20

31 4 2
                                    


Derin odasına girdiğinde şaşırdı. Lütfü de oradaydı ve hemen elini uzattı.

" Tebrik ederim. Deren ablaya ve Emin abiye tebriklerimi ilet lütfen."

Odadakilerde aynı temennide bulundular ve Lütfü gidince Rabia Derin'e yanaştı.

" Sen bu yakışıklıyı nereden tanıyorsun da bu kadar aileni biliyor? Bizden sakladığın bir şey mi var?"

Derin iç çekti. Neyse ki, Tolga imdadına yetişti.

" Rabia, sana ne be arkadaşım. Neden bu kadar meraklısın? Git işinin başına."

Rabia, sinirle Tolgaya baktı ve ağzının içinde bir şeyler mırıldanarak masasına gidip güya bilgisayarda bir şeyler yapıyor gibi görünse de Derin'e teres ters bakmayı sürdürdü.

Çıkışta Mert, kapının önünde arabasına dayanmış telefonla konuşuyordu.

Derin'i görünce kapısını açtı. Telefonda kiminle konuşuyorsa Çince konuşuyordu. O sırada kapıdan çıkan Tolgayı eliyle selâmladı. 

Rabia, bu kez gözlerini açmış Mert'e bakıyordu. Sonra arabanın içinde Derin'i gördü bu kez iyice şaşırmış kafası karışmış görünüyordu.

 Koşarak Tolganın tanına gitti Tolga arabasına binmeden onu yakaladı ve konuşmaya başladılar.

Tolga, bir Derin'e, bir Mert'e bakarak Rabia ya bir şeyler anlatıyordu. Rabia bir ara elini ağzına götürüp kapattı.

Derin, bu manzaraya gülüyor ve çok eğleniyordu.

" Kime bakıp gülüyorsun?"

" Tolganın yanındaki kız gıybet Rabia bizimle çalışıyor. " Derin, odaya gittiğinde olanları ve kendisini arabanın içinde gördüğünü, "şimdi de büyük ihtimalle Tolgayı daraltıyor. Seni sevgilim sandı," diye tamamladı.

" Mert, uzanıp Derin'in yanağından öptü ama uzaktan dudağından öpüyor gibi görünüyordu.

Derin, şaşkınlıkla Mert'e döndü. Mert sırıtarak, "Hiç olmazsa biraz malzeme verelim kız gece uyuyamasın diye."

Gazladı. Bebek sahilinde ilk buldukları park yerine girdiler.

" Mert, buraya gelmeyeli neredeyse bir yıl oldu. Ne kadara güzel unutmuşum."

" Gel benimle." Derin'in elini tuttu ve karşıdaki çay bahçesine girdiler. Hava tam ayazdı. 

Derin, bol tarçınlı salep, Mert koyu bir kahve istedi. İçecekleri gelene kadar konuşmadılar.

" Derin, evlenelim."

Derin, yutamadığı salep i püskürttü. Mert aniden yana kaçtı.

" Mert, sen ve ben!  Kasıntı ve çirkin! Kalk gidiyoruz."

Derin, ayağa kalktı, gelince çıkarttığı kabanını aldı. Mert, elinden tutup oturttu ve sakin bir şekilde konuşmaya başladı. Etraftan, meraklı gözler onlara bakıyordu.

" Nereye gitmeyi düşündün?"

" En yakın psikoloğa. Sen iyi değilsin! Çocukluğumdan bu yana yani neredeyse yirmi yıldır tanıdığım Mert değilsin!"

" Ha yani, yirmi yaşındasın! Küçül de cebime gir."

" Ben de seni akıllı sanırdım. Oğlum beş yılı saymıyorum daha bilinçlenmemiştim senin kasıntı ve ukala birisi olduğunu anlamamıştım."

ANNE BU DAMADIN ( her ailede yaşana bilir.) Romantik, komedi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin