4~TAŞINMA,TANIŞMA VE ATIŞMA

42 25 5
                                    


Selma teyzenin geri dönmesi için protesto hazırlayabilir, elimde pankartlarla yürüyüş yapabilirdim. Çünkü şimdiden Selma teyzeyi mumla arıyorduk yani arıyordum. Yeni gelen komşuları gözüm tutmamıştı fakat kızlar benim gibi düşünmüyor aksine yeni komşularımızın yakışıklı olduğunu düşündükleri suratları hakkında sohbet ediyorlardı. Tamam tamam anlamadıysanız olayı kısa bir film şeridi gibi geçireyim gözlerinizin önünden. En başa dönmeye gerek yok, elimde tavayla bulunduğum o ana gidelim.  

Kapının önünde bekleyen, grubun en aksisi olduğunu düşündüğüm erkek sesinden sonra yerimde hareketlenip kapının şifresini girdim. Aralarında bana sevimli bakan tek eleman kadındı. Geriye kalanlar sadece ellerindekilerle bana bakıp geçiyordu. Bana aksi bir şekilde seslenen elemanı ise görmemiştim çünkü o konuşurken gökyüzünden yardım istemekle meşguldüm. Bu sebepten hangi erkeğe nasıl bir bakış atacağımı bilmiyordum. Bende hepsini o aksi elemanın yerine koyarak baktım.

 Onlar merdivenlerden çıkarken arkalarından ilerledim. Grubun en sakarı olarak tahmin ettiğim kişi hemen önümdeydi. Her üç basamakta bir elindeki meyve poşetinden elma düşürüyordu. Ben de arkasında olduğum için düşürdüklerini toplayarak ilerliyordum. Onlar yeni evlerinin kapısı önünde durunca sakar elemanın yere bıraktığı elma poşetine elimdekileri koydum. Daha sonra o sevimli kadına apartman kapısının şifresini söyleyerek kendi evimin kapısını açarak eve giriyordum ki daha kapıyı kapatmadan söyledikleri şey bir savaş ilanıydı resmen.

Yine o aksi sesi duymuştum. ''Ne garip bir kız. Bir de yan komşumuz iyi mi?'' dişlerimi sıktım. Asıl sen ne garip bir elemansın. Aha, seni yazdım bir kenara. Tüm senaryo seni kötüleyeceğim eleman, kork benden! Keşke birde aralarında hangisi olduğunu bilseydim de ona göre davranırdım. Ayrıca elimde tava olması beni garip yapmazdı bir kere. Hem asıl onlar garip. Bir evde dört erkek, bir kız nasıl yaşar? Bu apartman böyle şeylere hazırlıklı değil.

''Biraz  garip ama iyi anlaşabiliriz. Her neyse Ata sen şunları mutfağa geçir.'' diyen kadının sesinin ardından daha önce duymadığım erkek sesi karşılık verdi. ''Oldu bilin Nergis Hanım.'' 

Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde ise bu zamana geri ışınlanabiliriz... İşte tüm olay örgüsü böyle gerçekleşti. Salonda bir koltuğa Hilal, diğer koltuğa Ayçil ve Betül yayılmış sohbet ediyorlardı. Tabii her zamanki normal sohbetlerimizden değil, daha çok yeni komşularımızın gıybeti diyebiliriz bu konuşmaya. Betül hariç gülüşen ikiliye baktım.  Kendilerini yaptığı dedikoduya oldukça kaptırmışlardı. 

Sehpaların üstünde duran, annemin el emeği göz nuru dediği dantellerden birini kaparak başıma örttüm. Salonun tam ortasına gelerek gıybet eden arkadaşlarımın bacaklarına elimdeki tavayla hafifçe vurdum.

''Ey sevgili mümin kardeşlerim! Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Sorarım size, gıybet etmek doğru mudur? Ha, söyleyin!'' diyerek birer tane daha yapıştırdım dizlerine. Yayılmış bir şekilde oturdukları koltukta dikleşip daha usturuplu hale geldiler.

''Ne dedikodusu ya? Tövbe tövbe!'' diyen Betül'e bir bakış attım. Saf ve böyle şeylerden kaçınan bir tipti kendisi fakat şuan yeni komşularımız hakkında doyasıya konuşabiliyordu. 

''Hadi ama sadece onları kafamızda tanımlıyoruz. Ayrıca dış görünüşlerinden başka bir şey bilmiyoruz ki dedikodu yapalım.'' bunu diyen Hilal'e çevirdim kafamı. Her duyguyu doruklarda yaşadığı gibi aşkı da en uç noktalarda yaşıyordu. Utanması yoktu mesela. Hoş bulduğu insanlarla sohbet eder, takılır ve bir süre vakit geçirirdi. Eh, doğrusu yeni komşularımız gençti, bizlerden çokta büyük gözükmüyorlardı ve maalesef çirkin de değillerdi. Tabii bu da Hilal için yeni aşklara yelken açmak demekti. 

YAN DAİREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin