Yalım'ın artık kimliği vardı, çok garip bir şekilde polislerin gbt sorgulamaları için onları durdurmasıyla başlamıştı bu süreç. Kim olduğunu hatırlamayan, hafıza kaybı yaşayan biri olduğunu anlatan Eren'e hayretle bakmıştı.
Hastaneye gitmiş, kan grubu öğrenilmiş ve bir çok test yapılmıştı. Yalım ilk başta korksa da Eren hep yanındaydı.
"Yalım Sakabel... resmi olarak soyadımı verdim sana. Kocanım işte..." Eren'in soyadını almıştı, onunla aynı soyadı taşımak istemişti genç.
Eren koluna tutunup yürürken elindeki bastonu yere sürtüyordu, görse bile görmüyor gibi rol yapıyordu. Mecburdu, çünkü bunu kimseye açıklayamazdı.
"Kocamsın tamam..." Eren sabah kimliği geldiğinden beri aynı şeyi söyleyip duruyordu.
"Güzelim, canın bir şey istiyor mu?" Yalım elini onun elinin üstüne koyup sırıttı, Eren onu anlayıp gülmüştü.
"Annem izinli bu hafta, biraz sabret." Yalım omuz silkip daha çok sırıttı, biliyordu adamın onun hevesine dayanamadığını.
"Bakma öyle sırıtarak, tamam. Gece o uyuyunca sırıt böyle de... bak o ağzını yemiyor muyum gör." Yalım gözlerini adamın gözlerine dikip yüzüne yaklaştı.
"Ben seni yiyeceğim ama, sözün vardı." Eren yutkunup hafif tombullaşmış gence baktı, ardından başıyla onayladı sözlerini.
"Tamam tatlım, ye beni komple de kurtulayım." Yalım gülerken karşıdan gelen adamı fark etti, gözleri büyüdü.
"Ne oldu güzelim?" Adam uzun boylu ve kaslıydı, ama tanımıyordu haliyle.
"Bu o tüccar, bana hediyeler getiren. Nasıl olabilir bu?" Şaşkındı, aşırı şaşkındı hem de.
"Yalım...." Eren'in sert sesiyle yutkunup ona döndü, çatık kaşlarıyla kendisine bakıyordu.
"O nasıl yaşayabilir Eren, imkansız...." Eren onu deli gibi kıskanmıştı şu an, ileri doğru hızlı adımlarla çekiştirdi genci ve ara sokağa girdi. Sessiz sokakta yalnızdılar.
"Çok mu özledin tüccar beyini, hmmm?" Sinirli sesiyle şok oldu Yalım, neden öyle konuşuyordu.
"Neden özleyeyim?" Şaşkınca soruşuyla yutkundu adam, siniri dağılıyordu yavaşça.
"Çok dikkatli baktın da, özledin sandım." Rahatlayan Eren gence yaklaşmaya başladı.
"Benim kocam olduğunu unuttun galiba, ben kocam varken başkasına mı bakarım hiç?" Yalım adamın yanaklarını okşamak için elini uzatınca avcuna kona öpücükle gülümsedi.
"Kocanım tabi, soyadımı da aldın. O adamın eskiden verdiği hediyelerden daha değerli bu..." eğilip gencin yanağını ve boynunu öptü hafifçe.
"Sen bana daha değerli şeylerde verdin, aile, ev, sevgin en değerlisi ama..." Yalım da onun boynunu öpünce Eren birden yükselmişti.
"İleride bir otel var, oraya mı gitsek?" Yalım anlamamıştı, otelin ne olduğunu bilmiyordu.
"Otel ne satıyor, bir şey mi lazım?" Eren gülüp kulağına sokuldu.
"Oda kiralıyor, günlük, saatlik yada istediğin kadar..." Yalım kızarıyordu, omzuna hafif bir şekilde vurdu utançla, hiç utanmak bilmiyordu bu Eren.
"Yürü gidelim." Kolunu tutunca gülmüştü, hızlı olmasalarda içleri kaynayarak girdiler otele.
"Abi bize dört-beş saatlik güzel, küvetli bir oda verir misin?" Adam ikisine ve Eren'in elindeki bastona baktı.
"Kimlikleri alayım beyefendi." Soyadları aynı olunca kardeş sanmıştı onları.
"Buyrun, arkadaşım size eşlik edecek." Anahtarı diğer görevliye uzatıp ilgilenmesini sağladı.
Odaları son kattaydı ve oldukça güzel bir şehir manzarası vardı, Yalım hayranlıkla manzarayı izliyordu. Eren arkasından sarılıp boynunu öpünce gülümsedi. Kollarında ona doğru dönüp sıkıca öptü dudaklarını, Eren de onu öpmüştü.
Kalbi pır pır ederken soymaya başladı onu, ikiside çıplak kalınca az önce doldurdukları küvete girdiler. Yalım ilk kez küvette yıkanıyordu, çok hoşuna gitmişti. Eren küvette onu kucağına çekince gülümsedi, minik göğüs uçlarına öpücükler konduruyordu zevkle.
"Emsene Eren, hadi..." sesindeki isteği duyabiliyordu Eren, sağdaki ucu ağzına çekip emdi, ince bir sesle çıkan inleme banyoda yankılanmıştı sanki.
"Gireyim mi Yalım?" Hevesle kafa sallayan gence bakıp gülümsedi, kendini çok şanslı hissediyordu.
"Parmağınla yap önce, öyle çok güzel oluyor." Yanda duran saç kremine uzandı Eren, azıcık sıktı parmaklarına. Yalım kalçasını sudan çıkartmış bekliyordu.
İçine giren parmakla bir kez daha inledi, şimdiden zevk almaya başlamış ve hafifçe inliyordu. Eren onu hızla parmaklarken ikinciyi de sokuverdi, ağzı açılıp kaldı öylece.
"Diğerini de Eren... hadiii..." sabırsızdı, zevkin daha çok vücudunu ele geçirmesini istiyordu.
"Sakin ol güzelim, yavaşça yapmalıyız. Zarar görmeni istemem." Yalım hırsla adamın saçlarına asıldı, bir an önce olsun istiyordu.
"Hadi dedim Eren, bir şey olmaz. Seni istiyorum... hadi..." Eren derin bir nefes alıp parmaklarının dördünü de içeri soktu.
"Tamam o zaman, zıpla Yalım. Eğer güzel zıplarsan hemen yapacağım." Yalım doluluk hissiyle mest olup zıplamaya başladı. Su küvetten taşıyordu o zıpladıkça...
"Eren, sen gir... ne olursun... hadi kocacığımmm..." Eren parmaklarını çektiği gibi kendini itti deliğe, sertliğiyle birlikte sıcak sularda girmişti içeri ve bu genci delirtmişti.
"Oldu mu istediğin kocasının bir tanesi, hmm? İçindeyim, en derininde... zıplayacak mısın artık?" Yalım kafa sallayıp zıplamaya başlayınca ikisinin inlemeleri banyoyu sardı.
Eren meme uçlarını hafifçe sıkınca genç aniden oturuverdi sertliğin üstüne, o kadar sert oturmuştu ki... karnında bir şişlik oluşmuştu. Eren yüksek sesle inleyince aynı şeyi tekrar etti Yalım, kalçalarına gömülen parmaklar onu daha da hızlı hareket ettiriyordu.
O tanıdıklaşan kıvılcım bedenini sararken sesi tizleşmeye başladı, daha hızlı inip kalktığı için suyun sesi bedenlerinin sesine karışıyordu. Büyük bir çığlıkla sona ulaştı, Eren alttan kendini içine gömüp neredeyse hırlayarak boşalınca kafasını onun omzuna gömdü.
Hem yorulmuş, hem de rahatlamıştı. İçinde sertleşen aleti hissedince yutkunup kafasını kaldırdı, kaymış gözlerle fena halde çekici duran adama baktı. Daha yeni boşalmıştı halbuki...
"Yine mi...." Eren sırıtarak ayağa kalktı ve kucağındaki gençle odaya geçti. Yatağa uzanırken bile içinden çıkmamıştı, onu altına alıp gülümseyerek içine girip çıkmaya başladı.
"Sana doyamıyorsam demek ki..." uzanıp dudaklarını derin derin öptü, boynunu ve kulaklarını iz kalmayacak şekilde emdi...
İkinci kez sona ulaştıklarında Yalım yorgunluktan uyumak üzereydi, Eren onun uykulu yüzünü izleyip gülümsedi. Bebek gibi güzel, deli gibi cilveliydi ve onun hayat yoldaşıydı.
Biraz uyumasına izin verip sonra da onun içine girmesine yardım edecekti. İlk kez yaşayacağı bu şey için heyecanlı ve meraklıydı doğrusu. Burnunda eşinin kokusuyla gözlerini yumdu ve kısa ama dinlendirici bir uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN IŞIĞI
RandomGece ay tutulması olduğunu bilmediğinden ailesi kızıp sokağa fırlatmıştı onu, halbuki herkes bilirdi tutulmaların efsunlu zamanlar olduğunu Babasının 'kaybol gözümün önünden' demesini kaldıramamıştı, 'keşke' dedi çocuk... 'keşke tamamen kaybolabilse...