Sabah güneş ışıkları yüzüme vuruyordu. Alarmın sesi ise odada çınlıyordu. Uzanıp alarmı kapattım. Yatakta zorla doğrulduğumda her yerim ağrıyordu. Direkt banyoya girdim. Hızlıca kısa bir duş alıp çıktım. Yine ve yine üzerimde hiç tanımadığım kıyafetler vardı artık aldırış etmiyordum. Yatak odasında boy aynasından kendime baktığımda vücudumda morluklar ve çizikler vardı.
Ne olduğunu anlamamıştım sanki motor kazası geçirmiş gibiydim. Birden gözüme yerdeki kask çarptı. Ben motor kullanmıyordum ama yerde kask vardı. Artık işler garipleşiyordu. Kendimi bir oyunun içinde ebe gibi hissediyorum,sanki ben birşeyleri saklandıkları yerden bulmalıymışım gibi...
Ece herzamanki gibi beni bu düşüncelerden kurtardı. Telefonum çaldı melodim çok güzel olduğu için biraz Ece'yi beklettim.
"Efendim bebeğim". Diyerek açtım telefonu.
"Bebeğim, balım, birtanem, canişkom, selenim şey..."
"Tamam anladım ben ne istiyorsun Ece?"
"Yeni enişten hayırlı olsun"
"Ne!" Şaşkınlıkla afalladım ve devam ettim ". Hani sen Emre'den sonra sevgili yapmayacaktın yeminler edip küfürler ediyordun Ece yapma"
"Bu sefer farklı gerçekten, neyse boşver sen bunları Selenim hazırlan yedi dakikaya oradayım"
"Ne oldu yine ne yapacağız hem ben çok yorgunum her yerim ağrıyo..."sözümü yarıda keserek.
"Bana güven ve hazırlan sakın siyah birşey giyme sakın!" Yüzüme kapattı.
"Of Ece yine neyin peşindesin"diye söylendim. Morlukların ve çiziklerin üzerine krem sürdüm. Bu çocukluğumdan kalan bir alışkanlıktı. Artık morlukların çiziklerin sebebini merak etmiyordum.....
Üzerime siyah dar bir gömlek,altıma ise siyah paraşüt pantolonumu giydim. Saçımı dağınık bıraktım zaten dalgalı olduğu için dağınık duruyordu.
Saniyeler sonra kapı çalındı. Kapıyı açtığımda karşımdaki Ece gelinin kız kardeşi gibi giyinmişti.
"Hoşgeldiniz gelinin kız kardeşi" diyerek alaylı konuştum.
"Ne münasebo hem gelin kim?" Diye sordu bir kahkaha attığında ilk önce bana garip garip baktı ardından o da kahkaha atmaya başladı.
"Neyse hadi gel gidelim ama sakın bir söz bile söyleme sadece gidelim. " Onaylayan bakışlarımla Ece'ye bakınca o çoktan otobüs durağına doğru yönelmişti.
Durakta beklerken Ece'nin güzelliğini birkez daha kendime hatırlattım. Üzerinde beyaz düşük bel zarif bir etek ve bej rengi gömlek vardı.
Otobüs geldiğinde herkes tıkış tıkış bindi. Ben ayakta kalmıştım Ece ise koltuğa oturmuştu. Morluklar acımaya başlamıştı,acımı belli etmemek için somurtmamıştım.
Bir restorantın önünde durduğumuzda Ece kaş göz yaparak geldiğimizi ifade etti. Otobüsten indik.
Restorantın önüne kapısına geldiğimizde girmeden Ece'nin kolunu tuttum ". Biz neden buraya geldik gerçekten artık söyler misin?"
"Tamam ama bana kızma" kafamı istemsizce salladığımda konuşması için işaret verdim. " Ben burada Buğra ile yani sevgilimle buluşmaya geldim bu bizim ilk randevumuz ve sende benimle gel istedim " içerideki masalardan birini göstererek "biz Buğra ile burada yemek yiyeceğiz sende bir arka masada merak etme ben ödeyeceğim "
"Ece neden en başta demedin kızım, sorun değil ama evet yediklerimi ödeyeceksin"
Bana sarıldı daha sonra içeriye ilk o girdi sonra ben derin bir nefes alarak içeriye daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESAFET
Подростковая литератураKişilik bozukluğu olan gece kötü sabah saf bir kız ile o kızın peşinde olan sabahları psikolog akşamları ajan olan iki gencin yavaş yavaş aşklarnı....öfkelerini.... Ve birçok duygularını birbiri üzerinde keşfetmelerini anlatan bir kurgu. ~Kesafet~