ep3, dizelerin efsaneleri dinlenirken verilen büyük sözler.

49 9 34
                                    

merhaba, bölüme başlamadan önce yukarıdaki videonun 0:00 ve 3:47 saniyeleri arasında çalan parça jaeyun'un düğün girişinde arplarla çaldırdığı ona göre dinlersiniz.

-

vallaria'daki dördüncü gününde sunghoon kalenin bahçesindeki çardakta prens hyunjin, chan de rium, heeseung ve dokyeom de vallaria ile birlikte bir şeyler içerken genel konular hakkında konuşuyorlardı.

sunghoon'un onları pek dinlediği söylenemezdi, aklı jaeyun'daydı. ilk günkü gezdirme işi dışında bir daha tam olarak yalnız kalmamışlardı, o günün ilerleyen saatlerinde prensin, birkaç dük ve lordun gelmesi ile bahsedilen toplantıyı yapmışlardı. beklediği gibi basit prosedürlük bir toplantıydı. ertesi gün ise jaeyun bir kere yanına uğramış düğünde giyeceği kıyafeti gördükten sonra ondan beden ölçülerini alarak ortadan kaybolmuştu, bunun haricinde de onu bir tek yemek vakitlerinde görüyordu.

kendisinden kaçtığını düşünse de geonu ona onun bir şeylerle meşgul olduğu için yanına gelemediğini söylemişti, bu yüzden sunghoon gitmeyi düşünüyor fakat hem cesaret edemiyor hem de bunun jaeyun ve ailesi tarafından nasıl karşılanacağını bilmiyordu. çünkü jaeyun odasındaydı ve onun odasına gitmek evlenmeden hoş karşılanmayabilirdi.

"lord sunghoon, grandük jaeyun de vallaria sizi beklediğini söyledi. sizi götüreyim."

yanlarına gelen hizmetli önce diğerlerine selam verip ardından sunghoon'a yönelik konuştuğunda sunghoon diğerlerinden müsaade istemiş ve hizmetlinin peşine takılmıştı. kaleye girip yukarı katlara çıkmaya başladıklarında jaeyun'un onu ikinci kattaki odalardan birinde beklediğini düşünse de dördüncü kata çıktıklarında onun şahsi odasına gittiklerini anlayabilmişti.

hizmetli odanın önüne geldiklerinde ona tekrar selam verip "sizi içeride bekliyor." dedikten sonra gittiğinde sunghoon birkaç dakika kapının önünde boş boş dikildikten sonra kapıyı tıklatmış, içeriden bir cevap beklemiş, jaeyun'un ''gelebilirsin." diye seslenmesini duyunca içeri girmişti.

jaeyun'un odası çok genişti, bir tarafta yatağı ve enstrümanları varken diğer tarafta bir masa, duvardaki tahtaya iğneyle asılmış birkaç kağıt ve sunghoon'un terzilerde gördüğü insan üstüne benzeyen bir şey vardı. jaeyun oraya yerleştirildiği siyah uzun ceketin üzerine elindeki iğneyle parlak siyah incileri dikkatle dikiyorken kafasını çevirip sunghoon'a bakmamıştı bile.

"jaeyun de vallaria, beni ayağına kadar çağırıyor fakat yüzüme bakıp selam bile vermiyorsun, ne anlamalıyım?"

sunghoon onun yanına yaklaşırken konuştuğunda jaeyun kafasını sallamış odağı hâlâ yaptığı işteyken "biraz bekleyebilir misin lütfen?" demişti.

"tabii beklerim." sunghoon onun yine yüzüne bakmamasına bozulsa da üstelememiş, onu seyretmeye başlamıştı. jaeyun dikkatli bir şekilde incileri dizerken odaklandığından alt dudağını refleks olarak ısırıyor, gözlerini bir kere bile kırpmıyordu, bakışlarını ondan çekip o da tüm ilgisini cekete vermişti.

siyah kadife kumaşın üzerine omuzlardan ve belden göğüse doğru siyah inciler ağaç dalları gibi gelirken sol göğüste dalların ulaştığı son noktada beyaz küçük incilerden bir çiçek demekti motifi yapılmıştı. gerçekten çok zarif bir parçaydı; pahalılığı, kalitesi o kadar göz yorucu bir şekilde ortada değildi.

sunghoon dikkatlice bakarak çiçeğin hangi çiçek olduğunu anlamaya çalışırken bunun kendi getirdiği inci çiçeklerinin motifi olduğunu anlamasıyla dudaklarında ufak bir gülümseme oluşmuştu. jaeyun son inciyi de diktikten sonra elindekileri masasına bırakıp sonunda lorda bakmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

love in jalis, jakehoon. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin