Mavi Tavşan

60 9 11
                                    

Karan... Karanlıklar diyarı savaşçıların kasvetli sert gezegeni beni kendine bağlayan ne vardı bu gezegende? Neden esen sert rüzgarın dokunuşları tenimde anlamlandırmadığım bir his, acı ve hırs izleri bırakıyordu?

Doğup büyüdüğüm bu gezegene bu kadar hayranken aynı zamanda çektiğim yabancılık duygusunu içimden atamıyor olmam garipti...
Ben Asteria kendi yalnızlığı hırsı ve mücadelesi altında güçlü olmaya zorlanmış bir kızım yani hala bir kız olduğumu düşünen yalnızca benim yaşadığım gezegende benim gibi kızlara erkek gözüyle bakılır dışlanır ve konuşulmazdı çünkü onlara göre kadınlar saygın naif güzel ve alımlı olmalı dişilliğini bastırmadan kendini erkeğine adamış ve onu memnun etmek üzerine olmalıydı ve acı olan haklılar... Gezegenlerde oluşan karışıklıklar erkek kadın rollerinin sorumlulukların karıştırılması sebebiyle ortaya çıkıyor ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geliyorlardı.

Karan kusursuz düzene ve kurallara sahip karışıklık olmayan tek gezegen olarak ayakta kalmayı başarabilmişti
Erkekler savaşır, avlanır ve ailelerini korurlardı; kadınlar ise güzelleştirir bilimle uğraşır yeni şeyler keşfeder ve aile düzenini oluştururlardı.
Bende bu düzene ayak uydurmayı isteyip kendini buna ikna eden bir kızdım başarabilirdim.
Bir kadın gibi giyinip mutlu olmayı çok isterdim ama doğduğumdan beri kimsesizliğim hep garipsenmiş dış görünüşüm hep alay konusu olmuştu, mavi saçlarıma inatmış gibi parlayan simsiyah gözlerim hep garip ve tuhaf olarak karşılanıyordu. Artık bunlara önem vermemeye kendimi yalnızca başarmaya odaklamıştım başarırsam kabul edilirim, başarırsam sevilirim ve eğer gezegene katkıda bulunabilirsem gerçek bir Karan'lı olurum...

Elimde ki bıçakla ormanın en derinliklerinde dolaşmaya başlamıştım avlanmayı sevmezdim her hangi bir Karan canlısına zarar vermek benlik bir hareket değildi her denememde sonuç hep hüsran oluyordu üzülerek gitmesine izin veriyor ve daha sonra bulduğum bazı yenilebilir bitkilerle idare ediyordum.
Çalıların arasında gelen sesle irkilip yerimden sıçradım, kısa sürede toparlanıp sese doğru adım attım tam bıçağımı hazırlamışken gözlerimin önünde ki olağan üstü canılıyla göz göze geldim küçük mavi bir tavşan görmeyi beklemiyordum korkuyla bana bakıp yaralı patisini yere sürerek kaçmaya çalışıyordu.

"AH BE ASTERİA!" diye söylenerek bıçağı kapatıp belime sıkıştırdım minik mavi tavşanı avuçlarım içine alarak patisinde ki yaraya baktım.
Enfeksiyon kapmış ve şişerek ödemleşen derisi yüzümü buruşturmama sebep oldu onu bu halde burada bırakamazdım tavşanı da alarak küçük ahşaptan bozma evime döndüm.

"Ne kadar şanslısın mavi tavşan değil mi?" Şu an seni pişirip iştahla yiyen birine denk gelebilirdin."
Yarasına pansuman yaparak çeşitli sihirli bitkilerden elde ettiğim merhemi sürüp yatağıma bıraktım.

"Aç olmalısın havuca ne dersin?"

İyice delirdim tavşanlar konuşamaz ve ben ona aç olup olmadığını soruyorum evet Asteria yine çok akıllısın!

"Teşekkür ederim." duyduğum ince sesle hemen arkamı döndüm.
"Kim var orda?" ahh! Şimdide olmayan sesler duymaya başlamıştım. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

"Korkma benim, delirmedin ama sanırım aptalsın sihirli bir gezegende yaşıyorsun ve konuşabilen bir tavşan olabilme ihtimali sana tuhaf geliyor."
Diyerek tiz bir kahkaha attı.

Mi minik tavşan kahkaha attı, tavşan konuştu, mavi tavşan konuşabiliyor.

"Tamam Asteria kendine gel yeter bu kadar delirmek yalnızsın sadece ondan oluyor bunlar."
Diye söylenmeye başladığım anda yine konuştu:
"Eee yeter be! Anlasana be kızım ben konuşuyorum been!" tavşanın isyanı üzerine artık gerçekten onun konuştuğuna emindim.

Heyecandan kalbim hızla atıyordu ellerim buz kesmiş hala olan biteni idrak edememiştim, tavşana yaklaşarak:
"Karanda hayvanlar sihirli mükemmel olağanüstü olur fakat daha önce konuşan bir hayvana denk gelmedim. Bizim gezegenimize ait değilsin. Peki ya sen kimsin, nereden geldin, adın ne, gerçekten bir tavşan mısın yoksa kötü bir ruh mu?"
Ard arda nefes almadan sorduğum sorulara gözlerini devirdi derin bir nefes alarak ince sesiyle konuşmaya başladı.
"Asteria Asteria sen Karana ait değilsin ama Karan yönetici ruhu Lord Karan senin kaderin. Herkes seni arıyor ama sen bile kim olduğunu bilmezken onlar seni nasıl bulabilir? Ah pardon kendimi tanıtmayı unuttum, ben Wolpertinger sen bana kısaca Wolpi diyebilirsin. Ben Ay tavşanıyım aynı zamanda kayıp gezegen halkından sadece biriyim ve ben sadece sana aidim..."
Cümlesinin sonlarına doğru fısıltıya dönüşen sesinden yorgunluk akıyordu, benim aklımda milyonlarca soru bırakarak uykuya daldı.

Ne demek istiyordu? Ben Karana aittim hep öyleydim, yalnızdım ama bir açıklaması olduğuna emindim.
"Lord Karan senin kaderin." derken ne demek istemişti?
Ben hiç gezegenin yönetici ruhuyla karşılaşmadım. Karşılaşmayı da istemedim tabi, çünkü Lord Karan'ın korkutucu derecede dominant, kuralcı ve gaddar olduğunu söylerler benim farklılıklarım onu öfkelendirir, benden herkes nefret eder, düzen bozan olduğumu düşünürler.
Lord Karan benim kaderim olamaz, hem buraya ait değilsem nereye aittim? Neden burdayım? Sahi ben kimim?
Günün vermiş olduğu yorgunluk, aklımda ki sorular ve açlık hissiyle kendimi koltuğa bıraktım ve uykuya daldım.

Uyandığımda tavşan yoktu yatağımın üzerinde parlak bir kolye duruyordu merakla kolyeyi elime aldım aniden göz kamaştırarak parlamaya başladı ve fısıltılar duyulmaya başladı. "Kim olduğunu hatırla, karanlık kraldan uzuk dur!" korkuyla kolyeyi yatağın üzerine fırlatım kulübeden çıktım.
Bugün yaşadıklarım fazla gelmeye başlamıştı. Havanın kararmasıyla orman daha ürkütücü bir hal almıştı. Aldırış etmeden yürümeye devam ettim.
Kalbimde tanımlayamadığım bir acı özlem ve boşluğa düşmüşlük kısa sürede göz yaşlarımın akmasına sebep oldu. Garip hissediyordum göz yaşlarım yanağımdan süzüldükçe üzerlerine damlayan bitkilere sanki can veriyordu parlak yeşil rengini alan bitkiler çiçek açıyordu.

Çiçek mi? Karan da sadece koyu yeşil yapraklar ve bitkiler vardı çiçek açmamalıydı bu oldukça tuhaftı.

"Sakın yerinden kımıldama küçük cadı!" arkamdan gelen tok kalın sesle öylece durdum.
Arkamdan bana yaklaşarak hızla belimde asılı olan bıçağı aldı. Nefes alışverişlerim hızlanmışken arkamdan daha çok yaklaşarak bıçağı boynumun üzerinde tutmaya başladı.

"Kimsin sen küçük cadı ve Karan da ne işin var?" diye tıslayarak kulağıma fısıldadı.
Çok korkuyordum kalbim yerinden çıkarcasına atıyordu sessizliğim onu kızdırırken bıçağı daha çok yaklaştırdı korkumun şiddetle artmasıyla adamın hızla geri çekildiğini hissettim. Şaşkınlıkla arkamı döndüğümda sarmaşıklarla bir ağaca hapsolan adamı gördüm.

Benim aksime siyah saçlara sahip iri vücutluydu. Şu an bu durumda olmasak çekici olduğunu bile söyleyebilirdim, büyülü bir güzelliğe sahipti. Hiçbir şeye mantık erdiremiyordum. Tavşan... kolye... çiçekler... Ve şimdide beni kurtaran sarmaşıklar...

Yaklaşık 3dk boyunca ikimizde ses çıkarmadık benim sanki boğazım düğümlenmişti o ise şaşkın ve öfleliydi.
Kendine geldiğinde tek hareketiyle sarmaşıkları param parça ederek onlardan kurtuldu.
Titrek sesimle:

"Ben özür dilerim inanın bilerek olmadı."diyerek af diledim.
Canımı çöpte bulmadım sonuçta dik başlılık yapmanın lüzumu yoktu.
Bana yaklaşarak bileğimi tuttu ve benim bile daha önce görmediğim çınar ağacına benzeyen ize baktı.
Gözlerim büyüdü bu nedir? Vücudum da daha önce böyle bir iz olmadığına emindim.
Kolye, her şey ona dokunmamla değişmişti...

"Benimle geliyorsun!"

diye emir vererek bileğimden çekiştirmeye başladı canımın yanmasıyla artık bende öfkelenmeye başlamıştım.

"Seninle hiç bir yere gelmiyorum! Ordan bakınca tanımadığım adamlarla sürekli bir yerlere gidiyormuş gibi mi gözüküyorum derhal bileğimi bırak!"

Sinirlenmem hoşuna gitmiş gibi sırıtarak bana döndü ve:

"İnan bana kız kaçırmak gibi aptallık yapsam o sen olmazsın." diyerek küçümseyici bakışlar attı ve ekledi:
"Bir lordun emrine itaat etmek zorundasın aksini düşünmek bile istemezsin Kayıp gezegen.."

Olduğum yerde kaskatı kesildim bedenim, zihnim sanki işlevini kaybetmişti hiç bir şey düşünemiyordum söylediği bir çift söz dışında KAYIP GEZEGEN...

GÜNBERİ "Kayıp Gezegen"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin