"Wait me too, California!"

518 27 1
                                    

Merhaba arkadaşlar, ilk JB fictionuma başlıyorum.

Justin Bieber: Justin. (Sanki başka biri olacakmış gibi gömdmfmm)

Rain White: Rain hshssb şaka dsjakks Rain karakterine en uygun olan aşkısım Demi. Demi Lovato.

Emily Uiver: Daha karakterimize uygun tip bulamıyorum çünkü lanet olası internetim yok hadi gidelim veri ağ djnjdnsj ama kızımız sarı saçlı, zekzülü afet bişey. Dancer bacımız ;)););
İlerde bölümlerde karakter yazarsam tanıtacağım size tabüküsü.

Hikayenin ilk bölümü acayip derecede sıkıcı böğk bir bölüm ama eğlence daha başlamadı sefkilimler o yüzden. Bide zaten amatörüz, ben size nettim gardaş?

|07.06.2014|

Mutfak sandalyesinde oturmuş, mısır gevreği yiyordum.
"Rain!" bu ses ev arkadaşım Emily'ye aitti. Emily bir dansçı. Profesyonel olandan. Emily ünlü sanatçıların konserlerinde, festivallerde, olimpiyat gibi şeylerde görev almış baya iyi bir kariyere sahipti. Kendisi lise zamanından beri arkadaşım ve hayalini gerçekleştirmek için geldiğimiz New York'ta, iyi bir kariyer yapmıştı. Hayali gerçekleşmişti. Artık ünlü dostları, bolca parası ve ünü vardı. O Emily Uiver'dı.
Ben mi? Adım Rain, başarısız olanda benim.
Sesim güzel, insanların arasına çıkmaya korkan bir sosyopatım sadece. Benim hiç öyle heveslerim olmadı. Ah, tabi.. her insan ünlü olmak ister. Ama ben korkuyordum işte. Bende arka vokal kariyerimin sönük yerlerindeydim.
Ünlü olmaya çalışan insanların, parası olan insanların arka vokalliğini yapıp üç beş dolar elde edip geçiniyordum. Tabi bir keresinde vokallik yaptığım kızın videosu 5,000 kere izlenmişti. Benimde kariyerimin zirvesiydi tabii.
O sırada Emily kapının önünde durmuş,
"Rain, kime diyorum?" dedi Emily ellerini belinde birleştirerek.
"Ne diyordun?" dedim, düşüncelerimden dolayı onu duymamıştım. Mısır gevreğimden büyük bir kaşık daha aldım. Öküz gibi tıkınıyorum tabi. (bknz: biri bana bişey derken ben öfddlkdmö)
"Benimle gel sende diyordum. California'ya."
Emily, Justin Bieber'ın, evet şu ünlü sarışın çocuk, onun CL'daki konserinde görevli olarak çağırılmıştı. Ne kadar şanslı diye geçirdim içimden. Ben en son işe çağırıldığım zamanı düşünüyordum sanırım Abraham daha telefonu icat ediyordu.
"Benim orada ne işim var?" diye sordum. Çünkü gitmek için bir amacım, gitmek için yeterli param bile yoktu. Sonra bu kız niye her sabah mısır gevreği kemiriyor.
"Rainy, en yakın arkadaşının yanında olmayacak mısın? Gerçekten üzülürüm." diyip dudak büzdü.
Onun yanında olmak en büyük görevimdi. O benim yanımda olmasaydı şimdi bu güzel apartman dairesinde değilde, çöp kenarında olurdum. Düşünün, Victor Hugo bu halimi görse sefillerin baş karakterinin adı Rain olurdu. O sahiden herşeyiyle bana destek oluyordu. Kazandığım bir kaç dolar ile hayatta NYC'de yaşayamazdım, hatta hayalini bile kuramazdım.
"Olacağım.. ama." dediğimde çok sevindi ellerini çırptı ve sözümü kesti.
"Aması yok! Gidiyoruz."
-----------------------------------------------

Bavullarımızı toplamış, Justin Bieber'ın -tanrım!- menejeri tarafından ödenmiş olan uçağa binmeye gidiyorduk. Düşünebiliyor musunuz? Benim paramı bile ödemişlerdi.

"O seksi çocuğun arkasında dans edeceğim, kim bilir belki.. beni fark eder." Bu yüksek bir olasılıktı. Çünkü Emily çok güzel bir vücuda ve yüze sahipti. Ben ise tombik kırmızı yanaklara sahip arka fon kızıydım.
"Kesinlikle fark etmeli." diyerek güldüm.
"Sen olmasan buralarda olmazdım, Rai. İyi ki varsın!" diyip yanaklarıma sulu ıslak öpücükler bıraktı. Yanaklarımı elimin tersiyle silip, "Iyy!" dedim ve doğal olarak kahkaha attım.
"Kim bilir belki bir yakışıklıda seni farkeder. Aman tanrım, şimdiden minik Rainleri görebiliyorum!" dedi ellerini çenesinin altına koyup hayal-kurma pozisyonuna geçti.
"Beni farketmeleri için öncelikle yüksek derecede göz bozukluğuna sahip olması lazım." dedim gülerek.
'Ağzını-yüzünü-kırarım' ifadesiyle bana bir bakış attı.
"Senin çok masum bir güzelliğin var ve itiraf etmek gerekirse, bu güzellikten bende de olmasını isterdim." dediğinde göz devirdim. "Bunu hiç sevgilisi olmayan yalnızlıktan 45 tane kedisiyle yaşayayacak bir kıza söylüyorsun, sen; Jake, Freddy, Ashton, Gun gibi tiplerle çıktın. Ve bu çocuklar, ultra yakışıklı tiplerdi. Bazen senin kutsal suda yıkanırken çok fazla kalmaktan nurlanmış bir tip olduğunu düşünüyorum." dediğimde kıkırdadık.
"Sevgilin olmamasının sebebi sensin. Hayat sana limon veriyor, sen limon gözüme kaçar diyip limonata yapmıyorsun küçük kaçık." dediğinde güldüm.
Hava alanına gelmiştik, bizim için ayrılan biletleri aldık, valizlerimizi koyduk ve o anda uçağımızın 5 dakika içinde kalkacağını duyduk.
Öyle bir koşu sergiledim ki sanarsınız Usain Bolt içime kaçmış. (Töbesteyşın djbsbd)
Biletlerimizi giriş kapısının önündeki görevliye verip hızlıca uçağa yerleştik.
Üstelik 1. Sınıftı. Tanrım, Justin'i kutsar mısın?
Koltuklara oturmadan uçağı iyice inceledim. Ve öyle oturdum. Benim gibi insanların hayatında çok nadir göreceği bir sahne bu. Selfie falan mı yapsak ne?

Her zaman ki gibi kulaklığımı kulağıma taktım-eğer takmazsam Emily konuşup tüm yolculuk boyunca depresyona girmemi sağlıyordu, çenesiz-
Emily ise önündeki koltuktan internete bağlanıyordu.
Müziği açtım (Battlefield- Jordin Sparks) ve biraz twittera girmem gerektiğini düşündüm.
Tabii ki 0 bildirim 0 Dm. Çok aksiyonlu bir hayatım var değil mi?
Justin'in profiline girdim, tanrım, ben haricinde herkese nur mu yağdırıyorsun? Çocuk hakikaten aşırı derecede yakışıklıydı. Takip etmeli miyim diye düşündüm, sonra.. elim değdi. O kadar kasılmamalıyım, suçlu değilsin Rai. Sanki o kadar kişi arasından beni farkedecekti. Milyonlarca takipçisi vardı. Kıskanmadım değil.
Ve bir tweet atmıştı;
Justin Bieber: Bekle beni California!
Hala şoktaydım. (bende bimde. ödödlşsşdm dövmeyin.)
Bedava olarak CL'ye gidiyordum, bir konsere. Renksiz hayatıma ufacık bir pembelik serpiştirildi sanki.
Bende tweet atmaya karar verdim.
Rain White: Bedava yolculuk, Bieber konseri. Teşekkürler, Bieber!
yazdım. Ve müziğin değişmesiyle kafamı arkaya yasladım, benide bekle California!

sahne arkası masalım•// jb-dlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin