♧Bölüm-1

115 7 0
                                    


"Zamana güven, her şey unutulur."

Dönüm noktası

<-------------------------------------------->

2 Şubat 2024

Elimde valizlerle hava limanında uçak saatimin gelmesini bekliyorum.

Sonunda hayallerimin mesleği olan Fizyoterapist doktoru olup Mardin de bir hastaneye yerleşmiştim.

Evet Mardin; toprağı kan kokan, töreleri ağır basan Mardin. Tamam ilk başta duyunca kötü gibi gelebilir ama benim için önemli olan oranın en iyi hastanesinde çalışmak üzere olmam.

İnanın bu anı yıllardır bekliyordum. Hayır kastettiğim Mardin de çalışmayı değil.

Hemen demeyin öyle tek başına koca şehirde ne yapacaksın diye. Ablam Mardinli bir enişte getirdiği için burada yaşıyorlar. Tabii ki bende onlarla yaşayacağım. En azından şimdilik...

----‐--------------------------

Uçağa bindiğimde direk uykuya dalmıştım. Kolumun biri tarafından dürtmesiyle uyandığımda hostes geldiğimize dair bilgi veriyordu.

Hızlıca toparlanıp uçaktan inmeye başladım. Uçaktan indiğim ablam ve eniştemi gördüğümde içimden sevinç çığlıkları attım. Kollarımı açıp ikisine de sarıldıktan sonra arabaya binip evlerinin yolunu tutuk.

"Ah ablam nasıl özlemişim seni minik kuşum." o yanaklarımı sıkıp sarılırken eniştemde beni bir güzel azarlıyordu.

"Anca işin düşünce gel sen buralara Hisar hanım." sözleri bitince gülüp cevap verdim.

"Geldim işte Emre abi ne yapayım okul yüzünden gelemiyordum. Ama şimdi buradayım."

"Kuzum benim." ablam tekrar öpüp sarıldığında eve varmıştık. Ablama hastaneye gitmem gerektiğini söyleyip yemekten sonra beni hastaneye bırakmışlardı.

Bu süre zarfında hastaneye gidip onaylama yapmıştım.

-4 Ay Sonra Hastaneden-

"Efendim?" çalan telefonumu hoparlöre alırken bir yandan da diğer hastaların sağlık taramalarını inceliyordum.

"Hisar hanım günaydın. Ahmet Karabey ben geçen konuşmuştuk hatta." ismini duymamla hatırlamam bir olmuştu.

"Evet Ahmet Bey hatırladım. Buyurun?" telefonun karşısındaki ses çekinerek konuştu.

"Hisar hanım söyle ki bazı hastalarınız sizi bana çok övdü ama ağabeyimin durumu ortada ne yapacağımızı bilmiyoruz. Hiç bir şeyi kabul etmiyor bize inat ne hastane ne ev bize bir yardım etseniz diyorum." Zor hasta en sıkıntılı hastadır. Yok de His olmaz hastam var de.

"Nasıl yardımcı olabilirim ki Ahmet bey? Hem hasta hastaneye gelmek istemiyormu-"

"Doktor hanım siz tedaviyi evde yapabilir misiniz?" heyecanla sesimi bölen Ahmet bey benden gelecek cevabı bekliyordu.

"Lütfen doktor hanım ağabeyim daha çok genç." istemesem de yapmak zorundaydım.

"Yapabilirim Ahmet bey."

"Tamam hisar hanım gelip sizi alayım bugün halledelim." hemen mi?

"Daha erken değil mi?"

"Ne kadar erken o kadar iyi doktor hanım." Onu onaylayıp kapattım telefonu.

Başımı ellerimin arasına alıp biraz düşünmeye başladım acaba hatta mı yaptım diye.

Çünkü tedavi edeceğim kişi Mardinin en zalim ağası diye bahsettikleri Hakan Karabeydi.

2 yıl önce geçirdiği kaza sonucu ayaklarını hissedemiyordu. Bir kaç arkadaşım gidip tedavi etmeye çalışmıştı ama onları 'Sizi işten attırırım' diyerek tehdit etmiş ve geri yollamıştı.

Ne kadar başıma bela almaktan korksam da vicdanım rahat etmezdi. Geçen yarım saatin ardından Ahmet bey beni almış ve Mardinin en büyük konağının önünde durmuştuk 'Karabey' konağında. Zile başıp kapıyı çaldığında. 17 yaşlarında bir kız açmıştı kapıyı.

"Buyur doktor hanım." eliyle içeriyi gösterdiğinde utana sıkıla girmiştim içeri.

"Ahmet bu karı kimdir?" Karı mu? E ben müsade isteyim artık.

"Fizik Tedavi doktoru Ana Ağabeyim içindir." kadının yüzünde resmen memnuniyetsizlik akıyordu.

"Eyi Hakan içeride geçin yanına geliyorum bende." Ahmet bey onu onaylayıp beni bir odaya doğru ilerlettiğinde içimdeki korku gitgide artıyordu. Terleyen avuç içlerimi kotuma sürterek içimden dualar etmeye başladım.

"Ağabey müsait misin?" kapıyı çalan Ahmet bey ile içeride ki sesi bekledik.

"Gel Ahmet müsaitim." sert ve tok ses beni iyice germişti. Kapıyı açıp içeri girdiğimizde gördüğüm şey ilk onun kara gözleri olmuştu. Gözündeki ateş her insanı yakmaya hazırdı.

Dağınık hafif uzamış saçı ve kirli bir sakalı vardı. Yatakta yarı otur pozisyonda resmen beni en derinden incelemeye başlamıştı.

"Ağabey doktor hanım senin için geldi isterse-" Kara gözleri kısa bir süreliğine arkaya kaydığında kendinden emin bir şekilde "Hayır. Çıkın şimdi." dedi.

Kime baktığını merak edip arkamı döndüğümde safir gözlü bana karı diyen kadını gördüm.

"Ağabey lütfen bir şans ver hele."Ahmet bey iyice ısrar etmeye başlayınca sert yüzünü elleri arasına alınca 'Sabır' çekti.

"Hayır diyorum ulan! Neyi anlamıyorsun? Çıkın hay de." inatçıydı demek. Ama ben daha inatçıyım.

Korkumu kenara bırakarak boğazımı temizleyip konuştum. "Ahmet bey bizi biraz yalnız bırakır mısınız?" o kara gözleri bana anlamsızca bakarken Ahmet bey başıyla onaylayıp odadan çıktı bende ardından kapıyı kapattım.

"Kaç para verdi seni buraya getirebilmek için?" sırtım hala ona dönükken derin bir nefes alıp ona döndüm.

"Almadım. Evet teklif etti ama kabul etmedim çünkü buraya kendi isteğimle ve sizin için geldim." biraz damardan girmeye çalışacaktım.

"Çık dışarı beni yalnız bırak. İstemiyorum tedavi falan!" gözlerini gözlerimden çekip kitaplığına bakmaya başladı. Hayır istiyorsun ama sırf birilerine inat tedavi olmuyorsun Hakan ağacık.

"Çıkmayacağım." gözlerini tekrar kahve gözlerime çıkarttığında bu sefer yüzünde şaşkınlık vardı.

"Sen bana karşı mı geliyorsun? Kims-" artık kendimi tutamayarak diğer dişli tarafımı gösterdim.

"Sizin boş tehditleriniz bende ise yaramaz çünkü sizi tedavi etmeden gitmeyeceğim. Buna artık bir son vermeniz lazım. Mardin'e geleli toplam 5 ay oluyor ve sizin adınız her yerde duydum." kara gözlerini gözlerime dikmiş ağzımdan çıkanları bir bir dinliyordu.

"Bütün Mardin sizin ayağa kalkmanızı bekliyorken sizin yaptığınız ise tedavileri reddetmek." güçlü bir nefes çekip son sözlerimi söyledim.

"Bakın akşama kadar vakit veriyorum size ya ayağa kalkmak için çaba gösterir tekrar güçlü halinize geri dönersizin ya da kimse size bir daha yardım etmez ve bu halde olmaya devam edersizin. Akşam sizden haberi bekliyor olacağım iyi günler." artık sabrımın sonuna gelmiştim.Odadan çıktığımda kapıyı da sert bir şekilde çekip çıktım.

Aferin His güzel konuştun aferin kızım.

Devam edecek>







hadi bakalım uzun bir bölüm ile karşınızdayım bakalım hakanın cevabı ne olacak.

Bölüm hakkında yorumlarınız nelerdir? yazın bakalım yorumlara.

HİSAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin