Merhaba.
Bu fic beni çok sardı. Tamam bıraktık bir ara falan ama sevgim kabarıyor arada.
Ficte Jeongguk 21, Taehyung 24 yaşında.
şunu da eklemeliyim ki, bu ficte her şey aniden ve çok hızlı bir şekilde gelişmiş gibi gelebilir. Ama ficin geçtiği ortam ve insan çevresi tam olarak bu tür yaşantılara ve bu tür davranışlara, hızlara sahip. Az çok tahmin edebiliyorsunuzdur.
Aynı şekilde Taekook'un arasındaki çoğu şey hızlı ve aniden olacak. Şimdiden uyarayım, sonra şaşırmayın.
Bir de bölümler aman aman detaylı, karışık metinlerle dolu ve uzun olmayacak. 2k-4k arası yazmayı düşünüyorum. 1k'ya düşmez ama 4k'dan da uzun olmaz. Bunun nedeni de yazdığım olayları sürükleyici ve kısa fakat anlamlı bir şekilde yazmak istemem.
Umarım seversiniz.
İyi okumalar dilerim🫶🏻
•••
31 Aralık, cumartesi
Yılın sonunu severdim.
Karın yağmasını, karın altında partiler yapılmasını, yeni bir günün yeni bir başlangıç olmasını severdim. Ruhum ne kadar kaldırmasa da bu tür şeyleri, bedenim kaldırır ve severdi. Yılbaşı geceleri partilerde dağılmaya bayılırdım. Sabah gün doğarken kollarımın arasında çıplak bir beden olurdu ve ben iyi bir gece geçirmiş olurdum. Yıla birisiyle girer, yalnız başıma o yılı geçiremezdim.
Bedenim bedenleri severdi. Bu bir tür bağımlılıktı belki de, belki sadece alışkanlık. Çok takmazdım çünkü hayatıma kötü bir etkisi yoktu. Sadece aşktan uzaktım. Birisiyle ona aşık olduğum için beraber olmazdım, hiç olmamıştım. Bir beden, bir duygunun önüne geçebilirdi benim için. Pek sağlıklı olmayan zihnim bununla doyuyordu.
Aşk zaten korku doluydu. Ona sahip olursam, yıkılırdım. Hayatıma kapıları kapatma olasılığım zirveye çıkardı. Ben güçlü duygular hissetmekten korkardım ki bunun başını nefret ve aşk çekiyordu. Nefret de etmezdim ben. Nefret edersem birisinin hayatını mahvetmekten geri durmazdım, tahmin etmesi benim için zor değildi.
Neticede, konudan konuya atlamakta da üstüme yoktu. Düşüncelerimde dahi bir onu düşünürken birden bambaşka bir şeyi düşünebilirdim. Dilim çok iş yapmazdı ama beynim baş ağrıtacak kadar iş yapmada kusursuzdu. İnce fakat sivri iğneler batıyordu yine şakağıma. Karşımda duran üç katlı site evine ölü gözlerle bakarken, dudaklarımın arasında bugün kaçıncı olduğunu bilmediğim bir dal vardı. Tüttürdükçe tüttürüyor, bağımlılığım ve sonu olmayan düşüncelerim kafama vurup vurup duruyordu. Kendimi kesmek istiyordum bazen. Tam da şu an, bayıldığım yılbaşı partisine gitmemek yerine evimin küvetinde her yerimi delik deşik edip hayatı ardımda bırakmak isterdim ama bunu yapmayacak kadar da seviyordum hayatı.
Üç katlı evin apartman kapısı açıldı. Kömür karası saçları karakterine oldukça zıt olan çocuk arabama doğru sallana sallana gelirken üstünü incelemeden edemedim. Boynunda bir gün önceki geceden kalma morluklarım vardı aslında ama o kapatma gereği duymuştu. Belki de şu siktiğimin gecesinde bir başkasının sikinde zıplayacaktı. Bu tür şımarık çocuklar tek kişiyle yetinmezdi. Paramı ve ünümü kullandığını, en ufak boşlukta başkasında nefesleneceğini biliyordum. Çok da sikimde değildi, sıkılmıştım. Bir hafta benim için uzundu. Tatlıydı, sarılmak ve biraz koklamak için şeker bir çocuktu ama sıkmaya başlamıştı.
Bunalıyordum. İçimde büyük bir eksik vardı ve bu eksiklik günlerin sonunda yine ortaya çıkıyor, boğazıma dayanıyordu. Aldığım her nefes başımı çatlatıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/353633573-288-k136567.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Into It
Teen FictionLakin diyorum ya, fena düşmüşüm ben sana. Yıllardır zirvenin soğuğunda yaşıyormuşum da, bir anda zemine yapışmışım gibi hissettiriyorsun. Senin o kıvrak ateşlerine, cehenneme artık benzetemediğim hayatımdan yangınların ta kendisine, sana düştüm. Di...