Ben Kimim?

39 6 6
                                    

Evren... Düzeni olan çok sıra dışı ama mükemmelliğini asla kaybetmeyendi. Gezegenler bizim evrenimizde de vardı fakat bizimkiler insana dönüşebilen yönetici ruhlara sahipti.
Her yönetici ruh kendi gezegeninin halkından sorumluydu.
Karan, yani benim yaşadığım gezegen, savaşçı ve güvenlikten sorumlu gezegendi, Merih; kızıl gezegen sağlık ve şifa gezegeniydi, Lizda ise; sanat ve su gezegeniydi ve bunun gibi bir çok gezegen vardı.
Hepsinin güçleri ve özellikleri kendilerine özgüydü. Biri hariç kayıp gezegen herkesin ağzında olan bir efsaneden ibaretti. Fakat evreni yok etmek isteyen kötü yaratık Yaga'dan korunmak için sihirle kaybolan gezegeni herkes unuttu ve sırlara karıştı...

Tulbar atının üzerinde tanımadığım bir yabancının beline sarılmış bilmediğim bir yere gidiyordum. Atın devasa kanatları saçlarımı savuruyor, rüzgar tenimi okşuyordu.
Düşüncelerimi bir süreliğine unutup gözlerimi kapatarak kendimi o ana bıraktım.
Gökyüzünde süzülerek ilerlerken yabancının varlığını umursamadan kahkahalarla çığlık attım.

Nereye gittiğimi bilmiyordum, neler olacağını bilmiyordum tek bildiğim, senelerdir bomboş olan sıradan ve zorlu hayatımda artık bir şeylerin olmasını istememdi.

Efsanevi at yavaş yavaş inişe geçmişti rüzgarın etkisiyle üşüyordum, yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna emindim.
Yere indiğimizde buraya gelmeyi beklemiyordum. Lord Karan'ın ihtişamlı sarayı.
Yabancı, attan inerek bana baktı, inmemi bekliyordu ben ise hayranlıkla etrafa bakıyordum.
Bu adam tanımadığı ve onu sarmaşıklarla ağaca hapseden bir kadını neye güvenerek buraya getiriyordu?

"İnecek misin yoksa ben indireyim mi seni küçük cadı?"

Sert ses tonuyla tehdit ettiğinde hemen aşağı atladım.
Şaşırtmıştı. Tabi ki onun çevresinde kadınlar attan böyle inmezdi, kibarca yardım isteyerek inerlerdi.

Kolumdan sıkıca tutarak çekiştirmeye başladı. Bizi gören insanlar önce eğilerek yabancıyı selamlıyor, daha sonra bana" garip insan sen de kimsin?" Bakışları atıyorlardı.
Haydi bakalım Asteria bu kadar insanın var olduğu bu yerde ne kadar dayanabileceksin?
İnsanlara alışık değildim bu yüzden pek anlaşabildiğim söylenemezdi.
Çok kalmayacağım sevgili Karanlılar siz rahatınıza bakın, yokmuşum gibi.

Kolumdan çekiştirilerek saraya sokuldum daha sonra yine çekiştirilerek bir odaya hızla girdik.
Kapıyı sertçe kapatıp bana döndü.

"Anlat bakalım." Diyerek kollarını göğsünde bağladı, soru soran gözlerle bana bakıyor konuşmamı bekliyordu.

Derin bir nefes aldım. Alttan almalıydım bir şeyler öğrenmem için kendimi tanıtmam gerekiyordu, korkuyordum başıma neler geleceğinden haberim yoktu uzun bir sessizlikten sonra konuştum.

"Ben Asteria, kendimi bildim bileli Karanda yaşıyorum sıradan bir hayatım var, anlatacak bir hikayem yok. Peki ya siz kimsiniz neden burdayım?" Açıkça kendimi ifade ettiğime inanıyordum.
Soru soran gözleri hala aynı bakıyordu, bana doğru yaklaşarak bileğim de ki izi gösterdi.

"Bir şeyler sonuca varana kadar burda seni misafir edeceğiz sakın yanlış bir hareketin olmasın. Böyle bir izi yalnızca yönetici gezegen ruhuları taşır, yıllardır kayıp olan gezegen olabilirsin korunman gerekiyor herkes ve Yaga senin peşinde eğer kayıp gezegen sen isen tabi."

Söyledikleri kafamı daha çok karıştırmıştı fakat bir şeyler öğrenmem gerekiyordu, bir odaya hapsedilirsem hiç bir şey öğrenemezdim.
Avuçlarının içinden bileğimi çektim bu sırada kendi kolunda ki ize gözüm takıldı. İki kılıç birbiriyle çapraz bir şekilde bağlıydı bu simge bana bir yerlerden tanıdık geliyordu. Düşünceli gözlerimiz bir süre birbirine kenetlendi daha sonra sessizce odadan çıktı gitti.

GÜNBERİ "Kayıp Gezegen"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin