♧Bölüm-5

98 8 3
                                    


"Sevdiğiniz çiçek, milyonlarca yıldızdan yalnız birinde bile bulunsa yıldızlara bakmak mutluluğunuz için yeterlidir."

"Küçük prens"

"Dondurma sever misin?"

"Çok"

4 BÖLÜMDEN DEVAM>>>


Tekrar sıkıntılı bir şekilde nefes verdim resmen Bengü keyfimizin içine etmişti.
Beraber sahile geldiğinizde Hakan sanki sıkıntılı halimi görmüş gibi Bengü ye bir şeyler söyledikten sonra yanımızdan ayrılmış bizde Hakan ile yalnız kalmıştık.

"Dökül hadi." Kafamı anlamaz bakışlarla ona çevirdiğinde o sahile bakmaya devam ediyordu. "Anlamadım?" Şimdi yüzü yüzüme bakıyordu. "Sor hadi soracaklarını biraz hızlı ol ama birazda Bengü gelir."
Demek rahat konuşabilmem için göndermiştim Bengüyü bende fırlatan istifade aklındakileri dilime döktüm.
"Neden tedaviyi kabul ettin?" Kaşlarını alaylı çalmıştı.
"Bunu istemiyor muydunuz kabul ettim işte." Beklediğimiz cevap bu değildi
"Neden beni seçtin burada başka başka doktorlar varken neden ben?" Beklemiyordu sorumu.

"Bilmem öyle gelişti."

2 Gün Önce


"Bakın akşama kadar vakit veriyorum size ya ayağa kalkmak için çaba gösterir tekrar güçlü halinize geri dönersizin ya da kimse size bir daha yardım etmez ve bu halde olmaya devam edersizin. Akşam sizden haberi bekliyor olacağım iyi günler." Genç doktor sinirli bir şekilde kapıyı çarparak çıktı odadan.

Hakan ise kızın asi haliyle büyülenmiş bir şekilde kapıya dalar olmuştu. Tamam. O an tek düşündüğüm adının Hisar olduğunu bildiği doktorun dediklerini düşündü. Haklıydı hemde çok. Kimse ona bu kadar motivasyon vermemişti. Gelen doktorların hepsi korkudan ve mecburiyetten gelmişti. Ama bu doktor öyle değildi. 'Tuttuğunu koparır' dedi içinden. Ama bir şartı vardı eğer burada kalmayı kabul ederse gerçekten tedavisi için geldiğini kanıtlayacak ve tedaviyi sürdürecekti.
Gecenin ikisinde aradı genç doktoru Hakan. Sonrasından gelişti olaylar...

Şimdiki Zaman

Hakan bir şeyler saklıyordu beni seçmesinin bir nedeni vardı. Ben derin düşüncelere dalmışken beni çıkartan o oldu" Dondurma sever misin?"
Severdim hemde "Çok" bak şurada bir dondurmacı var hadi oraya gidelim." Dediği gibi yapıp oraya gittik Bengü arkamızdan gelse de sıkıldığını söyleyip eve gitmişti. O gece deli gibi eğlendik ve güldük insan konuşurken bile eğlene bilirmiş.
Ama ben şunu öğrendim ki Mardinin zalim ağası o gece küçük bir çocuğa dönüşmüştü.

Saate baktığınızda on ikiyi çeyrek geçiyordu. Elimizde pamuk şeker ve balon ile konaktan içeriye girdiğimizde herkesin uyuduğunu düşündük. Ta ki bir kişi hariç. Firdevs hanım Baykuş misali bizim gelmemizi beklemişti. Hakanın gülen yüzü aniden solmuş eski haline geri dönmüştü.

"Odama çıkar beni." Sesiz sesi onun hayata kırgınlığını gösteriyordu. "Hakan nasıl geçti oğlum? Eğlendiniz mi?" Hakan cevap verme tenezzülüne bile girmemişti. Yine aynı sessizlikte asansöre bindiğimizde Hakanı odasına girdik. Kıyafet için Serhat ağabeyi çağırmaya gideceğim sırada elimi tutan Hakan ile dumur gibi kaldım olduğum yerde.

"Teşekkür ederim Hisar." T-teşekkür?
"Ne yaptım ki? Alt tarafı dolaştık biraz." Ne kadar mütevazisin sen öyle Hisar.
"Hayır alt tarafı falan değildi. Hayatımdan en keyif aldığım zamanlardan biriydi." Gözlerinde anlamlandıramadığım bir his ele geçirdi beni. "Sen ilaçlarını içtin mi bakayım?" Diye saçma bir soru sordum. O da ağzıyla 'Cık' sesi yapınca ayaklandım. "O zaman önce üstün değişsin sonra ilaçlarını iç ardından uyu. Yarin egzersizlerinin ilk günü." Yüzüne samimi gülüşümü sunup odadan çıktım ardımdan "Tamam anne" diye gelen sesler kıkırdamadan edemedim.

Serhan Ağabey odadan çıktığında kapıyı çalıp içeri girdim. Ama beklemediğim bir şey oldu Hakan uyumuştu hatta uyumamışım dalmış gibiydi. Uyandırmadan üzerini örtüp yüzünü incelemeye başladım.
Çok masumdu. Sırtına kim bilir kaç kg yük binmişti ki bu hale gelmişti. Gözünün yanındaki ben'e baktım tam yerini bulmuş gibiydi. Aşırı yakışıyordu. Biraz daha inceledikten sonra üzerimdeki yorgunluk ile odama gidip uyumaya karar verdim.

Sabah kalktığımda gökyüzü hiç olmadığından kapalıydı. Dün gece geçirdiğimiz güzel zamandan sonra kendimi aşırı mutlu hissediyordum. Ama içimde anlamsız bir sıkıtı vardı.

Üzerimi değişip Hakanın odasına gitmek için ayaklandım. Odadan çıktığımda karşı odadan yani Hakanın odasından çıkan Firdevs hanımı görünce şaşırmadan edemedim. Onların ilişkisini o kadar merak ediyordum ki.

Fazla vakit kaybetmeden odaya girdim. Hakanın gözleri gözlerime çarptığında yükselen kalp ritmimi aldırış etmemeye çalıştım. Bir kardiyolojiye gitsem iyi olucak.

"Günaydınn Hakan bugün egzersizlerimiz baş-"

"Hakan bey Hakan değil doktor hanım Hakan bey!" neşeli sesim içime kaçmıştı.

"A-anlamadım?" yüzünde hiç bir duygu yoktu. "Gayet açık ve net. Bundan sonra gereksiz samimiyeti bir kenera bırakalım sizde işinizi yapın." ne kadar sakın konuşsa da sesi bir o kadarda serti.

"Ne oldu birden bire dün teşekkür ediyordun şimdi samimiyet kurmayalım diyorsun? Ne ayak?" burnundan sinirli bir şekilde soluk verdi "Haddini aşma doktor! Çık odadan yanlış bir şey söylemek istemiyorum!" gözlerim hafiften yanmaya başlamıştı. Bu anı değişimin arkasında ne vardı? Elbet çıkardı kokusu.

Dediği gibi yapıp odadan çıktım ve kendi odamın yolunu tutum. İçimde tutamayarak hünkür hünkür ağlamaya başladım. Hem birikmişliklere hemde hevesimin kırıklığına

Kapımın çalmasıyla biraz kendimi toplayıp aynaya baktım. Islanan kirpiklerimi elimle düzeltim kapıyı çalanın kim olduğuna bakmak için kapıyı açmaya koyuldum.(Oda baya büyük bu arada demeyin küçücük yerde nasıl hemen açmadı diye)

DEVAM EDECEK>>>

Biraz uzaltım ve düzeltim bu bölümü bakalım nasıl buldunuzz

Okunmalar yavaştan başlamış hadi hayırlı olsun.

Sizce kimdi?

Hakanın bu ani değişimi neden olmuş olablirir?

Firdevs hanım teyze ile bir ilgisi var mıdır?

Haydi yorumlara...





HAKAN&HİSAR

HİSAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin