4. Bölüm / 15

263 46 10
                                    


Yorum sınırı: 40

"Hiçbir şey bildiğiniz yok!" Jungkook elini masaya vurdu. Daha fazla buna katlanamıyordu. O sevgilisine böyle bir şey yapmazdı. Suçlanmak canını yakıyordu. Hayatındaki en değerli insanı öldürmekle suçlanmak onun içini paramparça ediyordu. Üstünün yakasını çekiştirdi ve dövmeyi gösterdi.

"Ben onun için ölürdüm! Adını vücuduma kazıdım! Gözünün içine bakıyordum lan bir şeyi var mı iyi mi diye! Karşıma geçip onu öldürdün diyorsunuz!" Polis her ihtimale karşı savcıyı korumak adına ayağa kalktı. "O zaman bize yardım edin. Kimin yaptığını bulalım." Jungkook sertçe sandalyeye oturdu. "Sizden daha çok istiyorum onu bulmak. Çünkü bende onun canını alacağım." Direkt savcının gözlerinin içine bakarak söylediği cümleler açıkça bir tehditti. "Bunun için hayatını mahvedemezsin." Polis her ihtimale karşı konuştu.

Jungkook samimiyetten uzak bir şekilde güldü. "Hala anlayamamışsınız." Savcı kaşlarını çattı. "Neyi?" Jungkook öne doğru eğilip gözlerini kısarak baktı kıdemli olana. "Onun için her şeyi yapabileceğimi."

Jimin'in gözünden flashback:

"Of hediye seçmek ne zormuş ya!" Önümdeki tonlarca bilekliğe bakarken Yoongi hemen yanımda bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Yarın sevgilimin doğum günüydü bu yüzden ona en sevdiği şeylerden biri olan , malum birincisi benim, bileklik alıyordum.

Jungkook bileklik koleksiyonu yapıyordu. Bilekliklere gerçekten ilgisi vardı ve takmayı asla unutmazdı. Şimdi alacağım bilekliği ise çıkarmayacağını umuyordum.

"Of şu çok güzelmiş." Elime aldığım bilekliği arkadaşıma uzattığımda Yoongi dikkatle inceledi bilekliği. "Çok bakma. Jungkook sevmez böyle şeyleri. Ben beğendim bunu." Diyip güldüğümde o bilekliği incelemeye devam etti. Gördüğüm bileklikle kocaman gülümsedim. "Bak! Bu süper!" Gösterdiğim bilekliği Yoongi'de çabucak beğendi. Hemen kasaya gidip alıp çıktığımızda Yoongi birkaç dakikaya geleceğini söyleyerek yeniden mağazaya girdi.

Yoongi yeniden geldiğinde elinde gördüğüm poşetle meraklandım. Uzansam da tutmama izin vermedi ve göremeyeceğimi söyledi.

-

"İyi ki doğdun aşkım! İyi ki doğdun aşkım!" Bir elimde telefon bir elimde pasta onun odasına girdiğimde gözleri anında bana döndü. Mutlulukla ayağa kalkıp kollarını bana açtığında pastayı hemen masaya bıraktım ve onun güvenli kollarının arasına sığındım. Yine de bu faslı çok uzatmadan ondan uzaklaştım ve hala video çekmeye devam ederken pastayı ona uzattım.

"Dilek tut." Mutluluktan parlayan gözleriyle bana baktı. "Benim dileğim gerçekleşti ki." Dedi.  Bu durumda bile romantik olması aklımı kaçıracak cinstendi. "Hadi ama." Dudağımı büzdüğümde dudaklarıma öpücük bıraktı ve bu kameraya utangaç bir gülümseme vermeme sebep oldu.

"Hiçbir zaman ayrılmayalım. Hep birlikte olalım." Sesli bir şekilde dileğini dileyip üflediğinde kaşlarımı çattım. Benim bu halime endişelenmiş olacak ki "Ne oldu?" Diye sordu. Kamerayı kapattım ve "Sesli diledin. Gerçekleşmeyecek ya." Dediğimde yüzündeki gülümsemeyle pastayı masaya koydu ve yanaklarıma öpücük bıraktı.

"Sence ben böyle bir şeye izin verir miyim?" Gülümseyerek onu dudağından öptüm. "Vermezsin değil mi?" Olumsuz anlamda mırıldanıp dudağıma yaklaştığında "Vermem." Dedi. Tam dudaklarıma yapışacakken aklıma gelen şeyle elimi cebimden çıkardım ve çıkardığım paketi yüzümün hizasında tuttum. "Hediye!" Paketi benden aldı ve dudaklarıma hızlı bir öpücük bıraktı.

Paketi açıp hediyemi gördüğünde yüzünde hoşnut bir gülümseme oluştu. "Bileklik seviyordun bende sevdiğin bir şey olsun dedim." Dediğimde hemen çıkardı ve bileğini uzattı.

"Bir daha asla çıkarmayacağım bunu."

Ben bilekliğini takarken o bana sevgiyle bakmaya devam etti. O an bende içimden dua ettim bana her zaman böyle sevgiyle bakması için.

——

"Olay yerinde bir bileklik bulundu." Hoseok dizlerini sallarken dolu gözleriyle baktı polis ve savcıya. "Bilekliğin kime ait olduğu ile ilgili bir fikriniz var mı?" Hoseok burnunu çekti ve kendini toparlamak için kısa bir zaman istedi.

"Jimin Jeon'a bileklik almıştı."

The End • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin