Özlemiştim işte

82 15 8
                                    


F*ck it if i can't have him.

- T.S

"Arabaya bin."

Ellerimi birbirine bağlayıp yüzüne baktım. Normal bir zamanda olsaydı bunu söylediği için üstüne üstlük bu şekilde söylediği için suratıma yumruk atabilirdim ama şu an haklıydı. Arabanın kapısını açıp yanındaki koltuğa oturdum.

Yol biraz uzayacak gibiydi çünkü hem kendisi yavaş sürüyordu hem de eve giden yol buraya uzaktı. O dümdüz yola bakarken ben ona belli etmeden tekrar yüzüne baktım.

Çok sinirliydi ama bana yansıtmamaya çalışıyordu. Jungkook, biz birlikteyken de böyleydi sinirli olduğunda yürüyen karıncadan bile sinirini çıkarabilirdi ama bana asla yansıtmazdı. Bir şekilde siniri yatıştıktan sonra sakince yanıma gelir ve sesini yükseltmeden benimle konuşmaya çalışırdı.

Ellerime baktım direksiyonu sıkı sıkı tutmuştu fakat bu kadar sıkı tutmasına rağmen gayet normal bir şekilde sürüyordu arabayı.

Jungkook onu tanıdığım günden beri araba delisi biriydi. Arabalara bayılırdı, sürekli galeri gezer ve babasına yeni bir araba için yalvarırdı. Babası birkaç gün ona zorluk çıkarsa bile daha sonra onun istediği arabayı alır ve jungkook aldığı yeni arabadan hevesini alınca başka bir araba daha alırdı. Bütün o eski arabaları ne yapıyordu bilmiyorum.

Derince bir nefes verip tek hamlede arabayı sağa çekip durdu. Gözlerini kapatıp bir nevi sabır diliyordu. Ellerini yüzünden çekip arabaya bindiğimden beri ilk defa yüzüme baktı.

Ağzını bir şeyler demek için kapatıyor ve kafasında bir şeyler ölçüp tarttıktan sonra vazgeçip susuyordu.

"Ne söyleyeceksen söyle bir an önce eve gitmek istiyorum."

Birden arabadan indi. Kaşlarımı çatıp ne yapacağını izledim. Arabanın arkasına geçti ve köprünün kenarındaki korkuluğa iki tekme atıp arabaya tekrar bindi.

"Orada ne işin vardı Taehyung?"

"Sana hesap verecek değilim. İkisincisi ise haklı olabilirsin bunu kabul ediyorum ama dean'i orada bırakmandaki mantığı anlamış değilim. Çocuk bu saatte eve nasıl dönecek jungkook?"

"Dean'i karıştırma zaten seni o ortama soktuğu için onunla sonra konuşacağız."

"Bana küçük bir çocukmuşum gibi davranmayı kes."

"Beni Buna mecbur etme o zaman"

Sesi biraz yüksek çıktığı için gözlerini kapatıp derin bir nefes daha aldı. İki saattir kendini zar zor yatıştırıyor ve bunda başarılı oluyordu. Açıkçası beni o barda görünce ortalığı birbirine katmadan beni oradan çıkardığına bile şaşırmıştım.

"Hayır- ne işin vardı orada?"

Ağzımı "Sanane" demek için açmıştım ama sonra o an bu çıkışımın gereksiz olacağını düşündüm.

"Dean ısrar etti ve ben de-"

"Sen de kabul ettin öyle değil mi? Öyle yerlerde ne işin var senin Taehyung? Ne anlarsın sen içkiden?"

"Derken?"

"Bunlar senin bulunmaman gereken ortamlar..." yüzüme bakmayı kesip yüzünü inanamıyormuş gibi sola çevirip göz temasını kesmişti. "...Bir de o gerizekalı herif dibindeydi. Gördün değil mi? Fark ettin mi? Ağzının içine girdi neredeyse."

"Oh senin karın ağrın anlaşıldı"

"Hayır bununla alakası yok"

"Bana yalan söyleme"

you belong with me | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin