6

138 13 10
                                    


ayrı koltuklarda oturmuş soda içiyorduk.
evde kahve yokmuş.

hâlâ sarhoş olduğum aklımda dolanıyordu, kafamı sabit bir şekilde geriye doğru koltuğa yaslamıştım, hareket ettirdiğim anda başım dönmeye başlıyordu.

bay murphy duvarı izliyordu oturduğumuzdan beri hiç konuşmamıştık.

rebecca sanırım yatağında uyuyordu.

yavaşça kafamı kaldırıp yarısı içilmiş soda bardağına uzandım.

bir yudum aldıktan sonra elimde tutmaya devam ettim.

"bay murphy onlar arkadaşlarınız mıydı?"

sesimle irkilerek bana döndü, dalmış gibi gözüküyordu.

"evet, uzun zamandır görüşemiyorduk."

"burada vakit kaybetmeyin bay murphy, arkadaşlarınızla vakit geçirin."

bir şey demedi.

sesi neredeyse sona kadar kısılmış televizyon ışığının aydınlattığı karanlıkta oturuyorduk.

tüm vücudum uyuşmuş gibi hissediyordum.

elbisenin eteklerinin yukarı kalktığını fark edince elimle düzelttim.

o televizyonu ben onu izliyordum, neden biraz bile olsa konuşmaya meyilli durmuyordu.

"okuldan ayrılacak mısınız bay murphy?"

"şu anlık hayır."

o geleli neredeyse 6 hafta olmuştu.

yanlış olduğunu bilerek ona karşı bir çekim duyuyordum.

umarım herhangi küçük bir şeyi bile fark etmemiştir.

yavaşça koltukta uyuma pozisyonuna geçtim, kolumu başımın altına aldım ona dönük uzanmıştım.

gözlerim yavaşça kapanırken bir kaç kere kırpıştırdım ve gözlerini kırpmadan beni izlediğini görmüştüm.

gözlerim biraz daha kapalı kaldıktan sonra telefon çalma sesine açtım.

açtığım gibi gözlerini üzerimden çekmediğini de fark etmiştim.

sehpanın üstünde ekran ışığı yanarak telefonum yerini belli ediyordu.

daha fazla dayanamayarak sordum.

"neden öyle bakıyorsun?"

"nasıl?"

"bilmiyorum garip bakıyorsun."

gözlerimi ondan çekip yere bakarak konuşmaya devam ettim.

"bazen derslerde benden nefret ettiğini falan düşünüyorum."

"neden böyle bir şey düşünüyorsun?"

"bilmiyorum öyle hissettiriyor."

telefonum susmuştu ve ardından tekrar çalmaya başladı.

telefona uzanıp kim olduğuna bakmadan açtım.

"evet?"

"eva?"

"evet?"

"yarın gelmeyi unutma diye aramıştım."

"mesaj da atabilirdin mike."

"biliyorum."

"jennifer çoktan geldi değil mi?"

"evet geldi."

telefonu kapatıp geri sehpaya koydum.

yarın çocukluk arkadaşlarımla buluşacaktım, gerçekten aklımdan çıkmıştı.

öğretmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin