5. bölüm

1K 142 13
                                    

Baygın gibi uyuyan Eren'in avuç içlerini öpmüştü Yalım, cidden ona çekilen yanını bastırmasına, ondan da kaçmasına gerek yoktuysa nasıl sevecekti onu? Yalım kimseyle gönül ilişkisi kurmamıştı ki şimdiye kadar, nasıl sevilir bilmiyordu.

Siyah tutamları sakince okşadı, sanki elleri efsunluydu da ilaçlardan daha iyi geliyordu adama. Tenine dokundukça daha da gevşeyip rahatlıyordu Eren, bu hoşuna gitmişti Yalım'ın.

"Ne kadar sert görünse de yumuşacık saçların var Eren, dokunmak, oynamak pek hoşuma gidiyor." Kendi kıvrılan dudaklarını göremese de farkındaydı herşeyin, gönlünce gülümsüyordu bu adamı düşündükçe bile.

"Yalımmm...."Eren'in fısıldaması daha çok inleme gibi çıkmıştı ve bu da genci biraz utandırmıştı. Eren'in kalkık organı gelmişti aklına, hala öyle mi acaba diye merak etti.

Pikenin ucundan titrek ellerle tuttuğu zaman yutkundu, örtüyü hafif sıyırıp baktığında yarı sert duran kabarıklığı hemen fark etti. Utansa bile merak ediyordu da, Eren ise bilinci uyanıklığın sınırlarında gezinirken uykuya çekilmemek için direniyordu.

Genç adamın pikenin içine bakmasıyla içini bir heyecan sardı, sadece iki kişinin girdiği özel hayatında bu kadar heyecan yaşamamıştı daha önce. Her ne kadar erken olsa da, Yalım'ın ona dokunmasını ümit ediyordu.

Yalım merakla kabarıklığa bakarken yine o büyük haline döndüğünü fark edip yutkundu, Eren'in gözleri kapalı olsa da göğsü az önceye göre daha hızlı inip kalkıyordu. Eren Yalım'a numara mı yapıyordu?

"Eren?" Sorar tonuna bir cevap alamamıştı ama derin bir nefes sesi odada yankılanmıştı. "Kandırma beni, uyumuyorsun."

Eren içinden küfürler ediyordu kendine, belki daha iyi rol yapabilseydi şuan teninin sıcaklığını orada hissedebilirdi. 'Aptal Eren' diye söylendi içinden kendine.

"İstersen... dokunabilirsin Yalım." Yüzü kızarsa da istiyordu bunu, keşke dokunsaydı Yalım.

"Ayıp olmaz mı, mahrem yerin sonuçta?" Yalım'ın sesi nefes nefese miydi, yoksa ona mı öyle geliyordu?

"Olmaz, sen benim için yabancı değilsin Yalım. Dokunabilirsin." Onu ikna etmek için konuşurken kendi heyecanının farkına vardı.

Yalım bir anlık cesaretle elini adamın kabarık organına bastırdı, Eren ani gelen dokunuşla derin bir nefes aldı. Bunun yaşanıyor olması onu heyecandan ölecek hale getirmişti, Yalım ise kıpkırmızı bir suratla ilk kez dokunduğu sertliği hissetmeye çalışıyordu.

Atası ona hep zulüm ettiğinden, normal bir ergen gibi vücuduyla tanışamamıştı. Hiç böyle büyümemişti kendi uzvu, ama elinin altında kalp gibi atan organ hem semsert hem de ateş gibi sıcaktı.

Keşfetmek istercesine elini hareket ettirdiğinde Eren derince inledi kendini tutamayarak, Yalım'ın gözleri hızla ona döndü. Sonra elini ateşe dokunmuş gibi çekip arkasına sakladı, Eren hayal kırıklığı ve bariz bir arzuyla ona bakıyordu şimdi.

"Eren.." ne diyeceğini bilemeyip oturduğu yerde kıpırdandı genç, Eren onun diğer elini alıp öptü sıkıca.

"Gitmedin ya, bana ne istersen yapabilirsin Yalım. Gitmezsen... ben senin olurum, sadece senin yanımda olman bile bana yeter. Sen benim ruhumun ışığı, güneşisin."

Yalım deli gibi atan kalbiyle yakışıklı adama bakarken alt dudağını ağzına çekmiş eziyet ediyordu resmen. Eren ise onu razı etmek için neler demesi gerektiğini bilmiyor, sürekli dokunmak istiyordu.

Belki dokunuşlarına alışırsa, ileride.... ileride ne olurlardı? Sevgili? Arkadaş? Fuckbody? Eş?

Eş.... eşi olabilir miydi Yalım, ister miydi ki? Bilmiyordu, öğrenmek istiyordu ama kaçmasından korkuyordu.

"Ana dedi ki, biz seninle olursak ardımızda dururmuş, bizi korurmuş. Kimselerin bize laf konuşmasına izin vermezmiş, ben senin de ananım dedi bana." Yalım tek nefeste konuşunca Eren'in ruhu kanat açtı, önünde hızla bir şeyler konuşan gencin ruhunun üstüne kondu sanki.

"Doğru demiş annem, artık seninde annen. Peki ben neyinim Yalım?" Ağzı açılan gencin sesi çıkmadı, ama kızaran yüzü kendini, hislerini ele veriyordu.

"En yakınım..." zorlukla çıkarttığı iki kelimeyle Eren doğrulup genci kollarına çekti, ikisinin kalbi de çok hızlı atıyordu.

"En yakının bensem, bundan sonra hiç yanımdan ayrılma. Beraber uyuyalım, beraber uyanalım. Yiyelim, içelim, hep beraber olalım. Ben sana bakarım Yalım." Yalım adamın güzel kokusuyla mayışmış olduğu için sadece kafasını sallayabildi, tabi ki Eren bunu kabul etti olarak anlayıp havalara uçtu.

"Eren... bir şey sormam gerek." Eren geri çekilip beyaz tende gözlerini gezdirdi.

"Ne istersen sorabilirsin."

"Sen de ben gibi, böyle erkek mi seviyorsun da bana böyle yanaştın?" Eliyle hala kalkık olan organı işaret etti utanarak.

"Senden önce kadınlar vardı, artık sadece sen Yalım." Kadınları duyunca kaşları çatılan genç yüzünü yan çevirip dudaklarını büzdü.

"Sen daha önce de mi hep erkeklerden hoşlandın?" Eren'in meraklı sesiyle yüzünü ona döndü, köydeki tüccar adam geldi aklına.

Adam bir kaç kez tarlaya kadar gelmişti sırf Yalım'ı görmek için, onun o iri kollarını görünce bile karnı kasılırdı o zamanlar. Mendil ve kemik bir tarak bile getirmişti adam ona, Yalım'ın herkesin aksine çenesine kadar uzattığı sarı saçlarına hayrandı sonuçta.

"Bir çok kişi peşimdeydi, atam bastonunu gösterene kadar köşeyi dönerlerdi." Uydurup anlattığı şeyle Eren dişlerini sıkmıştı, ama Yalım'ın yüzü düştü.

"Hepsi göçtü tabi öte dünyaya." Eren geçmişi özlemiş olabileceğini hiç düşünmemişti, içi burkuldu.

"Özledin mi babanı?" Yalım hızla gözlerine baktı ve başını iki yana salladı.

"Yok, sevmezdi zaten beni. Hep sopa atardı, bir erkek yanaştırmazdı yanıma. Atam yüzünden tüm arkadaşlarım uzak durmaya başladı benden, beni sopalar, onlara da küfrederdi." Gözünden bir yaş düştü.

"Ama anamı toprağa koyamadım, soğuk yüzünü öpemedim Eren. Anana ana dedikçe şuramda bir ateş yanıyor." Eliyle göğsünün ortasına bastırmıştı, sanki biraz daha bastırsa sönecekti o ateş.

Eren çocuğun elini çekip olduğu yeri öptü hafifçe, kollar boynuna dolanıp onu daha çok göğsüne çekti ve iki yüz yıl sonra Yalım anası için çocuk gibi hüngür hüngür ağladı.

Kolları arasındaki Eren'in kafasına alnını yaslayıp iç çekerek uzun uzun döktü inci yaşlarını. İyice sakinleşince uykusu geldiğini fark etti, yağmur dinmiş gökkuşağı açmıştı kalbinde.

Belki de anasının yasını bile tutamamış ve o yüzden mutlu hissedememişti onca yıl. Şimdi oldukça gevşemiş hissediyor ve resmen uyukluyordu, Eren onu yatağa çektiğinde sesinin çıkmaması da sırf bu yüzdendi zaten canım.

Adamın kokusuna bayıldığı için falan değil...

Eren genci göğsüne çekse de Yalım öyle heyecanlandığı için arkasını dönmüştü. Derin bir nefes alan Eren gence sıkıca sarılmıştı, bu şekilde nasıl uyurdu bilemiyordu.

Yalım kısa sürede uykuya dalsa da Eren'in vücudunun iki kez uyarılıp terk edilen organı başka planları devreye sokması için Eren'i yoldan çıkartmaya çalışıyordu. Eren zaten yoldan çıkmak için bahane arıyordu ama ilk günden Yalım'ın güvenini sarsmak istemiyordu.

Çocuğun kokusunu içine çekip elini sertliğine attı, sabunla karışmış ten kokusu her zaman bu kadar erotik miydi bilmiyordu. Ama özellikle şuan tam anlamıyla afrodizyak etkisi bırakıyordu adamda, eşofmanını biraz aşağı çekip bir peçete serdi üstüne.

Gencin onu mest eden kokusuyla bir kaç okşamada sona ulaşmayı beklemese de çok dayanamamıştı. Titrek hareketlerle kendini temizleyip peçeteleri yatağının yanındaki çöp kutusuna attı.

Uykudan uyandığında Yalım'ın onun kolları arasında olacağını bilmenin mutluluğuyla huzurlu bir uykuya daldı.

RUHUMUN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin