1.Bölüm: O Vuruldu, Ben Öldüm...
"Saat on ikiyi geçtiğinde, yıldızlar parıltısını gösterdiğinde, ayın ışığını yansıttığı pencerene bak... Ben orada olacağım..."
Bir ses vardı. Tiz bir ses...
Anlam veremediğim bu ses, beni ölüme götürüyordu sanki. Ölmüyordum ama eşiğine gelmiştim. Göğsümün hemen altında ki bu sızı canımı o kadar yakıyordu ki, ölmesem bile ölmek istiyordum.'Ölüm gelse bana, bu acıyı hiç çekmesem' diyordum kendimce. Ama yok, olmuyordu. Acı içerisinde kıvranmaya devam ediyordum. Gözlerimi hafif bir şekilde açmaya çalıştım. Sanki sımsıcak yatağından kalkmak istemeyen bir öğrenci gibiydim. Gözlerimi açmakta o kadar zorlanıyordum ki...
Sırt üstü bir şekilde uzanmış, sağ elimi göğsümün hemen altında ki yarama bastırmıştım. Kendime geldiğim an öksürmeye başladım.
"Ölüyorum, lütfen... Lütfen, yardım edin... Yardım..."
Yaramın üzerindeki elimi yere dayadım ve ayağa kalkmaya çalıştım. Sanırım bayılmıştım, hiçbir şey hatırlamıyordum. Yerimden doğrulamayacağımı anladığım an, hemen arkamda ki dolabın koluna tutunarak kendimi dolaba doğru çektim. Sırtımı yasladığım an derin nefesler almaya çalıştım.
Nefes alamıyordum, almak için savaşa giriyordum resmen. Hayatımda ilk defa bir nefese hasret kalmıştım ben.
Nefes alışverişi yapmaya çalışıyordum. Tabii, almaya başlamıştım ama bu sefer veremiyordum. Derin nefesler almaya çalışırken başımı soluma çevirdim.
İşte o an, hayatımda ki en büyük şoka uğramıştım. Yerde kanlar içerisinde yatan, parmaklarında bile tek bir kıpırdanmanın olmadığı en yakın arkadaşım... Lee Minho.
Gözlerimi fal taşı gibi açarken bağırdım, "HYUNG!?"
Ani bir hızla dolabın koluna tutundum ve ayağa kalkmaya çalıştım. Göğsümün altında ki bu yara beni deli edercesine canımı yakarken nefes almaya çalışıyordum. Ayaklarım titriyordu, neler olmuştu böyle. Ben bu hâle nasıl gelmiştim?
O bu hâle nasıl gelmişti?
"HYUNG!?" Tekrar bağırdım ama cevap alamadım.
Zar zor yürüyerek ona doğru ilerlemeye başladım. Yanına geldiğim an ayaklarımın üzerinde duramayıp yere düştüm.
Yerde yatan en yakın arkadaşıma baktım. Onu uyandırmak istercesine dürtmeye çalıştım.
"Hyung, lütfen uyan... Ne oldu? Hyung!"
Lanet olsun, hiçbir şey hatırlamıyorum.
"Minho Hyung! Lütfen! Uyan, bana neler olduğunu anlat! Hyung... Lütfen..."
Uyanmıyordu...
Asla ümidimi kesmedim, onu dürtmeye devam ettim. Omuzlarını tutarak sarsmaya çalıştım ama nafileydi. O uyanmıyordu...
Göz yaşlarına boğulurken hıçkırıklarım zaten gelmeyen bu nefesimi daha çok kesiyordu. O uyanmazsa ben ne yapardım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY NAME? ~ WHO KİLLED MİNHO?
Fanfic"Söylediğin o sözlerin, yaptığın her davranışın sana bir gün döneceğini biliyorsun değil mi, Lee Minho? Rica ettiğin şeyin veya kaba bir şekilde söylediğin o sözlerin bir gün eylemlere geçeceğini bilmen gerekiyor. Ölüm mü istiyorsun? Ölüm sana gelec...