordu. Tüm dokunuşlara, tüm tonlara, tüm tıkırtılara kapalı oluyordum. Kolay kolay uykumdan da uyanmazdım. Beni uyandırmayı en iyi bilen kişi Solji'ydi. Bu konuda üstündü.
Artık bir kişi daha biliyordu.
Gerçekten derin bir uykuda değildim. Gözlerim sıkıca kapalıydı, yüzüstü yatıyordum bulunduğum koltuk ve bir elim koltuğun baş kısmından duvara uzanırken diğeri koltuktan taşmış evin zemine uzanıyordu. Baya rahat bir pozisyonda olduğumdan derin olmayan uykumdan kalkmak istemiyordum sanırım, başka açıklaması yoktu. Birkaç rüya görmenin de etkisi vardı elbet. Kendimde değildim.
Uykuyla uyanıklık arasında giderken hemen boynumun sağ tarafında sıkı bir tutuş hissettim. Parmak uçları ensemdeki saçlarıma değen adam, tenimi avucuyla baskısızca okşadı ve uzamaya başlayan saçlarımı sola doğru yatırıp nemlenmiş ensemin nefes almasını sağladı. Bu hareketlerini net bir şekilde hissederken uykudan uyanmamak mümkün değildi. Özellikle yanımda olduğunu, beni izlediğini bile bile uykuma devam etmek hiç mantıklı değildi.
Beni izliyordu. Yarısı görünen yüzümü, belki saçlarımı, belki ensemi, belki de onun izlerinin bulunduğu boynumu... resmen yanımda öylece durmuş izliyordu ve ben uyanır uyanmaz bunu fark ederek kafayı yiyeceğimi düşünmüştüm. Uyanır uyanmaz kafamın onunla dolması sinir bozucuydu. Ben çok düşünmezdim; çok sorgulamaz, kafamı çok yormazdım. Umursamamayı kendime alışkanlık etmiştim fakat Taehyung ile tanıştıktan beri kafam durmuyordu. Sürekli çalışıyor, bozuluyor, tekrar çalışması için çabalıyordum ve bunun bir sonu yok gibiydi. Beynimde ağır hasardan kırmızı alarmlar oluşmaya başlamıştı artık.
Zihinsel sağlığıma berbat gelmekte üstüne olamazdı, hatırlamıyorum onun kadar zarar verenini.
Saniyeler sonra yanımdan kalktı. Dokunuşları kesildi ve adım sesleri uzaklaştı. Tahminimce mutfağa geçti. Birkaç tabak ve çubuk sesi geldi. Bu sesler devam ederken sırtıma sıcaklık çarpmaya başladı. Sanırım ısıtıcıyı açmıştı. Oysaki hiç soğuk değildi evi, hatta oldukça sıcaktı. Üşüdüğümü düşünmüş olamazdı herhalde?
"And you keep on falling, baby, figure it out."
Bir anda duyduğum sesiyle şoka uğradım. Mutfakta bir şeylerle uğraşıyorken şarkı mırıldanıyordu. Sesi zaten kalındı, yeni uyandığından dolayı olmalı ki daha da derin ve kalın çıkıyordu. Yine de kısıkça mırıldandığından duymakta zorlanmıştım.
"Just drive slow, straightforward, or I'm walking around."
Falling'i söylüyordu. Chase dinlediğini düşünmemiştim, beni şaşırtıyordu. Sesine de yakışıyordu. Mırıldanmaya devam etti, ben dayanamayıp gözlerimi açana ve yerimde doğrulana kadar mırıldanmaya devam etti. Benim sesimi duyduğunda yavaşça sesini kıstı, sonra noktalandırdı ve omzunun üstünden bana döndürdü gözlerini.
Kısık bakıyordu, benim kadar olmasa da. Altında siyah bir eşofman vardı, üstü ise çırılçıplaktı. Göğsü yavaşça inip kalkıyor, kolyesinin zinciri kavruk teninde parlıyordu. Mutfakta yakışıklı görünüyordu. Yeni kalkmasına ve yüzü şiş olmasına rağmen fena yakışıklıydı, ben bunu reddedemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Into It
Novela JuvenilLakin diyorum ya, fena düşmüşüm ben sana. Yıllardır zirvenin soğuğunda yaşıyormuşum da, bir anda zemine yapışmışım gibi hissettiriyorsun. Senin o kıvrak ateşlerine, cehenneme artık benzetemediğim hayatımdan yangınların ta kendisine, sana düştüm. Di...