5.Bölüm:Erdem Arslanoğlu

156 14 40
                                    

Öğlen güneşinin beynimi delmesini umursamadan avluda öylece dikiliyordum.
Evet dışardan gören biri kafayı yediğimi düşünebilir. Yanlış bir düşünce sayılır mı işte orası tartışılır.
Burda durma kararını nasıl verdiğime gelirsek öyle şatafatlı bir hikayesi yok. Konakta boş boş dolanırken birden vücudum sıcağa ne kadar direnç gösterebilir iddiasına girdim. Kimle diye sorarsanız tabikide kendimle.
Kafayı yemedim size öyle geliyor.

Sanırım gerçekten deliriyorum. Çelişiyorum ve bayılıyorum.
Hafif gözümün kararmasıyla dengem bozuldu ve bocaladım. Yere düşmesemde birkaç saniyeliğine öbür dünyaya gidip gelmiş olabilirim.

Evet Ekim Arslanoğlu bütün konağı yakacaktın falan noldu o iş?

Gelmiş burda salak saçma işlerle uğraşıyorsun.

"Ekim?"

Kendim dışında birinin beni sorgulaması akli dengemi sağlamak açısından çok iyi olmuştu.

"Evet?"

Efendim mi deseydim acaba? Kibar olmak bana yakışıyor anam. Ama bana her şey de yakışıyor olabilir. Akgün'e bunu sorayım bir ara.

"Ne yapıyorsun burda?"

Aslında ne yaptığın gayet açık bir şekilde gözüküyor.

"Ne yapıyor gibi gözüküyorum? "

Halay çekecek halim yok ya dikiliyorum.

"Algılayabilsem bu soruyu sormam dimi?"

Odağımı dağıtıp gereksiz enerji harcatıyor bana burda. Birader burası survivor az öteye git!

"Beni sinir etme sarı çiyan! Görmüyor musun vücüd direncimi deniyorum. "

Bana aptal aptal bakan Asaf'a göz devirip işime odaklanmaya devam ettim. Yani dikilmeye.
Ne yaptığımı anlamayan Asaf'a tam çemkirecekken gözümün kararmasıyla kendimi boşluğa bıraktım.

"Ekim, Ekiiim. Beni duyuyor musun? Kendine geliyor gibi."

Ne oluyor bu zalımların tepindiği dünyada?
Gözlerimi yavaş yavaş aralayıp etrafımda neler döndüğünü algılamaya çalıştım.

"Ekim!"
Heycanla konuşan Akgün'ü buldu gözlerim. Benden cevap bekliyor olmalı. Nasıl konuşuyorduk hatırlayan var mı?

"Akgün."

Sanırım hatırlıyorum. Maşallah bana.

"Günaydın Ekim hanım. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi."

Bu abi kim ve niye bana hanım diyor?
Salak mısın nesin Ekim ya ne diyecek hoca hanım mı diyecek Şeyh mı diyecek!

"İyiyim doktor bey abi amca. Biraz su alabilir miyim rica etsem. Aksi takdirde bayilacagim tekrar."

Doktordan önce hareket eden Akgün bana biraz su içirdi. Tabi bunu yaparken söylenmeyi de unutmuyordu.

"Ah benim aptal ama bir o kadar minnoş kuzenim. Teyzemin mimarlık eseri. Ne diye böyle salak saçma şeyler yapıyorsun! Aklım çıktı seni öyle yerde görünce. Ya oracıkta kalp krizi geçirip hakkın rahmetime kavuşsaydım. Sana uyandığında kim su verecekti? "

Varlığını yeni fark ettiğim Ekin araya girdi.

"Ben ne güne duruyorum salak herif!"

Akgün kahkaha atarak Ekin'i tiye aldı.

"Senin verdiğin su bal olsa susuzluktan ölmeyi bekler benim kız boşuna şov yapma."

Doğru söylüyordu. Bu oda fazla kalabalık sanırım. Biraz boşaltmak iyi olacak.

Sar BaşaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin