27.

205 25 29
                                    

Hyunjin sonunda felixin evine geldiğinde arabayı durdurdu ve indi. Bütün yol boyunca uyuyan Felix hâlâ uykusuna devam ediyordu. Hyunjin felixin kemerini açtıktan sonra zaten fazlasıyla hafif olan bedeni kucağına aldı ve kapıyı kapattı.

Felixin kapısının önüne geldiğinde yavaşça kucağından indirdi ve belinden tutarak ayakta kalmasını sağladı. Biraz tuhaf hissettirse de elini cebine sokarak evinin anahtarını bulduğunda her şey fazlasıyla sorunsuz ilerliyordu.

Yatak odasına çıkarttı ve ayakkabıyla ceketini çıkardı. Felixi yatağa yatırdığı gibi hareketlenmiş sol kolunun üzerine yatmıştı. Hyunjin yatağın ucunda bulduğu örtüyü felixin üstüne örttüğünde yapmak istediği son bir şey kalmıştı.

Felixi izlemek.

Onu uyurken saatlerce izlemek istiyordu. Belki de bir daha böyle bir şans bulamayabilirdi ve bunu kullanacaktı.

Odanın hemen köşesinde duran sandalyeyi alarak felixin yatağının yanına koydu ve oturdu.

Ne olmuştu da eski yakın arkadaşını bu şekilde izleyecek duruma düşmüştü. Ondan fazlasıyla hoşlanıyordu. Bunu bilse de o kadar şey söyledikten sonra bunu dile getirmek bencilce geliyordu.

Felixi gerçekten kırmıştı ve bunu nasıl düzelteceğini bilmiyordu. Çaresiz hissediyordu. Boşlukta.

Çillerini, kirpiklerini, yüzünün şeklini, uyumasını, mırıldanmalarını...

Hepsini izledi uzun bir süre. O da yorulmuştu bugün ve artık yavaştan kapanıyordu gözleri. Yine de bunu istemiyordu hyunjin. Önünde böyle bir melek yatarken, uyuyarak onu izleme şansını kaçırmak tercihlerinde yoktu.

Çekinerek ayağa kalktı ve onunla beraber hareketlenen felixin sağ kolunun üzerine yatmasıyla hyunjin sevinmişti. Aslında ne kadar yapmaması gerekse de onun yanına uzanarak sol kolunun üzerine verdi ağırlığını.

Artık daha rahat pozisyonda inceliyordu onu. Yüzünün her bir yanını inceledi. Yavaştan kapanan gözleri ne kadar uyarıcı olsada hyunjin onu izlemeye devam etti.

---

"ANANİ Sİ-"

Felix yataktan düşmeden ve kafasını sert bir şekilde yere vurmadan bir kaç saniye önce seslice küfretti. Tabii ki bu tepkisi hyunjinin sıçrayarak uyanmasına da neden olmuştu. Saniyeler içinde gözünün önünde kaybolan bedenle endişelenmiş, yerde kafasını tutan çocuğun yanına gitmişti.

"Felix! İyi misin?"

Felix kafasını tutmayı bırakmış önce etrafını süzmüştü. Evindeydi o kesin. Üstüde giyinikti. Yatmış gibi de gözükmüyorlardı.

Derin bir nefes verdi ve yerde oturur pozisyona geldi.

"Senin ne işin var burda!?"

Hyunjin felixin bir anda yataktan düşmesini hâlâ anlayamamışken sorduğu soruyla durdu. Ne diyecekti şimdi. Gerçekten ne işi vardı burda.

"Ben.."

Felix meraklı gözlerle ona bakmaya devam ederken hyunjin ne diyeceğini düşünüyordu.

"Sen sızınca evine bırakmak istedim. Bende uyuyakalmışım işte..."

Felixin kaşları çatılmış sunduğu sebebi tartıyordu kafasında.

"Benim yatağımda?"

Felixin her sorusu daha da endişelendiriyordu hyunjini.

"Fark etmemişim."

Olabildiğince sessizce mırıldanmış başını eğmişti önüne. Felixte yavaşça yerden kalkarken üstünü düzelmişti.

Hyunjin felixin üstünü değiştirebilmesi için dışarda olacağını söyleyerek odadan çıkmıştı. Kendisini salondaki koltuklardan birine atarak gözlerini kapattı.

Hayatında geçirdiği en güzel uyku olabilirdi.

-----

-Dün gece-

"Neden bu kadar dalgınsın?"

Ağrıyan başını yavaşça çevirdi. Siyah dalgalı saçları görse bile yüzünü seçemiyordu. Sorusunu sorduğu gibi izin bile almadan masasına oturdu. Diğersi onu gormezden gelerek elindeki bardağı tekrar kafasına dikti. Masadan aldığı şişeyle bardağını bir kez daha doldurdu.

"Ne kadar soğuk gözüküyorsun. Aldatıldın mı?"

Kafasını salladı siyah düz saçlı. Henüz bir ilişkisi bile olmamıştı ki.

Bardağı tekrar kafasına dikerken kendisini geriye attı.

"Böyle bir yüzün aldatılma imkanı bile komik olurdu."

Aldığı iltifatla kafasını karşısındaki çocuğa çevirdi, tombul yanakları sert imajının en sevimli kısmıydı. Ne kadar sert gözükmek istese de yanakları ve büyük gözleri bunu zorluyordu.

"Ben Han. Han Jisung."

Elini uzattı diğer siyahlıya. Şansını denemek istedi çünkü bu çocuktan gerçekten etkilenmişti. Tam olarak onun tipiydi. Gizemli ve çekici.

Saçları her bir yana savrulurken ayaklarının altındaki şehri izledi bir süre. Daha fazla düşünmeden hiç tanımadığı ama cesaretine hayran kaldığı bu çocuğa karşılık verdi.

"Minho. Lee Minho."

Lee Minho...

--

Şimdi eğlenceli olmaya basliyo 🥳


Şimdi eğlenceli olmaya basliyo 🥳

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşk üçgeni ~ Hyunlix (Minlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin