namnamanamyıldız unutmayınanmanmanma⭐
*ੈ✩‧₊˚
lee minho
tam olarak ne hissettiğimi ben de bilmiyorum. jisung bana felix'in zehirlendiğini söylediğinde hiç düşünmeden grup sohbetinden çıkarak felix'e yazmıştım. bir yandan da yukarıdan jisung'un yazdığımı anladığı için bana söylediği garip şeyleri okuyordum. yine de o an kendime engel olamamış, felix'in iyi mi kötü mü olduğunu ondan duymadan rahat uyuyamayacağımı düşünmüştüm.
hatta yazmak da endişelerimin dinmesini sağlamamış o bana mesajlar atarken evimden ayrılarak arabama binmiş ve felix'in evine gelmiştim. hatta şu an kapısının önünde dikiliyorum kapıyı açmasını beklerken.
felix sonunda kapıyı açtığında vücudunu göstermeden baktı bana. gözlerim gözleriyle kesiştiğinde kaşlarım havalandı, elimdeki poşeti sıktım istemsizce. kalbim gereksiz ve yersiz bir şekilde hızlanmıştı ve ben sebebini bilmiyordum.
zar zor çıkan sesini duydum sonra. "hyung, gelmeyecek misin?"
kapıyı geçmem için iyice araladığında gözlerini üzerimden hiç çekmedi. bense gözlerimi kaçırıp ayakkabılarımı çıkarttım ve içeri girdim. kapıyı kapatarak sırtını kapıya yasladı, hâlâ bana bakıyordu. sanki ayakta duracak mecali bile yok gibiydi.
gözlerimin içine bakmaya devam ederken muhtemelen benim konuşmamı bekledi ama ben sadece onu izliyordum. muhtemelen bir süredir hiçbir şey yememiş olduğundan dolayı yüzü bembeyaz kesilmişti. dudakları aralıktı. normalde pembe olan dudaklarının rengi bile ten rengine yaklaşmaya başlamıştı. yine de hâlâ çok güzeldi.
benim bir şey söylemeyeceğimi anlamış olsa gerek daha fazla ayakta dikilmememiz için derin bir nefes aldı ve adımladı bana doğru. yanımdan geçerken sesini duydum.
"hoş geldin. keşke zahmet etmeseydin."
"sorun değil felix, zahmet değil bu benim için." arkasından ilerledim. salona geçerek bir koltuğa oturdu, ben de onunla beraber oturdum. battaniyesini bacaklarına doğru çekti.
"üşüyor musun?"
"hayır ama uykum var. midem bulanıyor."
"ilaçlarını içmedin mi hâlâ?" gözlerini kaçırdıktan sonra reddetti beni kafasını sallayarak. "içmezsen miden bulanmaya devam eder, felix."
"ama hiçbir şey atmak istemiyorum ağzıma."
"ben geldiğim için bir şeyler yemek zorundasın," dedim. "iyileştireceğim seni."
"hyung..." güldü. gözlerim çok kısa bir süreliğine gülüşüne takıldıktan sonra konuştum. "ilaçların nerede bakalım?"
"of, odamda. üşenmezsen alabilirsin, masamda duruyor."
"üşenmem." koridorun sonundaki odasına girdikten sonra odasına kısaca bir göz gezdirdim. açıkçası incelemek istesem bile rahatsız olabilir düşüncesiyle odada kalma süremi en kısada tutmaya özen göstererek gördüğüm ilacı alarak çıktım odasından.
aşağı indiğimde gözlerini kapatmış koltuğun başına yaslamıştı kafasını. benim geldiğimde anlayınca gözlerini açtı. sehpadaki su bardağını alarak ona uzattım, sonra da ilacı. "iç bakalım. sonra da bir şeyler atıştıracaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black star, minlix ✓
Hayran Kurguvücuduna küçük dövmeler yaptırmayı seven felix ve yıllardır gittiği dövmecisi minho.