1- BÖLÜM / KARANLIK

196 18 10
                                    

GÜNÜMÜZ- İSTANBUL

Ani karar ile yapılan toplantıya yetişmeye çalışıyorduk. Sık sık ani toplantılar yapılıyordu, o yüzden alışkındık. Alışkındık diyorum, çünkü her zaman yanımda olan Dora ve Bora vardı. Üniversitede tanışmıştık. O zamandan bu yana birbirimizin en iyi arkadaşı olmuştuk. Hepimiz çok kötü şeyler yaşamıştık. Ben lisede çok ağır bir şekilde zorbalığa uğramıştım.

Dora sokaklarda büyüdüğü için sokaklarda dövülmüştü. Bora küçük yaşlarda babasını kaybettiği için babasız büyümüştü. Hepimizin içinde bir yarası vardı. Bunları hatırladıkça içimizde bir şeylerin kanadığını hissediyorduk.

"Tutku sen iyi misin?" Dora'nın sorusu ile aynadan ona baktım.

"İyiyim. Neden sordun ki?"

"Yapma Tutku. Seni hiç tanımıyor muyuz sanki? Hadi anlat. Ne oldu?"

"Zorbalık yaşadığım günler aklıma geldi." Hepsi bir anda yutkundu. Onların da içinde bir şey kanamaya başlamıştı. Onlara zorbalık yaşadığım her günü anlatmıştım. Onlarda bana yaşadıklarını. Hepimizde bir yara vardı. Bu yara o günlere geri dönüğümüzde acıyordu.

Geldiğimizde hemen toplantı odasına çıktık.

"Hoşgeldiniz çocuklar. Oturun hemen başlayalım." Her zaman oturduğumuz yere oturduk ve dikkat ile dinlemeye başladık.

"Çocuklar size yeni bir görev vereceğiz." Görev kelimesini duyduğum an duruşumu dikleştirdim. Görevleri bize gittiğimiz şehirdeki askerlere veya polisleri gizli bir şekilde yardım etmemiz için ve kolaylık sağlamamız için gönderiyorlardı. Ama genellikle bir aydan uzun sürede çözülemeyen olayların olduğu yerlere gönderiyorlardı.

"Görev nedir müdürüm?"

"İzmir de bir asker grubu var. Türkiye'nin en iyi asker gruplarından birisi. İki aydır bir terörist grubu'nun peşindeler. Ellerinde terörist grubunun en önemli üyelerinden birisi var. Ama bu adam bir şizofreni hastası. Sizi psikoloji alanında sıkı bir şekilde eğittik. Oraya bir psikolog olarak gideceksiniz ama gizlice askerlere teröristleri bulması için yardım edeceksiniz. Hemde onu tedavi edeceksiniz." Bu şu ana kadar en zor görevlerden bir tanesi olabilirdi. Aslında birçok kere zor görevlere gittik. Ama bir şizofren hastasını tedavi etmek zor olabilirdi.

"Merak etmeyin. Görüntülü dersler ile yine dersler olacak. Aynı şekilde ajan olduğunuzu kimseye söylemeyeceksiniz."

"Tamam müdürüm. Ne zaman gideceğiz?"

"Bu akşam yola çıkın. Orada sizin kimse ajan olduğunuzu bilmiyor ve bilmeyecek. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı." Toplantı odasından çıktıktan sonra arabaya indik.

"Bu görev zor olacağa benziyor."

"Şizofreni hastası. Tabii ki zor olacak."

"Ne zaman kolay bir görev oldu ki? Neyse, bu görevi'de başarı ile tamamlayacağız."

"Aynen." İkisiyle'de ellerimi çarpıştırdıktan sonra arabaya bindim.

"Akşama kadar hazırlanalım. Sonra ben sizi gelip alırım. Yola çıkarız."

"Tamam." İlk önce Dora'yı sonra Bora'yı bıraktım. Bende evime geçtim. Girince ilk önce duşa girdim. Saçlarımı kuruttuktan sonra saçımı basit bir şekilde ördüm. Hemen bavulumu hazırlamaya geçtim. Bavulum çok büyük değildi. Eskişehir'deki hava durumuna baktığımda sıcak olduğunu gördüm. Ama bazı günleri ise yağmurlu gösteriyordu. O yüzden bir iki tane çok kalın olmayan kazak aldım.

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ AYDINLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin