*ੈ✩‧₊˚
lee minho
jisung'un gruba attığı mesajla beraber ilk önce ne olduğunu anlamaya çalışmış, jisung hastanede ayağının alçıda olduğunu söyleyince hiç beklemeden changbin'le beraber hastaneye gelmiştik. biz geldikten birkaç dakika sonra da hyunjin ve felix gelmişti.
felix'e yoldayken mesaj atmıştım hastaneye gittiğime dair, o da o yüzden hyunjin'le beraber gelmek istemişti.
jisung alçılı olan ayağıyla yatağında yatarken yanında hyunjin oturuyor ve sevgilisinin elini tutuyordu. turp gibiydi zaten jisung, hâlâ aynı neşesiyle kırık olan ayağıyla dalga geçmeye ve felix'le bana nasıl olduğunu anlatmaya devam ediyordu.
"sonra ben çıktım marketten, bi' tane çocuk da yola bir şeyler çiziyordu. napıyon la dedim yanına gittim, 'abi pipi çiziyorum yola' dedi. baktım çocuğa boş boş sonra bi' baktım araba son hız üzerimize geliyor. çocuğu kaldırdım attım kaldırıma, ben de tam çıkacaktım kaldırıma ayağımı ezmiş orospu."
felix gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra omzuna attığım elimi eliyle kenetledi ve benim tepkime bakmak için kafasını döndürdü. jisung'a bakıyordum, bu çocuğun bu kadar salak olması beni yoruyordu.
"bu çocuk aynı ben," dedi changbin oturduğu sandalyesinden kalkarken. "ben olsam çocuğun pipi çizmesini yardım ederdim araba ikimize birden girerdi." felix kıkırdadı.
"siz salaksınız ya gerçekten diyorum." dedim.
jisung oturduğu yerde hyunjin'in sayesinde biraz daha dikeldi. "hyung kızma ya bir şey olmadı sonuçta."
"araba ayağını ezmiş amı..." küfrümü tamamlamadım. "ya sabır."
felix'in sakin sesini duydum hemen yanımda. "sakin ol minho, daha kötüsü de olabilirdi."
"evet felix, konuş!" diye atladı jisung hemen. devam etti sonra. "bana kötü kötü bakmayın rica ediyorum, suçlu olan ben değildim, sürücü aptalmış." hyunjin ve bana yönelik konuşmuştu.
"tamam neyse..." dedi hyunjin. yatan sevgilisinin eliyle oynamaya devam ederken yanından kalktı. "bir şey istiyor musun?"
"acıktım! yiyecek bir şeyler alsanız hiç fena olmaz."
"tamam güzelim, alırım ben şimdi aşağıya gidip."
"zıkkım ye." dedim, sonra felix gülerek omzuma vurdu. "ya zorbalama çocuğu!"
"hak ediyor." diye mırıldandım.
changbin olduğu yerde dönüp ofladı. "yarın buluşamayacağız senin yüzünden çocuk," dedi işaret parmağını jisung'a yöneltirken. "jeongin'i özledim ben."
jisung biraz düşündü, yarın buluşamayacak olmamız onun da moralini bozmuştu. "bize gelin, annemle babam yarın dayımlara gidiyorlarmış, gece gelirler. nasıl olur, biliyorum çok iyi olur. gelin lütfen!"
bir süre kimse konuşmadı. jisung dudağını büzüp şımarık bir edayla konuşmaya devam etti. "gelin diyorum, ben konumu atarım hep beraber gelirsiniz. chan hyunglar da gelsin!"
"iyi tamam, bakarız." dedim kimse bir şey söylemeyince. benden sonra felix konuştu. "sen dinlenmeyecek misin jisung?"
"ben yatıyorum sadece, yarın gelirseniz de sadece yatacağım. gayet dinlenirim yani. lütfen gelin."
hepimiz geçiştirerek onayladıktan sonra jisung bizim eve gitmemizi söylemişti. hyunjin de bizimle beraber hastaneden çıktıktan sonra büfeye uğrayıp sevgilisine içecek ve yemek aldıktan sonra bizimle vedalaşmış ve yukarı çıkmıştı. felix, changbin ve ben benim arabama bindikten sonra ilk önce changbin'i bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black star, minlix ✓
Fanfictionvücuduna küçük dövmeler yaptırmayı seven felix ve yıllardır gittiği dövmecisi minho.