35. Bölüm

780 47 226
                                    

Uf asiri useniyom ama okuyucularima bolumler feda olsun, gotumden sallayarak yaziyorum zaten 😔

Canlarim yorum siniri koymuyorum cunku yorumlarda buyuk bir artis gozuktu, ben 15 sinir koysam 60-70 yorum cikiyoo ayni tempoyu bekliyoruuummm
~💓

///////////

Newt'in beni başından yollama çabalarına istemsizce gülmüş, tıpçı çadırına doğru ilerliyordum

Burda ki mesleğim malesef ki hala belirlenmemişti. Kayranda ki en önemli kurallardan birisi bir mesleğe sahip olmaktı fakat ben göz ardı edilmiştim. Gerçi 'bay kızgın Minho' izin verseydi bir koşucu olabilirdim. Newt'in yaralı eline müdahale etmemden dolayı Newt tıp konusunda biraz bilgili olduğumu düşünmüştü muhtemelen.

Aklımdan geçen boş düşüncelerle ilerlerken nerden geldiğini bilmediğim bir sesin beni çağırdığını duydum

"Adelaide, buraya gel" Bu ses kulağa hiç tanıdık gelmiyordu. Ama yine de seslenen kişinin bana ihtiyacı olabileceğini düşünmüştüm

"Adelaide!" Sesler ormandan geliyordu, bunu fark ettiğimde kaşlarım bana sormadan istemsizce çatılmıştı.

"Hey, kim var orada?"
Sesin geldiği yöne doğru ilerlerken sordum.

Ormana daha önce girmemiştim, bu yüzden kaybolma ihtimalime karşı geçtiğim yolları aklıma kazımaya çalışıyordum

Gözlerimi sabahın aydınlığının aksine zifiri karanlık olan ormanda gezdirdim bir süre, korkutucuydu.

Bir el kolumu sert bir şekilde tuttuğunda hem hissettiğim acıyla, hem de o anın korkusuyla çığlık atacaktım ki karşımda ki kişi bir diğer eliyle de ağzımı kapatmıştı

Neler olduğunu anlayamadan gözlerimi açtığımda karşımda dün ki çocuğu, yani Alvin'i gördüm

Bu sefer ondan daha sert davranarak ağzımda ki elini ittim ve konuştum "Sen ne hakla bana dokunursun!"

Yüzünde görmekten nefret ettiğim çirkin gülümsemesini takınmıştı "Yapma ama böyle Adelaide, dün ne güzel eğleniyorduk" ardından gülümsemesi soldu "Taa ki o aptal gelesiye kadar" Bahsettiği kişi Minho'ydu. Yine aklıma gelmişti olanlar, Minho olmasaydı ne yapardım bilemiyorum

"Siktir git başımdan! Bir daha bırak bana dokunmayı, gözlerini üzerimde görürsem oyarım!" Başımıza diğerlerini toparlamayı istemediğimden dolayı kısık bir sesle fakat bağırırcasına söylüyordum. Kolumun üzerinde ki elini de üzerimden itip olayları kızıştırmamak amacıyla uzaklaşmaya başladım.

"Bana bak-" Eli tekrar beni durdurma amaçlı koluma gittiğinde ani bir şekilde arkamı dönüp hiç düşünmeden tokadı suratına geçirmiştim. Böyle bir durumda olmasaydık yakışıklı bir yüzü olduğu için ona vurduğuma üzülebilirdim.

"Ben sana az önce bir uyarı geçmedim mi?!" Hazır dikkati dağılmışken bacağının ardına bir tekme geçirdim, bacağının burkulmasıyla yere düşmüştü. Dün neden bunları yapmak aklıma gelmemişti ki?

Yere çökmesini fırsat bilip elimi saçları arasına daldırdım ve normal bir kızın beğenebileceği saçlarını çekiştirmeye başladım, açıkçası kendimi suçlu çocuğuna kızan anneler gibi hissediyordum

"Az önce geçtiğim uyarıyı aklından çıkarma, karşında beni değil de bir başkasını görebilirsin" Minho'yu ima ederek söylemiştim, ama karşısında göreceği kişi Newt de olabilirdi.

Aklıma Newt'in tıpçı çadırına gitmemi söylediği geldiğinde bu çocukla olan işimi sonra halletmeyi düşündüm
"Seninle daha sonra görüşeceğiz Alvin, çok ümitlenme"

Bu sefer beni durduramayacağını bildiğimden dolayı arkama dönmeden çok uzaklaşmadığım Kayran'a doğru attım kendimi.

Moralimi bozmasına, enerjimi düşürmesine izin vermeyecektim. Yaptığı şey elbette normal değildi fakat benim elimden gelebilecek bir şey de yoktu. Onu her ne kadar dövsem de, dövdürsem de maalesef kurtulamıyordum. Gerçi Brenda biraz bahsetmişti, Alvin eskiden de biraz sorunlu bir tipmiş.

Düşüncelerimden sıyrılarak önüne geldiğim tıpçı odasının kapısını açarak içeriye doğru ilerledim. Yine kimseler yoktu, Newt için geldiğimizde de kimse yoktu içeride, muhtemelen günün çoğu saati meşgul oluyorlardır

Odanın içinde gezindim bir süreliğine, ilaçlara ve aşılara göz gezdirdim. Onlara bakarken tabii ki de aklım onlarda değildi. Bilemiyorum, sanırım Minho ile yaşadıklarımı düşünüyordum.

Daha dün birbirimize tiksinircesine bakarken yine daha dün 'o şekilde' yakınlaşmıştık. Kafam çok karmaşıktı ve bu durumda hafıza kayıplığı hiç bir işe yaramıyordu, en azından onu ve yaşadığımız şeyleri hatırlayabilseydim Minho'ya ona göre davranırdım. Bilinmezliğin içinde olmak fazlasıyla yorucuydu

"Adela!" Duyduğum ses ile hızla arkama döndüm

"Ne oldu?" Sesim istemsiz telaşlı çıkmıştı. Bir cevap beklerken odaya girmiş olan fark etmediğim Minho'ya göz gezdirdim.

Kaşları çatılmıştı, ki bu haliyle bile oldukça şirin duruyordu
"Sana defalarca seslendim, çok dalgınsın"

Bunları söylerken gözleri gözlerimin üzerindeydi, bana delici bakışlar gönderiyordu. Boğazımın kuruluğunu hissettiğimde yutkunmaya çalıştım, onunla göz teması kurmak içimde bir şeyleri değiştiriyordu

"Üzgünüm, kafam dağınık olmalı" Söylediklerimden sonra daha fazla göz teması kurmamak amacıyla arkamı dönüp ilaçlarla ilgileniyor gibi yaptım. İlaçların hiç biri şuan umrumda değildi fakat Minho'ya bakarken yalan söylüyormuş gibi hissettim, söylemesem bile..

"Uhm, sen neden geldin?" Meraklı gözükmemek amacıyla sakin bir şekilde sordum.

Bir süre Minho'dan ses gelmediğinde bu sefer cidden meraklanıp arkamı döndüğümde patlamış kaşı ve morarmış yanağını fark ettim, onu ilk görüşümde gözlerinden başka bir yere odaklanmadığım için fark etmemiş olmalıyım

"Minho ne oldu sana böyle?" Elim hızla morarmış yere doğru giderken sordum.

Derin bir nefes aldı, anlatmak istemiyor gibi bir hali vardı
"Sen ormandan çıktıktan sonra, arkandan Alvin'in de geldiğini gördüm..-" Lafı yanağını okşamaya başladığım için kesilmiş olmalıydı. Gerisini duymama gerek yoktu zaten, kısmen anlamıştım.

Ufak bir gülümseme bıraktım ona
"Şapşalın teki olduğunun farkındasın değil mi?"

Söylediğim şeyin ardından Minho da bana o güzel gülümsemesinden vermişti, içimi ısıtıyordu en ufak bir hareketi. Bu hislerin ne olduğunu hala anlayabilmiş değilim

"Hadi şu yaralarınla ilgilenelim.." Onu odada bulunan yatağa çekiştirerek oturttuğumda bir kaç ilaç alabilmek için arkamı dönmüştüm ki hiç beklemediğim bir şekilde Minho arkamdan bana sarılmıştı.

Kolları belimi sardığında usulca gözlerimi kapattım, karın bölgemde değişik bir his oluştu bu hareketinden sonra. Sanki bir şeyler uçuşuyordu, heyecan doluydu, ne yapacağını kestiremiyordum çünkü.

"Minho?" Mırıldanarak sorduğum şeyle birlikte kafasını sırtıma doğru yasladı

"Biraz böyle kalsak olur mu?" Boğuk çıkan sesine kıkırdamadan edemedim, öyle şirindi ki ona karşı koymak imkansız gibi bir şeydi

"Sen nasıl istiyorsan"

Minho'yu rahatsız etmeden ona doğru döndüm ve bu sefer eğilerek kollarımı boynuna doladım. Beni iyice kendine çekiştirdiğinde oturmasını fırsat bilerekten kucağına oturdum...

/////////////

Kestikkk!!🤭🎀🎀
(Cunku devamini yazmaya usendim arkdslr)

"Uf sevisin artik" diyen okuyucularimin sesini duyar gibi oldum, insallah kızlar insallah

Labirent Ve AdelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin