2

240 10 4
                                    

alış verişin ardından eve döndüğümüzde yorgunlukla kendini yatağa attım.

rebeccanın bitmek bilmeyen alış veriş arzusu beni hep yoruyordu, kararsız bi insan olmamdan kaynaklı zihin yorgunluğu beni ele geçirdiğinde yattığım yerde daha rahat pozisyon aldım, bu mu o mu diye sorduğu elbiseler zihnimde canlanırken içerden seslenişini duydum.

"mantarlı mı yeşil sebze soslu mu?"

anlaşılan makarna yapmaya başlamıştı.

"mantarlıı!"

tamam diye seslenişinin ardından kapı çalmıştı, homurdanrak rahat pozisyonumdan kalkarak kapıya gittim.

"rebecca sven?"

elinde ki kargo paketiyle bana bakan kasklı çocuğa olumlar şekilde kafamı salladım, paketi alıp iyi günler dileyip kapıyı kapattıktan sonra mutfağa ilerledim.

"yine bi kargo."

tezgaha dönük vücudunu hareket ettirmeden omzunun üstünden bana bakarken muzipçe sırıtıp konuştu.

"benim için açar mısın?"

kafamı salladım.

tırnaklarımla paketi yırttıktan sonra karton kutuyu tam açacakken kutunun üstündeki amblemi hemen tanıdım.

"AMAN TANRIM!"

rebecca kahkaha attı.

hemen kutuyu açıp içindekine bakarken küçük bi çığlık attım.

bu uzun zaman önce bir saatçinin cam vitrininde gördüğüm, gördüğüm an tutulduğum saatti.
çok pahalı olmasından kaynaklı vazgeçtiğim rebeccanın da "boş ver, daha güzelini daha ucuza buluruz" diye geçiştirdiği an zihnimde canlandı.

beni heyecanla izleyen rebeccaya dolu gözlerle baktım.

"rebecca.."

ikimiz de birbirimize sımsıkı sarılık.

"bunu neden yaptın bu çok pahalıydı, nasıl aldın, aman tanrım hem çok mutlu hem çok suçlu hissediyorum."

geri çekilirken söyledi.

"saçmalama salak biz arkadaşız bana o kadar manevi destekten sonra küçük bi hediye sadece, e kızım o salak yaşlı amcalarla boşuna konuşmuyoruz."

ani şaşkınlıkla ağzımdan "ne?" kelimesi yükseldi.

küçük bi kahkahanın ardından.

"şaka kızım, bir gün önünden geçerken saati yarı fiyatına indirdiklerini gördüm, hemen içeri girip sorduğumda adam yanlışlıkla düşürmüş, tamir etmiş eskisi gibi görünsede içinde ki küçük bi çark kaybolmuş, çalışmaya devam ediyormuş ama eksik parçalı ve çok hafifte olsa çizikli olunca yarı fiyatına inmiş, böylece yazın çalışıp biriktirdiğim paranın küçük bi kısmıyla alma şansım oldu bebeğim."

kafamı hafifçe yana eğip tekrar kollarımı açtım.

"çok teşekkür ederim reb bu gerçekten benim için çok değerli ve anlamlı olacak."

o da kollarıma karşılık verip sarıldı.

"rica ederim tatlım." "hadi masayı hazırlamaya başla."

popoma küçük bi vuruş yapıp tekrar vücudunu tezgaha çevirdi.

kutuyu kapatıp salona doğru adımladım, ortada ki sehpanın üzerine bırakıp geri mutfağa dönüp masayı hazırlamaya başladım.

yemeği yedikten sonra ben mutfağı toplarken reb camda sigara eşliğinde kuzeniyle konuşuyordu.

"NE korunmadın mı aman tanrım salak nasıl dikkat etmezsin.", "ani gelişmesi bir şey değiştirmiyor."

öğretmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin