uzun zamandır kanlı bıçaklı olan iki krallığın arasındaki kıvılcımlar nihayet alev aldığında uzun soluklu bir savaş dönemi başlamış, her iki tarafta pek çok kayıp verirken biri daha baskınlaşmıştı bu kanlı oyunda; o da anthemis krallığı idi.
anthemis krallığı, urtica krallığı'nın surlarını yıkıp geçmiş, tabiri caizse tuzla buza çevirmiş ve ana bölgeye kadar ilerlemişlerdi. bu atakta ve tüm çetin savaş boyunca prenslerden bile daha çok öne çıkan bir isim vardı. vampir lord sunghoon de jalis.
savaşın başlarında diğer dükler, lordlar ve kontların bakış açısında kendisi hem yaş hem de statüden dolayı yeni yetme gibi görülse de ilerleyen zamanlarda pek çoğunun saygısını kazanmıştı.
etkileyici bir zekası vardı, stratejik hamleler kurmada üstüne yoktu, savaş alanında her ne olursa olsun geride durmuyordu. savaşın seyirinde büyük bir etkisi vardı. kraliyetin, prenslerin taht kavgasında yanına almak, kendi safhalarında bulundurmak isteyeceği türden biriydi.
bu yüzden anthemis'in prensleri şimdiden onu kendi yanına çekmek için düşünmeye başlamıştı.
bu prenslerden veliaht olan vampir hyunjin, onun sağ kolu sayılabilicek grandük alfa dokyeom de vallaria ile birlikte ordunun kurulduğu alanda yürüyor, bu konuyu konuşuyorlardı.
''lord sunghoon de jalis, sizce de kendi safhamda tutmam gereken biri değil mi grandük vallaria? gelcekte çok iyi bir konuma gelecek biri gibi duruyor, kardeşimin onda gözü olduğuna yemin edebilirim.''
dokyeom'un bakışları çevrede gezinmek yerine biraz ilerilerindeki büyük ağacın altında kılıçlarını dikkatle kontrol eden uzun boylu bedene takılmıştı.
''sizin de dediği gibi ben de kardeşinizin onda gözü olduğunu düşünüyorum efendim, lord savaş becerilerinin yanı sıra safkan bir vampir ayrıca zeki de biri, kendi lordluğunun ondan önce küçük ve dağınık bir taşra bölgesi olduğunu, onun birleştirerek önce baronluğa sonrasında bir lordluğa yükselttiğini duydum.''
''etkileyici biri, onu yanına al, yanımıza çek. bu konuda sana güvenim sonsuz biliyorsun. sen benim en güvendiğim insansın. bağla onu bize.''
dokyeom, hyunjin'in dediklerine kafasını sallamış ve ''bu konuda elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz prensim.'' dedikten sonra onun yanından ayrılarak kendi çadırına geçmişti, içerideki oğlu heeseung ve damadı chan de rium'u gördüğünde onların yanına oturmuştu, üçü de veliaht prens hyunjin'in safhasında yer alıyor ve gayrimeşru, it kopuk biri olduğu belli olan sam'in bir şeyler yapmasına karşı tetikte duruyorlardı.
çünkü kendisi her yolu mübah bulan biriydi.
''baba bir sorun mu var? düşünceli gibisin.'' heeseung'un konuşmasıyla dokyeom ağırca kafasını sallamış ve ''prens hyunjin, lord sunghoon'un bizim tarafımızda olmasını istiyor, bir şeyler yapmalıyız. sam itinin onun aklını çelmeye başladığını düşünüyorum açıkçası.'' demişti.
chan, ''lord sunghoon, eminim onun gerçek yüzünü fark etmiştir ama yine de onun tarafını seçme ihtimali de olabilir. tahmin edilemez birisi.'' diye yorum yaptığında heeseung, ''chan haklı, lord hakkında fazla bir bilgim yok ama çok gururlu biri olduğunu duydum, changbin de jasminum onun için 'aç kalsa kolunu keser yer milletten bir şey istemez' demişti. mal, güç gibi şeylerle aklını çelebileceğimiz biri değil gibi ama yine de herkes arkasında büyük bir güç olmasını ister.'' demişti.
dokyeom sessiz kalıp düşünürken chan tekrar konuşmuştu. ''aslında birini kendimize bağlamanın en etkili yolu her zaman kan bağıdır bilirsiniz, en büyük örneklerinden biri de ben ve roma-germen i̇mparatorluğu. ayrıca lordun bekar olduğunu hatırlıyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love in jalis, jakehoon.
Fantastik"lord sunghoon de jalis, size şöyle açıklayayım. her çiçeğin açtığı yer güneşli, cıvıl cıvıl bir diyar değildir. her çiçek baharın değildir. bazı çiçekler vardır, açtığı, ait olduğu yerler; karanlıktır, bataklıktır, durgun diyarlardır." 01052024, by...