"I have not time for spent with stupid ones."

276 26 9
                                    

Kapak için çook teşekkür ederim 'Marvz' aşksın, seçose djkdd kroluğum kabardı şimdi:Ddxj Marvolonna'cığımın profilisi: @-Therapyx

Aaron Johnson (aşkım bebeyim jmzdslls çok tatlı suratını kemirdiğiminin)

|09.06.2014|

Uçak CL Havalimanına iniş yapmıştı. Merdivenden inerken, son basamakta, ayağım ayağıma takıldı- sakarlığım olmasa şaşırırdım, kim kendi ayağına takılıp düşer anlamıyorum- ve bir yere tutunmak için çabalasamda, önümdeki kişinin üzerine yığılmıştım.
Aniden hızlıca kalktım. Kıvırcık bir çocuğun üzerine düşmüştüm ve resmen piste yapışmıştı.
Elimle çocuğu dürtüp, "Öldün mü?" dedim kısık bir sesle. Öldürmüş müydüm?
O kadar utanıyordum ki sormayın. Herkes bize bakıyordu.
O sırada çocuk elleriyle destek alıp kalktı.
O sırada bende ona yardım ediyordum.
"İyi misin, ben gerçekten özür dilerim. Çok özür dilerim!"
Yeşil gözleriyle keskin, sinirli bir bakış attı. Üzerini sirkeledi.
"Su falan getireyim mi? Gerçekten özür dilerim." dedim mahçup olmuş bir ses tonuyla.
O ise bana bakıp güldü.
"Dilini mi yuttun yoksa?" dedim ve gözlerimi büyüttüm. Bu kelimem ona kahkaha attırmıştı.
"Önemli değil, iyiyim." dedi.
Arkama döndüğümde Emily bize doğru koşuyordu. Koşarken bile, hani olur ya sahilde koşan bikinili seksi sarışınlar, onlara benziyordu.
"Rain, nerede kaldın sen?" diye hesap sordu bana, üzgünüm Emily, karşımdaki çocuğa asfaltı öptürdüm de.
"Bir kaza oldu, şey.. onun üzerine düştüm." diyip kıvırcık arkadaşı işaret ettim.
"Ah, merhaba. Üzerine mi düştün?" dedi Emily gülerek, kıvırcığı farkettiğinde.
"Merha.. seni tanıyorum. Sen, Uiver'sın."
Emily kafasını evet anlamında salladı. Ben ise köşede mahçup bir halde duruyordum. Ama asfalt öpen kıvırcığın keyfi yerindeydi.
"Seninle fotograf çekilebilir miyim?" dedi kıvırcık. Ben hala köşedeydim.
"Ah.. tabii." dedi ve fotograf çekilmek için çocuğun yanına geçti.
Demiştim, Emily ünlüydü.
"Sende gel." diyip beni yanına çekti kıvırcık. Kıpkırmızı olmuştum, o ise tatlı gülümsemesiyle kameraya döndü.
Kıpkırmızı çıktığıma yemin edebilirim.
"Bu fotografı bana tweet at, şimdi gitmemiz gerek." diyip beni çekiştirdi Emily.

Bavullarımızı alıp özel arabaya yerleştik. Benim hala yanaklarım yanıyordu. Yakışıklı birinin üzerine kapaklanmıştım. Tanrı bana limon verdi ama ben o limonu ezdim, bravo Rain, aferin.

"Nasıl becerdin düşmeyi? Aklıma geldikçe gülüyorum." dedi ve tekrar güldü.
Seni-gebertirim der gibi baktıktan sonra cevap verdim. "Ayağım.. ayağıma takıldı ve.. düştüm." dediğimde daha çok güldü.
"Lütfen, zaten moralim magma sınırlarında geziyor." dedim suratımı asarak.

Eve girdiğimizde müzik ve kadifemsi bir erkek sesi duydum.
İçeri baktığımda o'nu gördüm, tabii ki ağzım yere yapıştı. Justin Bieber, dansçılarını çalıştırıyordu.
Emily arkamdan girdiğinde "Bir saniye bekleyin, hemen geliyorum." dediğinde müzik durdu.
Normalde stüdyoda falan çalışmaları gerekmiyor muydu? Neden ev?
Ben bunları düşünürken tüm gözlerin bana döndüğünü fark etmemiştim. O'nun gözleri hariç, sanki burada bulunmuyor muşum gibi telefonunu eline aldı, "Biraz mola, dansçı arkadaşlarınız gelene kadar dinlenin." dedi. Koltuğa oturdu.
Dansçılardan biri, "Sen de hazırlansana." dedi.
"Ah, şey ben dansçı değilim.."
"O zaman burada işin ne? Justin'in hayranı falansan şuan çalışıyoruz." dediğinde o'nunda gözleri bana döndü.
"Şey.. hayır. Hayranı değilim, ben.." Ben şuan sadece embesil gibi davranıyordum.
"Konuşmayı becerene kadar beklememiz mi gerekiyor?" dedi kadifemsi sesiyle, iğneleyici ve sert konuşuyordu.
"Ben.." diyebildim, "Bence sen sadece sus." dediğinde kaskatı kesildim. Bu kadar kaba biri miydi gerçekten?
"Sen gerçekten kabasın. Ve sadece uygun sözcüğü bulmaya çalışıyordum ama Bieber, sana uygun sözcüğü çoktan buldum." kafa tutacak bir o kalmıştı zaten Rain.
Dansçılar bahçeye çıkıp oturuyorlardı, o yerinde sabit kalıp benimle atışmayı tercih etmişe benziyordu.
"Sence bununla ilgileniyor gibi görünüyor muyum?" dedi küstah ve keskin sesiyle.
Mideme giren sancı ile aşağılanma hissi canımı yakmıştı. O kaba bir pislikti. Bir pislik. Hemde milyonlarca hayranı olan bir pislik.
"Sen kendini ne zannediyorsun? Tanımadığın birine nasıl bu kadar kırıcı konuşabilirsin? Senin hayranların, senin bu halini görse senden utanırdı!" dedim içimdeki acıyla. Ben kolay kırılabilen biriydim, bu elimde olmayan birşeydi. Bu yüzden sosyallik derecem eksilerdeydi, bunun gibi kaba insanlar yüzünden.
Gözlerime baktı, ifadesiz ve aşırı soğuktu. Sanki onun kırk yıllık düşmanıymışım gibi bakıyordu.
"Birincisi, ufaklık. Ben Justin Bieber'ım, seninle istediğim tarzda konuşabilirim. İkincisi, hayranlarım benden utanabilir, bir de onu Belieber'larıma sor. Artı olarakta ekliyorum, aptal kızlara ayıracak kadar vaktim yok, anladıysan, git." dediğinde artık kırmızı renk görmüş boğa kadar kızmıştım. O kadar sinirliydim ki, Justin Bieber adlı pisliğin ağzını yüzünü kırmak istiyordum!
"Bana bak, Bieber! Sen aşağılık, kendini beğenmiş komplekslerine sahip bir aptalsın! Sen bilmediğim derecede berbatlığa sahip biriymişsin." diye bağırdım, ardından kendimi sakinleştirmeye çalışıp dolan gözlerimin akmasını engellemeye çalıştım, "Bu iğrenç önyargı bataklığından kurtulman dileğiyle, ünlü züppe." sesim buruk bir titremeyle kısık çıkmıştı. Fakat mesajımın yerine ulaştığını düşünüyordum çünkü gözlerindeki sinirin yerini pişman bakışlar almıştı. Ayağa kalktı, "Ben.." dediğinde tamamlamasına izin vermedim, "Aptal insanlara ayıracak bir vaktim yok."

Yanlış anlaşılmasın, bu sadece kurgu, biriciğimi kötülemiyorum. Kısa oldu ama..üzgünüm! ._.

Yazardan not: YB 12+ OKUMA, 3+ VOTE İLE GELECEKTİR.

YB HAZIR BU ARADA DDJKDMD.

YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÖNEMLİ, GÖRÜŞLERİNİZİ PAYLAŞIRSANIZ SEVİNİRİM.
UZAY SİZİ ÖPTÜÜÜ:*

sahne arkası masalım•// jb-dlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin