1~Hoşçakal Selma Teyze!

113 36 16
                                    


''Ay, evladım bir dur onda kırılacak şeyler var. Oğlum sende dikkatli ol o kutu öyle taşınır mı?''

Selma tezyzenin apartmanda uğuldayan sesi ile içimde geçtiğini sandığım hüzün yeniden beni selamladı. Ayrılıkları hiç sevmeyen biri olarak bu karşılaşacağım görüntüye hazır değildim. Evet, bir ayrılık gerçekleşiyordu. Apartman sakinlerimizden en kıymetlisi, en düşüncelisi, en güleryüzlüsü... Fazla abartmak istemem ama o bu apartmanda bize değer verenler listesinin birincisi. Ve en önemlisi; o bizim yan dairemizde kalan, aile bağımız olmadığı halde bize annemiz gibi davranan tatlı bir teyzeydi...

'Biz' diye bahsediyorum çünkü yalnız bana değil; kaldığım dairede beni yalnız hissettirmeyen ev arkadaşlarımında bir tanesiydi o.

''Nevra, şu kapıyı aç artıkta biz de bir hoşçakal diyelim. Ha, ne dersin?'' Geldi grubun en asisi. Tanıştırayım bu evin; her şeye sinirlenen, her şeyi eleştiren ve sorgulayan elemanı Ayçil.

''Aman aman, küçük hanımın da zamanı pek kıymetli. Azıcık iç sesimle olayları sıraya dizmeme bile fırsat vermiyorsun be!'' Belki bu tavrım grubun en asi kızı damgasını Ayçil'den aldırabilirdi ancak öyle olmadı. Hanımefendi yerimi kimseye kaptırmam diyor başka bir şey demiyor.

''kimmiş ya küçük hanım?! Ben mi? Bunu bana kendi görevlerini bile yerine getiremeyen biri mi söylüyor?''

Hah! Görüyorsunuz agresifliği. Bu kızın vücudu tamamen sinirlerden ibaret.

''Kapı ağzında bu kadar yüksek sesli konuşmayın kızlar, birileri rahatsız olabilir, lütfen başlamayın yine.'' Her zaman ki gibi ince bir ses ortamı dağıtmıştı. kadraja yeni bir eleman girdiğine göre sahne ışıkları o tarafa çevrilsin ,lütfen.

Bu eleman, olaylarda genelde arka planda takılmayı sevenlerden. Herkesi düşününen, kalbi çok kırılan, geçmişte yaptığı saçma hatalara takılı kalan ve asla erkeklere yaklaşmayan bir tip. Biz bu tipe Betül diye sesleniyoruz. Ama genelde Polyanna şeklinde nitelendiriyoruz.

Kapıyı yavaşça açtığımda arkamda kalan Ayçil'in sinirlerinden kurtulmak istercesine nefes verişini hissetim. Her şeyi ağırdan almak istiyordum. Bu apartman ne eksik ne fazlaydı. Şimdi bir ayrılıyordu buradan. Kim bilir nasıl insanlar gelecekti şimdi?

''Ay, kızlar. Vedalaşmaya gelmeyeceksiniz sandım. Allah bilir bir daha ne zaman görüşürüz?''

Açtığım kapının biraz uzağında bize sarılmayı bekleyen Selma teyzeye baktım. Yok anam, ben dayanamıyorum çeşmeleri sonuna kadar açmak istiyorum. Ama olmaz yani şimdi olmaz, canım. Sonra ağlarım.

Selma teyzeye ilk yanaşan ve benim aksime kızaran gözlerini saklayamayan kişi Betül'dü. Şaşırmamıştık. Selma teyzede onu teselli etmeye çalışmamıştı çünkü hepimiz biliyorduk. Bu teselli etme fonksiyonu Betül'de işe yaramıyordu. Daha çok ağlayası geliyordu ve ağlıyordu da. Selma teyzeye sıkı sıkı sarıldı, belki biraz da omzunda ağlamış olabilirdi de.

Betül'den sonra sıra Ayçil'deydi. Ben bu sıranın en sonundaydım. Uzun uzadıya sarılmak için...

Ayçil, pek bu duyguların adamı değildi. Kısaca vedalaşıp geçiştirmişti fakat ben onun içini bilirdim. O da bu duruma üzülüyordu. Ya da vazgeçtim, ben Ayçil'in içini bilmiyormuşum. Şuan hiçte hüzünlü durmuyordu. Kaşlarımı çatarak Ayçil'e baktım, biraz da olsa sinirden farklı bir duygu yoğunluğu göstermesini beklerken kendisi bakışlarını Selma teyzenin ayak uçlarına indirdi, indirdiği gibi de yüzünü buruşturdu. Selma teyzenin sarı, tombul kedisinin minik patilerini yalamaktan başka bir suçu yoktu halbuki. Tüm suç Ayçil'in küçükken yaşadığı saçma olay sonucu kedilerden tiksinmesinin sebebi olan amcasınındı. Adam, Ayçil'e kedi göstericem diye yaklaştırmış, bizim asi kızımızda o zamanki saf aklıyla kediyi ısırmış. Yani galiba böyleymiş. Ayçil, bu olaya çok gülüp dalga geçeceğimizi düşündüğünden pek anlatmıyordu. Doğru da düşünüyordu. Şahsen ben çok gülerdim.

YAN DAİREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin