"Anne lütfen şaka yaptığını söyler misin? Aksi takdirde benim bunu kaldırmam epey uzun bir zaman alacak!"
İstekle annemlerin gözünün içine bakıyordum. Tamam biraz fazla abartıyor olabilirdim. Ama çok değil küçücük ufacık abartıyordum.
"Kızım... Kaç yıl oldu dedenleri görmeyeli özlemişler seni. Çok ısrar ettiler bizde babanla dayanamadık. Hem bir kaç afta sonra bizde geleceğiz. Ayrıca abi-..."
Hızla annemin sözünü kestim.
"HOOP HOOOP orda duracaksın hanım abla benim abim falan yok! Kapattık biz o defterleri."
Sinirimi her kelimemde hissettirmeye özen göstererek konuştum. Bu sözlerimin annemin canını acıttığını biraz geç olsada fark ettim. Acı dolu gözlerinden akmak için çabalayan yaşları zar zor tuttuğu çok belliydi. O sözleri annemin yanında söylediğime an itibariyle pişman oldum. Ah güzel annem bakma bana öyle.
"Bakma öyle... Gitmek istemiyorum oraya. Sevmiyorum o insanları! Hem Anneannemlere gitsem nasıl olur? Off bence çok güzel olur. Hem onlarda beni çok özlemişlerdir değil mii?"
Hevesle anneme baktım. Gözlerinde karşılık göremeyince yüzüm düştü.
"Annecim daha geçen hafta buradaydı anneannenler. Hem baban çok heyecanlı. Senin oraya gidip kendi ailesi ile de kaynaşmanı çok istiyor. Biliyorsun... Araları yeni yeni eski tadını yakalarken kızını da ailesinin yanında görmek istiyor."
Sıkıntıyla nefes verdim. Bu hayatta kırmak istemediğim iki insan varsa biri annem biri babamdır. Babamın heyecanını anlıyorum... Uzun bir süre ailesiyle arasına mesafe koymuştu. Şimdi ise araları düzeliyordu ve bu onu fazlasıyla mutlu ediyordu. Tabiki bu güzel sonun da bir yarası vardı ve o yara tam olarak ben oluyordum.
Babamın ailesini hiç sevmezdim. Bunun sebeplerinden biri anneme çok çektirmeleri. Kendi yörelerinden olmayan gelinlerine ılımla yaklaşmak yerine işini dahada çıkmaza soktukları için onlardan nefret ediyordum. Babamla aralarına uzun bir mesafe girme sebebi de buydu. Anneme yaptıkları...
Diğer bir nefret sebebim ise canımdan çok sevdiğim abimi benden koparmışlardı. Henüz 16 yaşındaydım. Abi kişisi o zamanlar 20 yaşındaydı. Birlikte eğlenmeyi iyi bilirdik. Arkadaşlarımdan daha çok abimle vakit geçirmeyi seviyordum. Onunda duygularının karşılıklı olduğunu sanıyordum. O yaz kısa süreliğine Mardine gitmiştik. İki kişi gittiğimiz şehirden tek başıma döneceğimi nereden bilebilirdim ki? Gitmemize yakın bir süre kala abi kişisi artık çok sevgili(!) dedesinin yanında yaşamak istediğini söylemişti sadece. Ayaklarına kapanıp yalvardım. Ondan ayrılmak istemiyordum. O benim abimdi. Ben onsuz ne yapardım ki? Yalvarışlarıma karşı bana sadece sende benimle burda kal demişti! Biliyordu annemden ve babamdan ayrılamayacağımı biliyordu. Sadece söylemek için söyledi. İlk başlarda saygı gösteriyordum. Ani tepkilerim için kendime kızıyordum. Fakat zamanla benden uzaklaştığını gördüm. Yerime yeni kardeş(!) bile bulmuştu. Zamanla bitti benim abi sevgim."Anne orası çooook sıcak. Bu narin vücudum orayı kaldıramaz."
Annem isyanıma karşı kocaman kahkaha attı.
"Ah Ekim şapşal kekim, ben senin 20 yıllık annenim. Kimi kandırmaya çalışıyorsun? Ayrıca kutuplarda yaşamıyoruz kızçem burası İzmir."
Annecim bana destek olacağına köstek oluyorsun!
"Haklısın anneciğim her yer çok sıcak, en iyisi Trabzona gidelim. Dedemin yayladaki evine çıkalım ve birer bardak karşılıklı çay höpürdetelim. Ne dersin?"
"Bu harika fikir!"
İşte bu! Ulan kadın sen varya bu dünyadaki kanatsız melek olabilir misin?
"Mardinden sonraki rotamız belli oldu desene."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sar Başa
Ficção GeralHazır olun Ekim Arslanoğlu Mardin'i birbirine katmaya geliyor! Annesini üzen herkesi üzmek için Mardine giden Ekim Arslanoğlu ailesinin karanlık sırları karşısında ne yapacak?